bugün
- sarılma ihtiyacı9
- türklere peygamber gönderilmemiş olması12
- jose mourinho41
- sokak ortasında ilişkiye giren muhafazakar çift20
- havalar ısınınca orospu gibi giyinen kadınlar19
- kaç tane gerçek istanbullu tanıdınız17
- biz bu hayata çalışmaya mı geldik9
- sözlüğün bağımlılık yapması11
- anın görüntüsü10
- türk kadınlarındaki en büyük sorun19
- türk polisinin güzel kızlara karşı olan nezaketi21
- merve boluğur11
- nude isteyen kız12
- güçlü kadınların ortak özellikleri17
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi13
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur26
- zalbert ramstein17
- sözlüğün en iyi iki erkek yazarı12
- gizli samyel15
- icardi190516
- kemalistlerin insanları atatürk ten soğutması20
- magicovento13
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı34
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü12
- liselilerin arkadaşına yaptığı doğum günü şakası9
- kadıköy de pidecide yediğimiz efsane kazik16
- yazarlar neden bu nickleri kullanıyor10
- sözlüğün en yaşlı yazarları8
- küçük memeli kadınlar9
- arkadaşlar bik bik geldi12
- heykel sanatını putla bağdaştıran yobaz14
- uludağ sözlük'ün en çekici erkeği kim12
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi14
- eşcinsellere hasta diyen hastalıklı insanlar21
- yazarların sevdiği şehirlerarası yollar8
- istan ekini türkçeden kaldırmak8
- albay kemal15
- 3 haziran 2024 hakkari'ye kayyum atanması16
- sözlükçü kemalistlerin mide bulandırması9
- hadise'nin parasız erkeklere tepkisi39
- yazdan nefret etmek10
- a haber için 3 kelime yakıştır9
- sözlükte artık yazılamayacağı gerçeği8
- erkeklerin meme tercihi11
- osman gökçek8
- üstteki yazarın sevdiği iki şey8
- mfö'nün en güzel şarkısı14
- kadınları öldüren bir virüs yaratıp dünyaya salmak20
- hazır olun yeni pandemi geliyor13
- 8 bin lira maaş teklif edilen öğretmen12
Ben değil ama emdr ve access bars ile yaşam kalitesini baya artırmış arkadaşlarım var. Ara ara ben de niyetlenmiyor değilim.
Bilmiyorum, net değil ama inanmak istiyorum.
iyileştirdiğini çok duydum ama asla iyileşmiş birine rastlamadım.
iyileştirdiğini çok duydum ama asla iyileşmiş birine rastlamadım.
Bende aynı ya inanın araştırmaktan içlm cıktı.bitane insan bu rahatsızlıklardan kurtuldum demezmı bu işte bisey var yıllardır ilaç kullanıpta iyileşemiyenler var .
hipnozun bilimselliği hala tartışılmaktadır. emdr, doğru eğitim alındığı ve doğru uygulandığında bilimde oldukça iyi kanıtları mevcuttur. ayrıca teknikleri basitçe öğrenerek kendi akıl yürütmenizle de bunu düşünebilirsiniz.
travma sonrası stres bozukluğu yaşamam sebebiyle emdr'a yönlendirilmiştim. kıyıda köşede kalan insanlardansa, kurumsal yerleri ve bu işte aktif olanları tercih etmek en garantisidir. danışana bir zarar verildiğinde sonuçları olduğunu bilirler ve oralarda insanlara zararı olan insanları çalıştırmaktan çekinirler. bu konuda pasif davranmamanız, sormanız sorgulamanız güzeldir. eğitimini ve ne zamandır uyguladığını sorabilirsiniz. endişeleriniz olduğunu açabilirsiniz. olumsuz bir tepki alırsanız uzaklaşmalısınız. bu konularda aman ben hastayım diye geri durmamak ve kendi terapinize aktif katılmanız, karşınızdaki insanı tanımanız sorgulamanız iyileşme sürecinize de katkı sağlayabilir.
yani tekniğin yanında uygulayan insanla aranızda kurduğunuz bağ iyileşmenin yarısından çoğu olarak görülmekte. bazen bir dua etmek, bazen alakasız bir yere gitmek aniden, bazen tekniğin iyi geleceğinizi düşündüğünüz bir terapi şekline gitmek. aslında kişi neye inanıyor ve neye kendisini yakın hissediyorsa (temel bir bilimsellikle beraber, hastane veya danışmanlık tercih edilecekse) o en iyi yöntemdir. yani hocaya mı gitmek sizi rahatlatacak, gidebilirsiniz. herkesin her deneyimi kendisine göredir, tekniğin işe yarar oluşu ya da olmayışı bilimsel kaynaklardan sonuçlarla öğrenilebilir. onlar da size bir oran verecektir.
kendi deneyimime gelecek olursam, emdr ile artık yaşadığım olayı tanıyorum, ayrıntılandırabiliyorum (bu beynimdeki sistemin olması gerektiği gibi tepki vermesini sağlıyor, anıları tamamlayarak) ve hala üzülebiliyor, rüyalarımda görebiliyor, kin güdebiliyorum. olayı tüm detaylarıyla ele almak, tepkilerimi ve fizyolojimi düzenledi. duygularım hala var, hafızamda hala yeri var ve olması gerekli. sağlıklı sınırlarda yaşayabildiğim tepkiler bunlar. yani hiçbir zaman o olayı unutma, o olaya artık üzülmeme gibi şeyler olmadı. ya da kimse bana kalkıp ''aslında çocukluğunda annen sana şöyle davranmış tüm bunlar ondan'' demedi. üzülünecek olaya üzüldük, üzülüyoruz. sinirlenip sövüyoruz. diğer kötü anılarım gibi o da kötü anılar kategorisinde kaldı sadece, nefesimi, kalbimi, fizyolojimi etkilemeden.
travmamı ilaçla çözebilir miydim, elbette hayır. beni psikoloğa yönlendiren bir psikiyatristti. çünkü ilaçlar sadece beyin kimyasallarını düzenliyor. sakinleştirme etkisi, dopamin serotonin üzerinde oynama gibi şeyler. ilaçlar zihninizin daha berrak olmasını sağlıyor diyebiliriz kısaca. o anılar hala orada. yaşanmışlıklar, sorunlar hala orada. ilaç kullansan da üzüleceğin olaya üzülebilmelisin. sinirleneceğin olaya sinirlenebilmelisin. doğru ilaç kullanımı budur.
ilaç kullanımına başlanmıştı nefes problemlerim kabus sorunlarım sebebiyle. sakinleştirici etki yapan ilaçlar kullanılmıştı. bana yararlı olmadı. nefes problemlerini, uyku ve kabus sorunlarımı 2 hafta kadar hiçbir azalma olmadan çektim. grip olmak gibi, sadece semptomları farklıydı. üstelik her an tehlikede olma hissi de vardı. evet kötüydü, ama rahatsızdım. bunu kabullenip terapime devam ettim. hayatta her zaman iyi olma, iyi kalma düşüncesi gerçek dışı. bunu kabul ettim. terapim ilerledikçe semptomlarım azaldı. ilaçlar benim terapiye devam etmemi, semptomlarımın kötüleşmemesini sağlamış olabilir. ama o terapiye kendim nefes nefese gittim. kendim ağlayarak döndüm. zamanla güçlendim ve semptomlarım kalmadı. ilaçlar beni hayata devam edebilecek bir canlı yaptı sadece. basit bir düzeyde. tercihlerimi, duygularımı ben yaşadım. dolayısıyla ilaçlara sadece sınırları dahilinde izin verin. çok da umursamayın ilaç alımını. bu almayın demek değil. ilacın sınırlarını bilin, kendi sınırlarınızı da bilin. terapi tam olarak böyle başlıyor.
travma sonrası stres bozukluğu yaşamam sebebiyle emdr'a yönlendirilmiştim. kıyıda köşede kalan insanlardansa, kurumsal yerleri ve bu işte aktif olanları tercih etmek en garantisidir. danışana bir zarar verildiğinde sonuçları olduğunu bilirler ve oralarda insanlara zararı olan insanları çalıştırmaktan çekinirler. bu konuda pasif davranmamanız, sormanız sorgulamanız güzeldir. eğitimini ve ne zamandır uyguladığını sorabilirsiniz. endişeleriniz olduğunu açabilirsiniz. olumsuz bir tepki alırsanız uzaklaşmalısınız. bu konularda aman ben hastayım diye geri durmamak ve kendi terapinize aktif katılmanız, karşınızdaki insanı tanımanız sorgulamanız iyileşme sürecinize de katkı sağlayabilir.
yani tekniğin yanında uygulayan insanla aranızda kurduğunuz bağ iyileşmenin yarısından çoğu olarak görülmekte. bazen bir dua etmek, bazen alakasız bir yere gitmek aniden, bazen tekniğin iyi geleceğinizi düşündüğünüz bir terapi şekline gitmek. aslında kişi neye inanıyor ve neye kendisini yakın hissediyorsa (temel bir bilimsellikle beraber, hastane veya danışmanlık tercih edilecekse) o en iyi yöntemdir. yani hocaya mı gitmek sizi rahatlatacak, gidebilirsiniz. herkesin her deneyimi kendisine göredir, tekniğin işe yarar oluşu ya da olmayışı bilimsel kaynaklardan sonuçlarla öğrenilebilir. onlar da size bir oran verecektir.
kendi deneyimime gelecek olursam, emdr ile artık yaşadığım olayı tanıyorum, ayrıntılandırabiliyorum (bu beynimdeki sistemin olması gerektiği gibi tepki vermesini sağlıyor, anıları tamamlayarak) ve hala üzülebiliyor, rüyalarımda görebiliyor, kin güdebiliyorum. olayı tüm detaylarıyla ele almak, tepkilerimi ve fizyolojimi düzenledi. duygularım hala var, hafızamda hala yeri var ve olması gerekli. sağlıklı sınırlarda yaşayabildiğim tepkiler bunlar. yani hiçbir zaman o olayı unutma, o olaya artık üzülmeme gibi şeyler olmadı. ya da kimse bana kalkıp ''aslında çocukluğunda annen sana şöyle davranmış tüm bunlar ondan'' demedi. üzülünecek olaya üzüldük, üzülüyoruz. sinirlenip sövüyoruz. diğer kötü anılarım gibi o da kötü anılar kategorisinde kaldı sadece, nefesimi, kalbimi, fizyolojimi etkilemeden.
travmamı ilaçla çözebilir miydim, elbette hayır. beni psikoloğa yönlendiren bir psikiyatristti. çünkü ilaçlar sadece beyin kimyasallarını düzenliyor. sakinleştirme etkisi, dopamin serotonin üzerinde oynama gibi şeyler. ilaçlar zihninizin daha berrak olmasını sağlıyor diyebiliriz kısaca. o anılar hala orada. yaşanmışlıklar, sorunlar hala orada. ilaç kullansan da üzüleceğin olaya üzülebilmelisin. sinirleneceğin olaya sinirlenebilmelisin. doğru ilaç kullanımı budur.
ilaç kullanımına başlanmıştı nefes problemlerim kabus sorunlarım sebebiyle. sakinleştirici etki yapan ilaçlar kullanılmıştı. bana yararlı olmadı. nefes problemlerini, uyku ve kabus sorunlarımı 2 hafta kadar hiçbir azalma olmadan çektim. grip olmak gibi, sadece semptomları farklıydı. üstelik her an tehlikede olma hissi de vardı. evet kötüydü, ama rahatsızdım. bunu kabullenip terapime devam ettim. hayatta her zaman iyi olma, iyi kalma düşüncesi gerçek dışı. bunu kabul ettim. terapim ilerledikçe semptomlarım azaldı. ilaçlar benim terapiye devam etmemi, semptomlarımın kötüleşmemesini sağlamış olabilir. ama o terapiye kendim nefes nefese gittim. kendim ağlayarak döndüm. zamanla güçlendim ve semptomlarım kalmadı. ilaçlar beni hayata devam edebilecek bir canlı yaptı sadece. basit bir düzeyde. tercihlerimi, duygularımı ben yaşadım. dolayısıyla ilaçlara sadece sınırları dahilinde izin verin. çok da umursamayın ilaç alımını. bu almayın demek değil. ilacın sınırlarını bilin, kendi sınırlarınızı da bilin. terapi tam olarak böyle başlıyor.
görsel
Para yok para nasıl iyileşelim.
Para yok para nasıl iyileşelim.
güncel Önemli Başlıklar