bugün

insanların tercih bile edemedikleri bir kavram -ki kendileri milliyet kavramı olur- için bir hiç uğruna ölmüş bir insanı bile bir o yana bir bu yana çekiştirmekten çekinmeyecek kadar gözlerinin dönebilceğine isyan eden insan kişisi söylemi.

sırf meraktan soruyorum. bir insanı sırf insan olduğu için sevmek neden bu kadar zor? milliyet denen kavram o kadar basit ki. mesela ermenistan sınırını ele alalım. (haritaya göre) sınırın sağında doğarsanız ermeni, solunda doğarsanız türk oluyorsunuz. belki aralarında 1 km. bile olmaya türk ve ermeni köyleri vardır. vakti zamanında çizilmiş bu çizgiler hayatları, kaderleri ayırmakla kalmadığı gibi; bir de toplumları diğer taraftaki topluma düşman kılmaktadır. aynı şarkıları söyleyen, aynı mevsimleri yaşayan, aynı kaderi paylaşan iki toplum; aradan geçen hayali bir çizgi yüzünden can düşmanı oluyorlar. ve bunu mantıklı kılabilmek için kendilerince sebepler ve ideolojiler(!) üretiyorlar. burda bir yanlış anlaşılma olabileceğinden mütevellid bir hatırlatma yapmak isterim. bunu yapan tabi ki sadece türk milleti değildir. istisnasız dünyanın bütün devletleri bu hal içerisindedir. demokrasinin beşiği, avrupa'nın atası denen yunanistan'ın, güneş batmayan ülke ingilitere'nin, son süper güç abd'nin, uğruna savaştığı komünizmle kendi halklarını ezmekten başka bir şey beceremeyen rusya, çin, küba gibi ülkelerin, tek uğraşı abd'ye laf sokmak olan fakat aynı cesareti kendi halkını özgür bırakmakta gösteremeyen iran'ın, petrol olmasa ne yaparlardı geyiklerinin menşei arapların ve daha bilumum ülke veya topluluğun da aynı şekilde bu kara saplantıda olduğunu unutmamak da gerekir. zaten sorun da burda başlıyor. bir insan diğerine ondan farklı olduğunu hissettirdiği anda başlıyor sorun. aslına bakılırsa milliyet denen kavram ancak insanların isimleri kadar, doğum yerleri kadar önemli olabilecek bir kimlik bilgisinden başka birşey değildir. hiçbir milletin başka herhangi bir milletten eksikliği ya da fazlalığı yoktur. sadece farklılıklar vardır ki bu da iyi bir şeydir. bu farklılıklar da globalleşen 21. yüzyıl dünyasında yerini tektipleşen insan modeline bıraksa da milliyet üzerinden kavga hala bitmemektedir. daha da kötüsü bitecek gibi de görünmemektedir. yine de halis bir duyguyla beslediğim kavgasız bir dünya umudumu kemiren bu ırkçı düşüncenin bir gün biteceğini hayal ediyor ve yaşama sevinci buluyorum. gerçeklerden kopmak pahasına bile olsa...
hııı benim bir köyüm var. annem ile babam kim bilmiyorum. sadece o köydenim ben. aslında sadece benim değil bizim köyde ki hiç bir çocuğun annesi ve babası belli değil. ama çok mutluyuz çünkü burada herkes herkese eşit miktarda değer veriyor. mesela geçen gün iki köylü adam bir kızı becermiş. kız yapmayın etmeyin diye çırpınmış ama ne çare. kızın yediği ..... yanına kar kalmış. kadın olmuş o artık ve 9 ay sonra kucağında bir bebek. ama olsun o çocuk anasından çıktı ya, önemli değil gerisi. şimdi çocuk herkesin çocuğu yani belirli bir ailesi Yok. ınanmayiz biz öyle şeye. hem normalde herkesin bir annesi ve bir babası olmalıymış. Bizim köyde doğan çocukların ise herkes annesi ve herkes babası. biz zaten kavramına inanmıyoruz. herkes eşittir bizim köyde. hani şu ırzına gecilen kadın var ya.. işte onu beceren iki adam ile kadın aynı değere sahip bizde.. işte bizim ayrıcalığımız budur. kimseye öteki ayrımı yapmıyoruz. suç ve ceza kavramları da ortadan kalmış oluyor bu sayede.. yani hal böyleyken insanları kavimlere ayırmak ne saçma bir davranış.. halbuki hepimiz insanız. ve hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz.

biz ırkçılıgı tümüyle reddettigimiz için önce bu işin temelinden yani aile'den başladık. Milliyet kavramı aileden başlar. Bunun için aile kavramını tümüyle reddediyoruz. Herkes herkese eşit uzaklıkta. Hem kişi, seçme şansı olmadığı basit yaratıklara neden anne, baba diyecekmis ki.

Bu konuya nerden geldik unuttum. Ha şimdi hatırladım, insan,seçme hakkı olmadığı milliyet kavramı ile neden övünebilir ki.

Önce insanız insan!!!

Imza-mühür-kaşe : milliyetsiz haymatlosgillerden...
insan olmanın gereğidir.