bugün

-1. sınıfta yanımda oturan kız ağlamaya başlayınca kaldırıp arkada bi çocuğun yanına oturtmak sonra da karşılarına geçip gülmek
-2. sınıfta beden eğetimi dersinde bacaklarını yanlara açıp artistik bir şekilde oturamayan arkadaşa "offf!düzgün yap şunu" diye bağırmak.
-3. sınıfta kendi kendine tekerleme üretip bide buna dans uydurup gidip öğretmene göstermek."ben bunu 23 nisan töreninde yapabilir miyim?" diye sormak
sürekli düşün not veren matemetik öğretmenim ve sürekli sırf boyum uzun diye arka sırada oturtulmam.
siyah önlük, 23 nisana özel manşet diye tabir edilen ve bileklere takılan beyaz kumaş ve özel yakalık. sözlüğün 80 li yazarları bilir bunları.
sıra altı kurumuş sümük parçaları...
ne zaman bir masa görsem yıllar önce o minik ellerimin uzun tırnakları ile kazıyıp tecrübe ettiğim sıraya yapıştırılmış atıklar aklıma gelmekte.
yanımda oturan kızın kulaklarımı yalaması kaldı aklımda.
birde arkadaşların giydiği o zamanın siyah önlüklerinin arkasındaki bantları çekip yırtmak.
övvetmenime aşık oldum anne beni tahvik edio yavdım et.
yerli malı haftasında mandalina,elma,kurabiye türü şeyler yerine sınıfa hamburger getirdiğimi hatırlıyorum.
Bütün sınıflarda mevsimlerin tablosu olurdu. ilkbahar, yaz, sonbahar, kış.
hücre zarının özelliklerinden biri olan seçici-geçirgenlik.
ekşi sözlük başlığı.
sapık ilkokul arkadaşları. kantin sırası yakalambaç oyunu vs arkanıza geçip sürtünerek sizi tecavüz ettiğini sanan arkadaşlardır bunlar.onlardan devamlı kaçan biz kızlar da başımıza gelince ağlardık kimselere söylemezdik.büyük ihtimalle bu arkadaşlar şimdi mesailerine otobüslerde devam ediyordur.
- sırf zaman geçsin diye tahtayı yavaş yavaş üstünden geçerek silmem...
- çöp tenekesi başındaki kalem açma ayinleri...
- hocadan kimseden çıt çıkmayacak lafını duyduktan sonra her defasında ısrarla çıt demem...
- birinci sınıfta sınıf arkadaşımın kafama işemesi...*
- kola kutusunu veya şişe kapağından yapılmış toplarla yapılan tenefüs maçları...
- kokulu silgilerim ve renkli kalemtraşlarım...

ve son olarak çocukluğum, saflığım, art niyetsizliğim...
ışık ılık süt iç. ı'yı ogretmek icin yapmışlardı heralde.

(bkz: cem yılmaz)
sürekli altına kaçırmak, tuvalette kilitli kalarak ağlamak.kapıyı yumruklayıp bağırmak.kahraman ruhlu arkadaşın kapıya uçan tekme atması duvara yapışmak. düşüyodum lan kurtarıcaz diye kanalizasyona yolluyolardı.kırmızı nazar boncuklu kurdalye.anlamı: bu velet artık okuma yazmayı biliyo dikkatli olun. çizik çizik çizik.. r harfinin işlendiği gün okula gelmemek(bu yüzden hep r lerim kötü eheh). komik bi o kadarda özlenen masum olduğumuz yıllardan kalan anılar..
önümüze gelene 1000 tekmeee.
öğretmen olan babanın siz kartopu oynarken camdan bağırarak içeri çağırması...
rahat rahat hasta olamadım hiç. hasta olma özgürlüğü ne güzel bi şeymiş şimdi anladım.
katkı payları,müzik kolu toplantısı.
(bkz: yerli malı haftası)
suluğum ve baslenme çantam. çok severdim be. o zamnalar sulukların çoğu sağlığa zararlı durumu da yoktu. temiz temiz içerdim suyumu, garip de bi ses çıkardı içerken ayran biterken çıkan ses gibi...
sıra arkdaşının kalem kutusuna kusup fermuarını kapatıp sırasına bırakmak.
çantayı kalemi sürekli yere atıp kızların orasına burasına bakma.*
etek açmaca oyunu adı altında abazanlık yapma.*
(bkz: okuma bayramı)
(bkz: sınıf annesi)
(bkz: beslenme saati)
(bkz: eğitsel kollar)
-ögretmen yumurugu evet ever yanlis okumadin sayin yazar. ögretmen yumrugu kafaya çivi gibi çakardi muhterem.
Öğretmene yanlışlıkla herkesin içinde anne/baba diye seslenmek ve sınıfın içinde rezil olmak.
(bkz: blokflüt)
ilk okul 1. sınıfta okumaya başlayınca kızaran elmalar ve önlüğüme taktığım kırmızı kurdele.sonra her 23 nisan 29 ekimde grafon kağıdı,elişi kağıdı ile süslenen sınıf,sabah andımızı okumak, öğretmenler gününde şiir okumak.