bugün

(bkz: hudeybiye barış anlaşması)
Antlasma.
Hudeybiye fethi müjdeleyen bir barıştı.
Fethin kapısıydı.
Çok geçmeden müşrikler, anlaşmayı ihlal edecek,
Allah'ın rasulü Mekke'yi feth edecekti.

Sadakat, ispat isterdi.
Hudeybiye sadakatin sınandığı yerdi...
26 nisan 628'de olmuş.
Antlaşmanın maddelerine ilk kez göz atıldığında taraflar arasında mütekabiliyet olmadığı, müslümanlar kureyş’ten taraftar çekemezken, kureyş’in müslümanlar’dan taraftar çekebileceği, müslümanlar’ın o sene hac yapmayacağı vb. Görülür.. yani baktığında “bu mu kazanım” denilebilir..

Zaten herkes de, tarihi galip taraf yani müslümanlar yazdığı halde “müslümanlar’ın siyasal varlığı tanındı” der, bundan fazla bir yorumda da bulunmaz..

Aslında kazanım burada değil, son madde olan “ Kureyş'ten başka diğer kabileler isterlerse Müslümanların, isterlerse Kureyş'in koruması altına girebilecek” maddesindedir. Bu madde ile müslümanlık, kureyş’ten koparlar arasında lokal bir inanç olmaktan çıkar. Müslümanlar kendilerine işgal değil, ikna yoluyla müttefik buldukları takdirde yeni müttefikler, müslümanlar ve kureyşliler arasındaki kan davasını çekmek zorunda değildir, yeni müttefiklere karşı kureyş ve müttefikleri ortak bir saldırıda bulunmamayı taahhüt etmektedir.

Bu madde olmasaydı müslümanlık bir süre daha “kabileye mühalefet edenlerin dini” görüntüsünde kalırdı. Kureyş’te bir tane kafası çalışan adam yokmuş.. peygamber hepsine, “he, olur” demiş, bir tek bu maddeyle alacağını almış zaten.

Zaten, askeri müdahale şansından kendi isteğinle vazgeçtiği anlaşma mutlaka senin aleyhinedir. insanların senden çekineceğini en büyük enstrümandan vazgeçip, onları barış adı altında palazlandırıyorsundur.