bugün

"Geçen yine aksakallı dedeye anlatıyorum".
bir gün bu ülkede kürt-türk-laz-ermeni-arap kardeşliği için de sarf edilmesi gerektiğini düşündüğüm kıymetdar sözler.
Gelişen kıymet veren bir ülke.
emigrate in en iyi şarkılarından.en sevdiğim bu olsa gerek.vokali yeter.
m.l. king'den itibaren amerika'da gerek siyahlar, gerek beyazlar arasinda yonetime talip olanlarin ortaya attiklari iddiadir.
ve bir de "i believe in change" vardir ki birbirlerini tamamlarlar.
yillardir amerika'da herkes bir seyleri degistirmekle ilgili hayallerle yonetime gelirler.
afro amerikan ve siyah afrikalıların ayrımına karşı çıkan bir konuşmadır. sanattır, siyasettir, mücadeledir, barıştır, kardeşliktir. şiirdir aslında, o letafeti taşır çünkü. gettoları özgürlüğe çağırmıştır, büyük uyanıştır bence.
Tamamanı kendi başıma çevirdiğim, biraz da Google Translate'den yardım aldığım, Martin Luther King'in efsanevi konuşmasıdır.Buyurunuz Türkçesi:

size bugün tarihimize geçecek olan, ülkemizin en büyük barış gösterisinde katılmaktan mutluluk duyuyorum.100 yıl önce, yüce bir amerikalı, ki şu an onun sembolik gölgesinde duruyoruz,bağımsızlık bildirgesini imzaladı.bu mühim kararname kaybolmuş adeletin alevleri içerisinde kurutulmuş zencilere büyük bir fenerin umut ışığı gibi geldi.bu uzun tutsaklığın sonu onlara neşeli bir şafak gibiydi. ancak yüz sene sonra, zenci hâlâ özgür değil.yüz sene sonra, zenci'nin hâlâ ne yazık ki ırkçılığın kelepçeleri ve ayrımcılığın zincileri ile eli ayağı bağlanmış durumda.yüz sene sonra, zenci geniş zenginlik okyanusunun ortasındaki yalnız yoksulluk adasında yaşıyor.yüz yıl sonra, zenci hâlâ amerikan toplumunun kuytularında çürüyor ve kendisini kendi toprağından sürülür bir halde buluyor.bu yüzden bugün burada bu utanç dolu durumu dramatize etmek için toplandık. bir anlamda milletimizin sermayesini paraya çevirmeye geldik.halkımızın yaratıcıları anayasanın ve bağımsızlık bildirgesinin etkileyici sözlerini yazdığında, her amerikalı'nın mirasçı sayılacağına söz veren notu imzalıyorlardı.bu nottaki söz bütün insanların, evet, beyaz insanlar kadar siyah insanların da, devredilemez yaşam haklarına,özgürlüğe ve mutluluk arayışına sahip olacağını garanti ediyordu. amerika bu vâât içeren notun yükümlülüğünü yerine getirmediği sürece vatandaşlarının rengi apaçık endişelidir.bu kutsallığı onurlandırma yükümlülüğünün yerine, amerika zenci halkına kötü bir fiş veriyor, "yetersiz bakiye" işaretiyle geri dönen bir fiş.ama biz bu iflas etmiş adelet bankasına inanmayı reddediyoruz.biz bu ulusun büyük fırsatlar kasasında hesapsız bakiye olmasına inanmayı reddediyoruz.bu yüzden buraya bu fişi bozdurmaya geldik - öyle bir fiş ki bizlere zenginerin öögürlüğü üzerinde hak isteme ve adaletin güvenliği üzerinde hak isteme şanşı verecek.ayrıca buraya bu noktanın ateşli aciliyetini amerika'ya hatırlatmak için geldik.hiçbir zaman lüksün içerisinde bu ateşi söndürmekle meşgul olamayacak ya da kademeli kademeli sakinleştirecek ilacı alamayacaktır.zaman demokrasi adına gerçek kararlar verme zamanıdır.zaman karanlıklar arasından yükselme ve terk edilmiş ırkçılık vadisinden güneş saçan ırksal adelet yoluna gitme zamanıdır.zaman ulusumuzu ırksal adeletsizliğin sıcak kumlarından, kardeşliğin sağlam kayalarına yükseltme zamanıdır.zaman tanrı'nın bütün çocukları için gerçekçi bir adelet sağlama zamanıdır. bu anın aciliyetini göz ardı etmek ulusumuz için ölümcül olabilir.zencinin bunaltıcı yasal hoşnutsuzluk yazı, canlandırıcı özgürlük ve eşitlik ilk baharı gelene kadar sürecek.1963 bir son değil ama bir başlangıç.zenci'nin öfke kaplı bir darbeye ihtiyaç duyduğuna inanıyorlar ve bu mesele her zamanki haline geri dönerse vahşi bir uyanış yaşayacaklar.zenci vatandaşlık haklarına sahip olamadığı sürece, ne dinlenme ne de huzur olacak.i̇syanın kasırgaları, adalet ortaya çıkana kadar, ulusumuzun temellerini sarsmaya devam edecektir.

ama burada adaletin sıcak eşiğinde duran halkıma söylemek istediğim bir şey var.hakettiğimiz yeri kazanırken insafsız eylemlerin suçlusu olmamalıyız.özgürlük için olan susuzluğumuzu, sertliğin ve nefretin bardağından içerek tatmin etmeye çalışmayalım. çabalarımızı yüksek düzlemin haysiyeti ve disiplini üzerinden yürütmeliyiz.yaratıcı protestolarımızın fiziksel şiddete dönüşmesine izin vermemeliyiz.tekrar ve tekrar fiziksel gücün ve ruhsal gücün buluştuğu görkemli yüksekliğine yükselmeliyiz.zenci halkının sahip olduğu muhteşem saldırganlık bütün beyaz insanlardan kuşku duymamızı sağlamamalı.bir çok beyaz kardeşimiz uğruna, tıpkı bugün burada varlıklarını kanıtladıklayanlar, onların kaderinin bizim kaderimizle bağlandığını farkedenler gibi.onların özgürlüğünün bizim özgürlüğümüzle ayrılmaz bir bağlılığı olduğunu anlamaya geldiler.yalnız yürüyemeyiz.yürüdüğümüzde, ileri doğru uygun adım yürüyeceğimize söz vermeliyiz.geri dönemeyiz.sivil haklarına adanmışlara "ne zaman tatmin olacaksınız?" diye soranlar var.zenci gaddar polis şiddetinin kurbanı olmaya devam ettikçe, tatmin olmayacağız.vücutlarımız, yolculuğun yorgunluğuyla ağırlaşıp, anayollardaki motellerde ve şehirlerdeki hotellerde konaklayamayana kadar tatmin olmayacağız.zenci'nin temel taşınabilirliği küçük bir azınlık mahallesinden, daha büyük bir taneye geçmedikçe tatmin olmayacağız.çocuklarımızın, "sadece beyazlar" diyen işaretler tarafından kişiliklerinin ve haysiyetlerinin soyundurulması sürdükçe tatmin olmayacağız.mississipi'deki zenci oy veremedikçe, new york'daki zenci verdiği oyun hiç bir şey olduğuna inandıkça tatmin olmayacağız.hayır, hayır, tatmin olmadık, ve adalet sular gibi, dürüstlük kudretli bir duman gibi akmadıkça tatmin olmayacağız.

bazılarınızın buraya büyük çalışmaların ve sıkıntıların sonucunda geldiğini unutacak değilim.bazılarınız dar hapisane hücrelerinden yeni çıkıp geldiniz.bazılarınız özgürlüğün sizi terk ettiği polis vahşetinin kanatları vasıtasıyla eziyetli ve sersemletici fırtınalarla dövülmüş bölgelerdeki arayışından geldiniz.sizler yaratıcı acının gazileriydiniz.bu haksız çekilen acıların kurtarıcı olduğuna inanarak çalışmaya devam ediyorsunuz. mississipi'ye geri dön,alabama'ya geri dön,güney carolina'a geri dön,georgia'ya geri dön,louisiana'ya geri dön,kuzey şehirlerimizin gecekondu ve azınlık mahallelerine geri dön.bu durumun değişebileceği bir şekilde biliniy,or.umutsuzluk vadisinin çamurunda yuvarlanmayalım. size bugün diyorum, kardeşlerim, bugünün ve yarının zorluklarıyla yüzleşecek bile olsak, hâlâ bir hayalim var.amerikan rüyasının içerisinde köklenmiş bir hayal. bu ülkenin bir gün yükselip inancına uygun şekilde yaşayacağına dair bir hayalim var:"biz gerçeklere apaçık olması için tutunuyoruz: bütün insanlar eşit yaratılmıştır"

bir gün georgia'nın kızıl tepelerinde kölelerin evlatları ile köle sahiplerinin evlatlarının aynı kardeşlik masasında oturacağına dair bir hayalim var. bir gün mississipi eyaletinin bile,zulüm ve adeletsizliğin sıcağıyla bunalan bir eyalet, bir özgürlük ve adelet vahasına dönüştüğüne dair bir hayalim var. 4 küçük çocuğumun bir gün bu ülkede tenlerindeki renk ile değil de karakterlerinin içerikleriyle yargılanacağına dair bir hayalim var.

bugün bir hayalim var.

bir gün, alabama'nın aşağısının, kötü ırkçıları, ağzından geçersiz kılma ve araya girme kelimeleri dökülen valileri ile birlikte; bir gün tam da alabama'da, küçük, siyah oğlanlar ve kızlar, küçük, beyaz oğlan ve kızlarla kardeşler olarak el ele tutuşabilecek.

bugün bir hayalim var.

bütün vadilerin enginleşeceğine, bütün tepelerin ve dağların alçalacağına, engelebeli yerlerin düzleşeceğine,çarpık yerlerin düzleşeceğine, tanrı'nın yüceliğinin ortaya çıkacağına, ve bütün bedenlerin onu göreceğine dair bir hayalim var.

bu bizim umudumuz.bu benim güney'e birlikte döneceğim inancım.bu inançla, umutsuzluk dağını, umut kayasına yontabileceğiz.bu inançla gürültülü uyuşmazlıkları, kardeşliğin senfonisine çevirebileceğiz.bu inançla, aynı işi yapabileceğiz, birlikte dua edebileceğiz, beraber çabalayabileceğiz, beraber hapise girecek, beraber özgürlük için karşı koyacağız, bir gün özgür olacağımız biliniyor. bunlar tanrı'nın bütün çocukları yeni bir manâ ile şarkı söyleyebildiği günde olacak, "ülkem, bunlar sana, özgürlüğün tatlı toprağı, söylediğim şarkı sana.babamın öldüğü toprak, seyyahların gururu olan toprak, her dağın yamacında, bırakın özgürlük çalsın." ve amerika bunlar olduğunda yüce bir ulus olmalıdır.o zaman bırakın new hampshire'in olağanüstü tepelerinden özgürlük çalsın. o zaman bırakın new york'un muazzam dağlarından özgürlük çalsın. o zaman bırakın pennsylvania alleghenies'in yüksekliklerinden özgürlük çalsın! bırakın karla kaplı colorado kayalıklarından özgürlük çalsın! bırakın california'nın düzgün yamaçlarından özgürlük çalsın! ama sadece bu değil; bırakın california'nın stone dağı'ndan özgürlük çalsın! bırakın tennessee'nin lookout dağı'ndan özgürlük çalsın! bırakın özgürlük mississippi'nin her tepesinde ve bütün köstebek yuvalarından çalsın.her dağın yamacından, bırakın özgürlük çalsın. ve bu olduğunda,özgürlüğün çalmasına izin verdiğimizde, bütün kasaba ve köylerde, eyalet ve şehirlerde, çalmasına izin verdiğimizde, o günü hızladırabileceğiz, o zaman tanrı'nın bütün çocukları, siyah adamlar ve beyaz adamlar, yahudiler ve yahudi olmayanlar, protestanlar ve katolikler, el ele verebilecek ve eski manevi zenci sözlerini söyleyecekler:
"sonunda özgürüz! sonunda özgürüz! yüce tanrı'ya şükürler olsun! sonunda özgürüz!"
Yasayacagim evin oyle buyuk bir salonu olsun ki bir kosesine cok sevdigim Bi otomobil koyayim.

Pahali bi salon esyam olsun, cok mu yani..
görsel
tarihe geçen bir konuşmanın kısa özetidir i have a dream..
bir hayalim var..

anlayamayan kişiler için örneklendirme yapmak istiyorum..

kuran-ı kerim in kalbinin yasin suresi olduğunu söylemiştir sevgili peygamberimiz..

işte o ünlü konuşmanın kalbi de i have a dream dir.
bir hayalim var, kanıma oluk oluk kanın akıtıldığı...
bir hayalim var, piçsiz bir türkiye'ye dair...
bir hayalim var, sevgi pıtırcıklarının dünyanın nasıl bir şey olduğunu kavradıklarına dair...

bir hayalim var(dı)... *
insan gibi yaşamanın hayal olduğu bir dünyada gittikçe anlamını yitiren destansı replik.
bir gün bu türk kürt ayrımının biteceğine dair bir hayalim var.
bir hayalim var, gün gelip benim çocuğum askere gittiğinde içimin yanmamasına dair.
bir hayalim var, diğer gelişmiş ülkeler gibi benim de ülkem barışla yönetilsin, ortaçağ medeniyetlerindeki gibi savaşla değil.
kültürün, sanatın, bilimin geliştiği, türkiye denince akla bunların geldiği bir ülkede yaşayacağıma dair bir hayalim var...
herkesin selamlaştığı, sabahları günaydın dediği,
benim yaşadığım hayatın, bir başkasının hayali olmadığı,
tertemiz ormanlarında cıvıl cıvıl öten kuşları olan bir ülkede;
insanların yaşayabilme ihtimali gibi bir hayalim var bu dünya adına.
herkesin bir hayali var...
gerçeğinin i has a dream olduğunu düşündüğüm kalıp. zira adam zenci.
mamma mia'da amanda seyfried tarafından çok güzel yorumlanan bir abba parçası.
öncesinde 'Çoh değerli hemşehrileriim.' cümlesine müteakiben söylenebilecek cümle.
abba nin bir sarkisidir.
--spoiler--
i have a dream, a song to sing
to help me cope with anything
if you see the wonder of a fairy tale
you can take the future even if you fail
i believe in angels
--spoiler--
efsane olan cümle.
di li gecmis zaman hali icin;
(bkz: i had a dream)
bir abba şarkısı, ispanyolca versiyonu için;
(bkz: estoy sonando)
(bkz: bir gün herkes fenerbahçeli olacak)
(bkz: istiareye yatmış zenci)
martin emice i have a dream girizgahından sonrasını kaldırıp atsa ve arkasına; "yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" mısralarını ulasa, bir sürü kelime yığınından tasarruf edecekti muhtemelen.

bre hey koca nazım'ım sen kaç tane martin luther'den daha kadirsin.