bugün
- jose mourinho49
- arda güler9
- nihavend longa20
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı24
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması15
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı13
- şu an ihtiyacım olan şey8
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz18
- icardi190511
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün16
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- amında oyalanmak istiyorum12
- anın görüntüsü10
- kizil kara19
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- albay kemal16
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi12
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
hiroshima mon amour..
Alain Resnais tarafından filmi de çekilen marguerite duras kitabı.
Hiroşima'ya barış üzerine çekilen bir filmde oynamak için giden bir Fransız kadınla, Japon erkeğinin aşkları anlatılır.
atom bombasının etkileri ise bütün kitap boyunca hissedilir. tarifi imkansız acılar yaşanmıştır:
"dışarıdan bu acıyı belirtmeye çalışmak o acıyı aşağılamak olur."
Alain Resnais tarafından filmi de çekilen marguerite duras kitabı.
Hiroşima'ya barış üzerine çekilen bir filmde oynamak için giden bir Fransız kadınla, Japon erkeğinin aşkları anlatılır.
atom bombasının etkileri ise bütün kitap boyunca hissedilir. tarifi imkansız acılar yaşanmıştır:
"dışarıdan bu acıyı belirtmeye çalışmak o acıyı aşağılamak olur."
muhtemelen sevgiliye masumiyeti anlatan bir japon atasözü.
- sanadada hayatımm.
- sanadada hayatımm.
aynı küçük akvaryum için de birbirlerine bakıp duran bir çift japon balığı. muhtemel her ikiside kendini balık diğerini insan sanıyordu..
elde olmayan sebeplerle maruz kaldığım ve uyuyarak kurtulmaya çalıştığım film. fransız filmleri adamı bitirir ya, bu daha beter. hem fransız hem japon filmi, gerisini siz düşünün artık.
hiroşima sevgilim,
marguerite durasın bu kitabı cevat çapan tarafından can yayınlarından türkçeye kazandırılmıştır.
aynı zamanda fransız yeni dalga sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan alain resnais tarafından olağanüstü şiirsel bir anlatımla peliküle aktarılmış, hafızalara kazınmıştır.
Sinema ve edebiyat disiplinleri arasındaki etkileşimi sonuna kadar kullanmış ve bir çok filmin ondan etkilenmesine vesile olmuştur.
hiroşima ya atılan atom bombasının bir günde nasıl anlatılabilir diyenlere sıkı bir cevap niteliğindedir...
marguerite durasın bu kitabı cevat çapan tarafından can yayınlarından türkçeye kazandırılmıştır.
aynı zamanda fransız yeni dalga sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan alain resnais tarafından olağanüstü şiirsel bir anlatımla peliküle aktarılmış, hafızalara kazınmıştır.
Sinema ve edebiyat disiplinleri arasındaki etkileşimi sonuna kadar kullanmış ve bir çok filmin ondan etkilenmesine vesile olmuştur.
hiroşima ya atılan atom bombasının bir günde nasıl anlatılabilir diyenlere sıkı bir cevap niteliğindedir...
Çözümlemesi zor bir film olduğu su götürmez bir gerçek Hiroşima sevgilimin.
1959 Hiroşima'sında Fransızlar barış konulu bir film çekmektedirler. filmde rol alan evli Fransız aktris ( emmanuelle riva) orada tanıştığı Japon mimarla bir kaçamak yapar. ikilinin bütün yaşadıkları aktirste 2.dünya savaşı sırasında ki alman sevgilisini hatırlatır. Filmin ana temalerı hafıza ve unutmayla ilgilidir. Filmin başında Elle ısrarla Hiroşima da olanlardan bahseder.Lui ise " sen orayı görmedin ki " der. Tüm flashbackler ve sevgililerin konuşmaları esnasında anlarız ki ikili fransa ve japonyayı temsil etmektedir ve bir ülkede yaşanan felaketin diğerini de etkiler. Döneminde cok ses getiren yapım kullandıgı tekniklerle ve diyaloglarıyla hala benzersizdir. dünyaca kült film olarak kabul edilen eseri mutlak surette izlemeli izleyemyorsak da bi yerlerden okuyup öğrenmeli:)filin son repliği hiç kuşkusuz ki en çok akıllarda kalan repligidir
Elle: Hi-ro-shi-ma. Hiroshima. That is your name.
Lui: Yes, that is my name. Your name is Ne-vers. Nevers in France.
not: Japon (eiji okada)aktör film boyunca fransızca konuşmasıa rağmen tek kelime fransızca bilmemekte ve replikleri ezberleyerek oynamaktadır.
1959 Hiroşima'sında Fransızlar barış konulu bir film çekmektedirler. filmde rol alan evli Fransız aktris ( emmanuelle riva) orada tanıştığı Japon mimarla bir kaçamak yapar. ikilinin bütün yaşadıkları aktirste 2.dünya savaşı sırasında ki alman sevgilisini hatırlatır. Filmin ana temalerı hafıza ve unutmayla ilgilidir. Filmin başında Elle ısrarla Hiroşima da olanlardan bahseder.Lui ise " sen orayı görmedin ki " der. Tüm flashbackler ve sevgililerin konuşmaları esnasında anlarız ki ikili fransa ve japonyayı temsil etmektedir ve bir ülkede yaşanan felaketin diğerini de etkiler. Döneminde cok ses getiren yapım kullandıgı tekniklerle ve diyaloglarıyla hala benzersizdir. dünyaca kült film olarak kabul edilen eseri mutlak surette izlemeli izleyemyorsak da bi yerlerden okuyup öğrenmeli:)filin son repliği hiç kuşkusuz ki en çok akıllarda kalan repligidir
Elle: Hi-ro-shi-ma. Hiroshima. That is your name.
Lui: Yes, that is my name. Your name is Ne-vers. Nevers in France.
not: Japon (eiji okada)aktör film boyunca fransızca konuşmasıa rağmen tek kelime fransızca bilmemekte ve replikleri ezberleyerek oynamaktadır.
senaryosu cevat çapanın o güzel diliyle türçeye kazandırılmış ve can yayınlarından çıkmıştır.
fransız yeni dalga akımının en önemli filmlerinden biridir. alain resnais bu filmde o güne kadar gelen bsildik sinematografik anlatım kalıplarını da kırmıştır ve bu açıdan da bir nirengi noktasıdır. ve bir diğer önemi ise atom bombası ve savaşı etkileriyle irdelemesidir. savaşın izleriyle aşkın izleri arasında gezinip dururuz.
Bir japon'la bir fransız'ın aşkından ziyade, hiroshima şehri ile nevers şehrinin aşkını; ölüleri, yaralıları, yıkıntılarıyla beraber anlatır filmdir ve siyahtır yer yer beyaz. Yıkıntısız aşk var m'ola? Yıkıntısız olan aşk m'ola? Bazı sevişlerin fabrika ayarlarında bozukluk var m'ola?
"Hiroşima'da hiçbir şey görmediniz. Hiçbir şey."
(...)
Kadın: Delilik zeka gibidir. Açıklayamazsın. Senle gelir ve seni çürütür. Ve sonra anlarsın ama gittiğinde daha fazla anlamazsın.
Erkek: Nefretle mi dolusun?
Kadın: Bu benim deliliğim. Nefretle deliydim. Nefret sayesinde kariyer yapabileceğimi sandım. Dikkat ettiğim tek şey nefretti.
(...)
Erkek: Birkaç yıl içinde seni unutup ve alışkanlık olarak böyle maceralar yaşadığımda, seni, aşkın unutulmazlığının simgesi olarak hatırlayacağım.
ve;
Filmle alakası yok lakin belirterek bitireceğim: Gülerken korkunçlaşanlar familyası sıralamasında bir palyaçodan hemen sonra bir japon insanının gelmediğine beni kimse inandıramaz.
"Hiroşima'da hiçbir şey görmediniz. Hiçbir şey."
(...)
Kadın: Delilik zeka gibidir. Açıklayamazsın. Senle gelir ve seni çürütür. Ve sonra anlarsın ama gittiğinde daha fazla anlamazsın.
Erkek: Nefretle mi dolusun?
Kadın: Bu benim deliliğim. Nefretle deliydim. Nefret sayesinde kariyer yapabileceğimi sandım. Dikkat ettiğim tek şey nefretti.
(...)
Erkek: Birkaç yıl içinde seni unutup ve alışkanlık olarak böyle maceralar yaşadığımda, seni, aşkın unutulmazlığının simgesi olarak hatırlayacağım.
ve;
Filmle alakası yok lakin belirterek bitireceğim: Gülerken korkunçlaşanlar familyası sıralamasında bir palyaçodan hemen sonra bir japon insanının gelmediğine beni kimse inandıramaz.
Alain resnais'in yönettiği fransız filmi. (1959) Genç bir fransız kızı (Emmanuelle Riva),atom bombasını konu alan bu filmin çekimi için Japonya'da yaptığı bir gezi sırasında,Hiroşima'da Japon bir mimarla (Okada Eici) ile tanışır.Bu ilişki ona birden,alman işgali sırasında Fransa'da,Nevers'de yaşadığı bir başka ilişkiyi anımsatır.Bu film fransız sinema tarihinde dönüm noktasıdır.Ve fransız yeni dalga okulunun en iddialı,en mükemmel ve en sıradışı yapıtı olarak kalmıştır.
Sinemaya Giriş dersinde izlediğim onca filmden, hayatımda yer eden bir kaç film arasındadır. Filmde aşk üzerinden insanların hiroşimadaki yıkım hakkında hiç bir şey bilmediği anlatılır. Fransız yeni dalgasının sağlam dört filminden birisidir Hiroshima mon amour.
Atom bombasının ilk kez atıldığı kentin adı ile "sevgilim" sözcüğü yan yana. Filmde bu iki karşıt olgu eğretilemesel olarak bir araya getirilir. Film boyunca iki sevgili birlikteyken, kadın geçmişteki sevgilisi ve onun ölümünden duyduğu acıyı anımsar. Şu anda yaşadığı sevgiyi de unutacağını düşünür.
--spoiler--
Kadın: Ellerini bile doğru dürüst hatırlamıyorum.. Acıyı, acıyı hala hatırlıyorum biraz.
Erkek: Bu gece mi?
K: Evet, bu gece, hatırlıyorum. Ama bir gün, artık hatırlamayacağım. Hiç. Hiçbir şeyi.
E: Birkaç yıl içinde, seni unuttuğum zaman, bu çeşit başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarakanacağım seni. Unutmanın korkunçluğu olarak düşüneceğim bu hikayeyi. Şimdiden biliyorum bunu.
K: Tıpkı aşkta olduğu gibi bir sanı beliriyor insanın içinde, hiç unutamayacağı sanısı, ben de hiç unutamayacağım sanmıştım hiroşima'yı bu yüzden. Tıpkı aşkta olduğu gibi.
--spoiler--
--spoiler--
Kadın: Ellerini bile doğru dürüst hatırlamıyorum.. Acıyı, acıyı hala hatırlıyorum biraz.
Erkek: Bu gece mi?
K: Evet, bu gece, hatırlıyorum. Ama bir gün, artık hatırlamayacağım. Hiç. Hiçbir şeyi.
E: Birkaç yıl içinde, seni unuttuğum zaman, bu çeşit başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarakanacağım seni. Unutmanın korkunçluğu olarak düşüneceğim bu hikayeyi. Şimdiden biliyorum bunu.
K: Tıpkı aşkta olduğu gibi bir sanı beliriyor insanın içinde, hiç unutamayacağı sanısı, ben de hiç unutamayacağım sanmıştım hiroşima'yı bu yüzden. Tıpkı aşkta olduğu gibi.
--spoiler--
francois truffaut ,jean luc godard ,claude chabrol ve alain resnais gibi yönetmenlerle betimlenen fransız yeni dalgasının en mühim filmlerinden biri.
datça 'da sinema gönüllüsü bir grup olan datça-betçe grubunun halka ücretsiz olarak yayınlattığı ve o sayede izlediğim alain resnais filmi. tabi daha sonra hayli beğendiğim için dvdsini arşivime kattım.
filmi izleyeli bayağı oluyor film içi diyaloglar aklımda çok kalmadı. yalnız aklımda yer eden filmin entelektüel zeminiydi. filmin başındaki sevişme sahnesi şiirsellikle bir potada eritilip sanatsal tavrı dışavuruyordu. cidden estetizm kadar şiirsellik, melankoli ve acı harmanlanmış ortaya tadından yenmez bir başyapıt çıkıvermiş.
film sonrası düşündüğüm tek şey yeni dalga'nın edebiyatın inceliklerine ne kadar örülü olduğunu hissetmem oldu. bir nevi algılamam, chaplin filmlerindeki diyaloglar dönemine göre ne kadar ağırsa, yeni dalga'nın bu mühim meyvesi de döneminin filmi değildi.
işte yukarıda dilim döndüğünce anlatmaya kastığım bu sinemasal farklılık bu filmin önemini daha iyi ortaya koyuyor. jules et jim'deki boşvermiş rahat tavır burada hiçbir zorlama olmadan rahatlıkla akıp gidiyor.
kişisel fikrim de sica'nın bisiklet hırsızları 'ndan aşağı kalır bir film olmadığı! buyrun gerisini siz düşünün.
edit: yukarıda katıldığım bir görüş çıkmış, nitelenmiş. bu film günümüz sinema izleyicisine kuşkusuz ağır gelir. ama bu ağırlık filmin sıkıcı havasından değil son derece üstün bir yapıt olmasında yatmakta. kendisinden 8-10 yıl sonra yapılmış 2001: A Space Odyssey'de entelektüel yapısıyla birikimi, sinefil olmayı, evrensel yaklaşımları masaya yatırmamıza neden olmuştu.(kubrick üstat kabul etmez bu yapıtlarındaki entelektüel tavrın içselleştirilmesini falan) fakat, hiroshima mon amour 50'lerin sonunda yapılmış bir film işte! aradaki fark bu!
10 üzerinden 8,5!
edit 2: zaman ayırıp tekrar izlemem gerektiğinin farkındayım. minimal bir serbest çağrışım;
(bkz: farkındalık)
datça 'da sinema gönüllüsü bir grup olan datça-betçe grubunun halka ücretsiz olarak yayınlattığı ve o sayede izlediğim alain resnais filmi. tabi daha sonra hayli beğendiğim için dvdsini arşivime kattım.
filmi izleyeli bayağı oluyor film içi diyaloglar aklımda çok kalmadı. yalnız aklımda yer eden filmin entelektüel zeminiydi. filmin başındaki sevişme sahnesi şiirsellikle bir potada eritilip sanatsal tavrı dışavuruyordu. cidden estetizm kadar şiirsellik, melankoli ve acı harmanlanmış ortaya tadından yenmez bir başyapıt çıkıvermiş.
film sonrası düşündüğüm tek şey yeni dalga'nın edebiyatın inceliklerine ne kadar örülü olduğunu hissetmem oldu. bir nevi algılamam, chaplin filmlerindeki diyaloglar dönemine göre ne kadar ağırsa, yeni dalga'nın bu mühim meyvesi de döneminin filmi değildi.
işte yukarıda dilim döndüğünce anlatmaya kastığım bu sinemasal farklılık bu filmin önemini daha iyi ortaya koyuyor. jules et jim'deki boşvermiş rahat tavır burada hiçbir zorlama olmadan rahatlıkla akıp gidiyor.
kişisel fikrim de sica'nın bisiklet hırsızları 'ndan aşağı kalır bir film olmadığı! buyrun gerisini siz düşünün.
edit: yukarıda katıldığım bir görüş çıkmış, nitelenmiş. bu film günümüz sinema izleyicisine kuşkusuz ağır gelir. ama bu ağırlık filmin sıkıcı havasından değil son derece üstün bir yapıt olmasında yatmakta. kendisinden 8-10 yıl sonra yapılmış 2001: A Space Odyssey'de entelektüel yapısıyla birikimi, sinefil olmayı, evrensel yaklaşımları masaya yatırmamıza neden olmuştu.(kubrick üstat kabul etmez bu yapıtlarındaki entelektüel tavrın içselleştirilmesini falan) fakat, hiroshima mon amour 50'lerin sonunda yapılmış bir film işte! aradaki fark bu!
10 üzerinden 8,5!
edit 2: zaman ayırıp tekrar izlemem gerektiğinin farkındayım. minimal bir serbest çağrışım;
(bkz: farkındalık)
"beni yok ediyorsun,
bana iyi geliyorsun,
beni yok ediyorsun,
bana iyi geliyorsun.
-----
sana yalvarıyorum,
harabeye çevir beni.
çirkinlik noktasına kadar
biçimsizleştir.
neden sen?"
hafızanın aslında o kadar da iyi ve zararsız olmadığını hiroşima sevgilim'de tadıyoruz.
François Truffaut, Jean-Luc Godard, eric Rohmer, Claude Chabrol öncülüğündeki la nouvelle (yeni dalga) akımının sıradısı ornekleri arasında yer alsada, yeni dalga akımıyla yeni
yeni tanışıyorsanız izlemeniz gereken ilk film a bout a souffle (serseri aşıklar) olmalıdır.
edit: imladandır canlarım.
bana iyi geliyorsun,
beni yok ediyorsun,
bana iyi geliyorsun.
-----
sana yalvarıyorum,
harabeye çevir beni.
çirkinlik noktasına kadar
biçimsizleştir.
neden sen?"
hafızanın aslında o kadar da iyi ve zararsız olmadığını hiroşima sevgilim'de tadıyoruz.
François Truffaut, Jean-Luc Godard, eric Rohmer, Claude Chabrol öncülüğündeki la nouvelle (yeni dalga) akımının sıradısı ornekleri arasında yer alsada, yeni dalga akımıyla yeni
yeni tanışıyorsanız izlemeniz gereken ilk film a bout a souffle (serseri aşıklar) olmalıdır.
edit: imladandır canlarım.
dünya sinemasının bu efsane filminin başrol aktrisi emmanuelle riva geçtiğimiz haftasonu 89 yaşında hayatını kaybetmiştir
aşırı derecede bayık bir film. sinema öğrencileri sanat filmi izleyicileri sevebilir ama benim gibi ortalama bir seyirciye göre olmadığı kesin.
(bkz: hiroşima sevgilim) fransız yeni dalga akımının en önemli filmlerindendir. hiroşima ile aşkı bağdaştıran modern anlatıda şiirsel bir filmdir. yani klasik anlatıda olduğu gibi çoğu insanın ilgisini çekecek bir sorun yaratılıp çözümlemesi üzerinden gidilmemiştir. daha çok eleştirel yaklaşım vardır. kısaca kafa dağıtmak için izlenecek filmlerden değildir. istisnalar mevcuttur tabii. yine de şiirsellikten pek hoşlanmayan ve odaklanma sorunu olan ben bile bitirebildim. izlenebilir. tekrar mı izlesem..
Bir yazardır. Bahtı açık olsun. Aynen öyle.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar