bugün

ne zaman öğrendim ismini (ne zaman koydum ismini), niye bu ismi vermişler sana (ben sana niye bu ismi verdim) bilmiyorum ama çok yakıştı bu isim sana. güzel şeyler olacağına inanarak başladığım 'nadir' günlerden biriydi senin maddeler dünyasındaki esin kaynağını gördüğüm sabah, oradan geliyordur belki de ismin. evet evet hatta bir de senin gibi omuzları düşük, insanları incitmekten korkarak bakan gözlere sahip 'nadir' insanlardan biriydi esin kaynağın. ama o birkaç dakikalık gözlem seni bana kazandırdı şimdi istesem o çekingen bakışlı, çok iyi kalpli nadir insan geliyor yanıma hiç şikayet etmeden. turuncu saçlarını, bin kere kahverengi gözlerini, 30 yaşına gelmiş olmasına rağmen kaybetmediği çocukluğunu da unutmuyor hiç gelirken. hayal kırıklıkları da var ama onun, gerçek bir insanın olduğu kadar, belki daha bile fazla. çünkü insanları incitmekten korkarak bakmış ya hayata, başka insanların gözlerine bakmadan yargılar koyan insanlarla dolu hayata, ondan çoktur hayal kırıklıkları, herkesten fazla. 30 yaşını geçmiş, bir tane kadın sevmiş hayatında, sonra o sevdiği kadın onun çekingenliğinden, çok düşünceliliğinden bıkınca her gün başkasını sevmiş o da. ama hiç incitmeden, susarak sevmiş hep. hala her gün başkasını seviyor o, belki size de ayırır bir gününü, siz bilemezsiniz ama çünkü susarak sever o, kelimelerin onu yönetmesine izin vermeden. yalnız yaşıyor bi yerlerde, bir memurluğu var ona yetiyor her sabah kalkıp işe gidiyor, simit yemekten hiç bıkmıyor, eve gelince akşam çayını kendisi demliyor, kendiyle içiyor. ama yanıma geliyor ne zaman istersem, çayı demlemiş olsa bile bahane bulmuyor hep geliyor. hoşgeldin nadir, nerdeydin şimdiye kadar.

'herkesin bir hiç kimsesi vardır'

http://www.youtube.com/watch?v=KzvtSB8pjC0
"bir başınaysan bütün bütüne kendininsin..."