bugün

köy enstitüleri zamanında doğu illerimizden birinde öğretmenlik yapan bir memur, bakanlıktan mektup yoluyla yakacak için ödenek ister.
bakanlık ödenek yerine bir mektup gönderir. mektupta okulda şimdiye kadar ne yakıldığını ve öğrencilerin ne ile ısındığını sorarlar.
öğretmen hiçbir yakacaklarının olmadığını, idareten öğrencilerin velilerinden temin edilen tezek kullandıklarını, acilen ödenek gönderilmesini söyleyerek bir mektup daha yazar.
bakanlık yine bir mektup gönderir. tezeğin ne tezeği olduğunu ve kalorisinin ne kadar olduğunu sorarlar.
ödeneğin gelmesini beklerken bir mektup daha alan öğretmen sinirlenerek kısa bir not yazar ve postaya verir;

"tezek boktur, kalorisi yoktur."
ciddiye almayın nasıl olsa içinden sağ çıkamayacağız...
Hayat yalnızca kısa bir zaman dilimini en sorunsuz şekilde geçirmek üzere hareket edilirse insana zulüm gelmez.
Yoksa insan bunun üzerine düşünürse en zenginler için bile hayat boktan bir hale gelir.
Varlıklı insanların gün içinde yapabileceği çok şeyi olduğu için bu düşünceler aklında yer etmiyor. Senin benim gibiler de gelecek kaygısı ile geçen zamanın boşluğu yüzünden yaşadığı anı huzursuz yaşıyor.
Bunları düşünmemek en doğrusu.
Yoksa hayatta iz bırakmak da başarılı olmak da manasız, hayatı hiç bitmeyecek gibi doya doya yaşamak da.
Hayat boktan ama siz öyle değilmiş gibi davranın.
Ne sandınız ya herkesin götüne pamuk tíkanak ve etlerimiz kurtlar tarafından yenip kemiklerimiz kalacak,dua edelim de canlı canlı gömülmeyelim
amele gibi çalış, ev kirası, su faturası, elektrik faturası derken bir bakmışsın öldün.