bugün

sıçmak çetrefilli bir iştir. basit gibi görünür fakat göründüğü kadar basit değildir. tıpkı hayat gibi.. hatta bir adım daha ileri giderek şunu söylüyorum, sıçmak; hayatın ta kendisidir. öncelikle sıçmak, sıçan kişinin karakteri hakkında bize önemli ipuçları verir. okul tuvaletine sıçamayan bir insan, muhtemelen kendi evinin dışında bir yere de sıçamıyordur. sosyal ilişkileri zayıftır ya da titizlik/temizlik hastasıdır. cafe ve barlara sıçabilen insansa, son derece aktif, yaşamdan zevk alan, içinde bulunduğu anın kıymetini bilen ve doyasıya o anın tadını çıkaran bir yapıya sahiptir. bu insanlardaki rahatlık, sinir bozucu şekilde, sıçmaya gidip geldiklerinde daha da kolay idrak edilir. sanki yeniden başlamıştır hayata.. iş ilişkilerinde de son derece rahat, pratik ve sıcakkanlı oldukları görülür. çok sık tuvaleti kullanmaları hiç problem değildir. zira o, işten kaytarmıyordur, bilinçli ve sağlıklı bir birey olarak sıçıyordur..
her yerde ve her koşulda sıçabilen insan hayata hep bir sıfır önde başlar..
sıçmanın doğal bir eylem olduğunun idrakina varmış insandır. sıçan sıçıyor hani..
rahat insandır. misal sokağın ortasına sıçtığını düşünün. utanması gereken o değil sizsinizdir. ulan adam sıçıyo sanane ? çevir kafanı.
(bkz: davetsiz misafirin dayanılmaz cazibesi)

+kanka adrenalin hani nerde ben burdayım.
-ulan oğlum tövbe tövbe üstüne bastın şu anda, kaldır ağını kaldır.