bugün

yaramazlık yapanların isimlerini tahtaya yazmaktır.
yaramazlık yapan arkadaşlarını tahtaya yazdığında 'çıkışta görüşürüz' tehdidi almaktır.
Başbakan edasına bürünüp ortalıkta susun diye bağırma sanatıdır.
çok keyiflidir. egolar tavan yapar.
ben yaptım ama hümanist bir sınıf başkanıydım. onun da tadını çıkartmayı beceremedim.
çocuk okuldan gelir ve babasına onu yanına çağırır sorar bugün ne yaptın okulda anlat bakalım. çocuk anlatır bugün sınav olduk zayıf aldım, başkan seçilemedim vb.vs. sonunda baba oğluna ders verme aşkıyla der ;
- oglum atatürk senin yaşındayken okul birincisiydi.
oglan babasına döner.
+ senin yaşındaykende reisi cumhurdu.

yani artizlik yapmayacaksınız ilkokulda başkan olmak eski dönemlerde nazaran daha bi önemliydi ve bu çocuk genelde devamlı baskanlık yapardı bizim eleman* ilkokul ve ortaokulda baskandı bi kere seçtik dahada uğraşmadık.
ayrı bir havası vardı evet.

hiç unutmam o zamanları. ilkokul 3.sınıfa kadar başkanlığı kimseye bırakmamıştım. sağolsunlar arkadaşlar baya destek oluyorlardı. köy okulunda okumuşsanız ilkokulu daha da güzel oluyordu o zamanlar.
neyse 4.sınıfta öğretmen değişikliğiyle birlikte gene bir başkanlık seçimi vardı. ayarlamışım tüm sınıfı. oylar bana biliyordum. seçimin galibi gene ben olacaktım.

sonra bir derste öğretmen çıkıp okul numarası 4 ile biten başkan 6 ile biten başkan yardımcısı falan demesin mi.
la noluyoruz. hani seçim. hani demokrasi. üzülmüştüm o zamanlar. popülaritemi de kaybetmiştim hissi vardı. çocukluk işte.

okul numaramın sonu 5 ile bitiyordu bu arada.
amcamın " sana laptop alacağım eğer başkan olursan " sözünden hareketle benim de yaşadığım olay. çok sikimsonik bir durumdur efendim. arkadaşlarını yazınca trip atarlar yazmayınca diğerleri " hocam arkadaşlarını kayırıyor " falan derler. ha laptop almadı amcam. bu da bilinsin yani.
karizmayı tamamlayan bir olaydır.

ilkokula başladığımda, süper yaramaz olduğum ve sınıfı harman yerine çevirdiğim için beni oylama yapmadan sınıf başkanı yapmak zorunda kalmıştı ööretmenlerim. gerçekten çok parlak bi fikirdi, şimdi yeni yeni uyanıyorum. uçan kuşlar gibi özgür olacakken sınıf başkanı olmak... gerçek bir eziyet bana... prangalar giymek gibi... sağa sola zıplayıp yaramazlık yapmak dururken, sınıfı susturmak zorundayım. asayişi sağlamak zorundayım. ööretmen yokken oturuyorum sınıfa karşı. sesim çıkmıyo tabi. herkes bana bakıyo. neden sesi çıkmıyo ki bunun der gibi, hadi coşsa da biz de kudursak der gibi. ööretmenler bi rahat bi rahat... bi zafer sarhoşu... ben konuşmayınca sınıftan çıt çıkmıyomuş meğer. sevinsem mi üzülsem mi bilememiştim. içimden "konuşun amk, konuşun da şenlik çıksın biraz" diyorum. ama tam bir paradoks. konuşmalara katılamamki. sınıf başkanıyım. susturmam lazım. kimse de konuşmuyoki zaten. bakmayın yüzüme bön bön be. bi kendiniz olun, bi çocukluğunuzun farkında olun lan. konuşun kaynatın ortamı laaaannn...
lisede sınıf başkanı olmaktan daha havalı bir şey.

seviyorsan git sınıf başkanına söyle bence...
zaten yetkili doğmak, kendini belli etmektir. bir sınıfa girsem öğretmenden önce sınıf başkanını ayırt ederim o kerte.
bunun yanında hiç de sevilmez. çünkü adil olamayacak kadar küçüktür. herkes oyunu verdiğine pişmandır. sınıftan haftada bir kere "başkan istifa" sesleri yükselir. küçük yaşta omuzlarına binen yükü kaldıramayıp kendini bozmuştur, yetkilerini kötüye kullanır. konuşanlar listesini kötü amaçlarına alet eder. o kadar havası olmasına rağmen kızlar ona bayıldığı kadar listedeki en çarpılı hiper aktif çocuğa da bayılır. efendiliğini bozmadan o çocukla yarışmak zorundadır. oooff sıkıldım. ne yazıyorum ya ?
On numara beş yıldız iştir.
Yok yazılanları var yazmak = patates ekmek kola.
Okuldan kaçanları haber vermemek = Amerikan pastası
Arada yalakalık yapanlardan = çay

Ara ara hiç alakası olmamasına rağmen a4 kağıdı parası, silgi parası, çöp poşedi parası topla = hooop cebe.

Ne güzeldi lan. !

Bu entrymi 20. Nesillere ışık olsun diye yazdım.
Hadi bakayım. Göreyim dizi dübürükler.
çocukları şiddet ile susturup yerine oturmayana da gırtlağını yırtarcasına bağardığı için öğretmenden dayak yiyen kişidir.
hayata kasıntı başlama sebebidir. küçük tepeleri ben yarattım edası.
Konusanlar listesinden adini sildirmeye calisan yaramaz arkadaslarinin cikartmalar, posterler, kalemler hediye edip adini sildirmeye calistigi kisidir. Saka maka bildigin rusvet aliyormusum da haberim yokmus.
bilinç altımda zorunluluk sıfatıyla beraberce kalmış durum.

olmak istememe rağmen her sene öğretmenlerim tarafından adaylığa zorlanırdım ve seçimi kazanırdım.
Milletvekili olma havası verir. Hele bir de hoca vaatlerde bulunduruyorsa sınıfın önünde büyüyünce siyasete atılmayı düşünürsünüz.
sınıf başkanı olup öğrencilere "naparsanız yapın mına koyim" demek de başkan olmanın biberi, sosudur.
tahtaya yazdığın arkadaşlarınla aran bozulur sorun yaşarsın hain gibi görülürsün bazen. evet.
öpücük karşılığında tahtadaki konuşanlar listesine yazılan isimleri silmektir.**
ilkokulda statü farkı oluşturan durumdur.
ayrı bir havası karizması olur başkanın, bir de yardımcısı var üstelik nasıl olmasın.
en büyük aktivitesi de konuşanları tahtaya yazmaktır.
bizde bir de yanına artı konulurdu konuşma olayının devam etmesine bağlı olarak.
sınıfın fırlaması da örtmen gelmeden silerdi isimleri. *
ameleliktir, fazlası yok arkadaş.
rüyanızda bile sınıftakileri susturmaya çalışırsınız
babanız gelir ne var kızım tutun tutun diyorsun ne oldu.
ilkokulda çok önemli sanılan hededir.
seçimlerden hemen önce propaganda yapardık, seçilirsem bütün sınıfa her ay şeker dağıtıcam dedim diye 40 küsür kişilik sınıfta 30'un üstünde oy almıştım her ay başı şeker isteniyordu.
konuşanlar lisesine başkan tarafından adı yazılan başkan arkadaşlarının başkana tavır alması da en olağan durumlardandır.
Rezilliktir, rüsvalıktır.
Hiç içinde bulunmadığım durumdur.
Bir gün yapıp ertesi gün bıraktığım başkanlıktır, nefret ettim desem yeridir.