bugün

hayatını yaşayamayıp kariyer yolunda kendini perişan etmiş kadın.

yok böyle bir kadın.

nedir hayatı yaşamak? sabah 10 da kalkıp, duş alıp sonra tüm günü aylakça ne isterse onu yaparak geçirmek midir? ya da normal işe güce gidip standart

bir iş yapıp 30 una gelmeden evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş olmak mıdır?

liste uzatılabilir?

ama başarıdan zevk almak mümkün değil midir?

bir kadın çocuk sahibi olmaktan haz duyduğu kadar başarılı olmaktan da haz duyamaz mı?

bir kadın için işinde kariyer yapmak evlilikten daha öncelikli olamaz mı?

illa ki her kadın "kadın için oluşturulmuş kimi bir takım ödevleri" yaparak mı mutlu olabilir yalnızca?

her türlü yaşam tercihine elbette saygı duyulmalıdır. lakin, kanımca başarılı bir geçmiş her zaman insana çok haz veren bir duygudur. kaldı ki o başarılı

geçmişin ardından bir de güzel bir aile kurmuşsanız yok daha da ötesi!

ve hayatı yaşamak demek gezmek eğlenmek çocuk yapmak ise:

çocuk da yaparım kariyer de
kariyer yapmış kadın, hayatı ıskalamamış kadındır.

hayatı ıskalayanlar, meslek sahibi ve sağlığı yerinde olup, sırf zevk için götünü yaya yaya koca parası yiyenlerdir. kocalarını cüzdan olarak görürler bu ablalar aynı zamanda.
en yüce duygunun insanıdır.

zira bu ülkenin başarılı, ayakları üstünde duran, evde oturup kocasını beklemekten fazlasını yapan kadınlara ihtiyacı vardır.
20 sene sonra sike sike vazgeçeceği dünya için 40 senesini vermiş gerizekalı kadındır. bunun erkek modelleride var. bu kamillerin gençlere vereceği tavsiyede bellidir , zamanını iyi değerlendir , yıllar çok hızlı geçiyor nasıl bu yaşa geldim anlamadım. anlamazsın tabi yaşamadın ki anlayasın. sistemin çarklılarında tipik bir dişli siktirip gideceksin yerine yenisini koyacağız.

not : ayrıca kariyer yapmayan kadının evde koca parası yiyen ev hanımı olduğu algısıda süper. iki hatun modeli var bir kariyer yapan iki ev hanımı takılan . hea annem , hea öyle az başını ofisten kaldır da bir iki etrafına bakin.
hiç çekilmeyen, kaprislerle donatılmış kadındır. eğer okuldaki eğitmeniniz ya da patronunuzsa hayatı size zindan eder. (bkz: ruh emici) gibidir.
yaptığı işte mutsuz ise gerçekten hayatı ıskalamış kadındır. ama yaptığı işte mutlu ise ve istediği başarılara sahip olmuşsa alkışlanasıdır.
hayatta kimseyi mutlu edemeyeceğini baştan bilip doğru yolda gitmiş kadındır... kaybedeceği bir şey yoktur.
otur aşağı evinde lan! çocuklarımın anası evimizin dişi kuşu ol yeter. sen kariyerde yapsan, masterde yapsan kaldıramazsın. çünkü sen güçsüzsün. çünkü sen kırılgansın. duygularına yenik düşersin. psikolojik açıdan güçlü değilsin. bu yüzden hiç bir zaman kariyer hayatında mutluluğu yakalayamazsın. tam olarak ne istediğini bile bilmiyorsun. çok severim beni sıkıyorsun dersin. az severim bana ilgi göstermiyorsun dersin. dengeli disiplinli bir kafa yapınız bile yok iş hayatında anca karmaşıklığa yol açarsınız. sen kadınsın dedikodu yapar, şeytani duygularına yenik düşer, ortalığı birbirine katarsın. sen regl oluyorsun diye ben işyerinde senin kaprislerini kasada verdiğin açıkları çekemem. sen duygusalsın diye sana binbir titizlikle yaklaşamam. sen kariyer yapacasın diye baba olma duygusunu tatmaktan yoksun kalamam. ben evime vardığımda bugün çok çalıştım yemek hazırlar mısın? diyen eş yerine kapıda hoş karşılanıp önüme sıcak aş getiren eş isterim. faşistsem faşist, yobazsam yobaz. ben gücümden güç kaybetmedikçe kadınımın çalışmasına izin vermem.
hayatı ıskalamamak, ağustos böceği gibi bir yaşam tarzını benimsemek olsa idi, insanlık bugün hala taş devrinde yaşıyor olurdu, bu bir.
çok bilmişlerimiz de bu üstün düşüncelerini yazacak bir bilgisayarı bırakalım, yazmayı bile bilmiyor olacaklardı muhtemelen, bu da iki.
erkekler için bile çok zor olan bu yolda, hele evlilikle birlikte kariyer yapabilmiş bir kadın varsa şayet, onu eleştirecek erkeklerin en az onun düzeyinde olması gerekir, bu da üç.
yok öyle yerde gezip, kartala dil uzatan kümes hayvanı edebiyatı.
bir şey daha, kimsenin aklına gelmeyen, bazı insanlar için bu bir hobi, tıpkı resim yapmak, müzik dinlemek gibi.
tek farkı daha çok zeka ve enerji gerektirmesi.
kariyer yapan kadınların olduğu evliliklerde mutluluk aranmamalıdır. sadece ekonomik sıkıntı yaşanmayacaktır bu evliliklerde. gerisi hikayedir. ancak herşey ekonomi de değildir. şu bir gerçektir ki kadınlar çalışma hayatı için yaratılmamışlardır. iş hayatında başarılı olabilirler, ancak bu sefer de kadınlıklarından bir çok şey kaybederler.

(bkz: iki ucu boklu bi değnek)
günümüzün modern(?) toplumu kapitalist ideolojiyi idealleştirmekte, bu uğurda insanlara kariyer gibi içi boş amaçları pompalamaktadır. Günümüz dünyasında tek gerçeklik, tek güç "para" ve onun sağladığı getiriler olmuştur. Bu koşullar yeni insan protetipleri doğurdu. Şirketler çalışanlarından daha çok verim alabilmek, onları kendilerine daha çok para kazandırabilmek amacıyla motive eden yeni taktikler geliştirmek zorundaydı. Bu amaçla, hem çalışanların kendi aralarında örgütlenmemesi, hem de kendi aralarında rekabet edip patrona daha çok para kazandırması için kariyer balonu yaratıldı. iş hayatında yükselmek (ama nereye?), kısacası "kariyer yapmak" günümüz gençliğinin yegâne derdi oldu. Çünkü patronlar da biliyordu ki, insan denilen mahluk 1.egosuna, 2.hırsına yenik düşen ya da kolayca düşürülebilen bir varlıktır.

Ego ve hırs ve para kazanma tutkusu birleşince -ki hepsi birbirini etkiler- ortaya bu canavar insan modeli çıkıverdi. işte bu insan: Hayatı boyunca çalışmak, sürekli daha çok para kazanmak ve iş hayatında en yükseğe çıkabilmek için önüne gelen hiçbir varlığı tanımayan; sırf iş hayatında kendine rakip gördüğü için okul arkadaşlarını bile satmaktan çekinmeyen, onları hayatından silen, insani duyguları gitgide körelen, sağduyu ve içgörü mekanizmaları bozulmuş, hayata yalnızca "kâr-zarar" ekseninden bakan, işine gelmeyen insanların ekmeğiyle oynamaktan çekinmeyen, bu anlatıldığında "iş hayatında duygulara yer yoktur" saçmalığını utanmadan söyleyebilen bir tür canlıya dönüşmüştür.

Bu insanı içinde yaşadığımız bu sistem yaratmıştır. Bu insanı Wall Street, Amerika, parasal sistem, Yahudi Lobisi, Türkiye Cumhuriyeti, Sanayi Devrimi yaratmıştır. Bu insan dünyadaki milyonlarca insanın açlıktan kıvrandığını bilmez, bilmek istemez, işsizliğin boyutlarını, suç oranına etkisini, eğitimsizliği bilmez. Empati yapamaz, elitisttir, snobdur, benmerkezcildir. Sahip oldukları sonunda ona sahip olmuştur. Oysa hepimiz gibi onun da sıçtığı bir boktur; ama bunu bile görmek istemez, dönüp bakmaz; hemen sifonu çeker. Hayatın gerçekleri, onun için yamulmuş, onun kendi gerçeklerinden başka hiçbir gerçek; artık gerçek değildir. O da paradır, kariyerdir, mülkiyettir, ticari itibardır, networkingdir, paradır, rekabettir, ve yine paradır. Peki bunun hepsinin temelinde yatan gerçek nedir: iKTiDAR! insanoğlu güce tapar. Bu yüzden her zaman iktidar olmak ister. iktidarın yolu para kazanmaksa, para kazanmanın yolu kariyer yapmaksa, kariyer yapmanın yolu üniversite okumaksa hepsini yapar. Yeter ki kendini güçlü hissetsin. Ama yanlış yoldadır. Kendini güçlü hissetmek asıl anlamını yitirmiştir. Yalnızca vahşi ve arkaik bir duygu halini almıştır.

işte...Günümüzün kariyer yapmak isteyen hırs küpü kadını da bu insan modelinin birebir aynısıdır. Ancak kadınlar toplumsal kurallara, geleneklere genelde erkeklerden daha bağımlıdır; bu da bir çeşit kendini koruma içgüdüsü olarak tanımlanabilir. Erkek istediğinde her şeyi bırakıp çekip gitme özgürlüğünü kendinde bulsa da kadın bulamaz. Bu da onu kurallara daha bağımlı hale getirir. işte iş hayatında kadınların nasıl çalıştıkları yerlere sadık olduklarını, patronun dibinde biten ilk kişi olmalarını, işkolik olmalarını açıklayan da budur.
eyer kariyer yapmak için evlenmemiş, çocuk yapmamış, gezmemiş tozmamışsa köpekler gibi pişmandır. yok eğer kariyer olayı kendiliğinden geliştiyse sorun değildir. olabilebileblür ( (bkz: 7 numara)) .
evlenip çoçuk sahibi olmak gerçekten çok zor..

ama meslek sahibi olup kariyer yabmak kolay canım herkes yapar. (zihniyete bak)

o yüzden yurdun dört bir kesiminde kadın şiddet görüp maddi olanaksızlıktan boşanamıyor dimi? biz bu tür zihniyetler olduğu sürece çok ağlayan kadın görürüz bu memlekette.. okumak gelecektir, ışıktır. dışarıda kız çoçukları okumak için derenin içinden geçip okula gidiyor.. insanlar eğitim için servetini bağışlıyor.. ''haydi kızlar okula diyor'' neden?
yirmisinde eline havlu kenarı verip kocaya verilmesin kendi ayakları üzerinde dursun diye..

bütün gün çamaşır yıka, bulaşık yıka, çocuk bak ne güzel hayat dimi? akşamada kocanı bekle kaprisini nazını dök. yapıcak başka bir amacı yokki..

aklı olan her kız çoçcuğu okusun, kariyerini yapsın sonra evlilik daha kolay zaten vasıfsız ev kızı olmasınlar. çıtalarını yüksek tutsunlar tutsunlarkı ezilmesinler erkeğe karşı. yarın birgün kocaları başka kadına onu tercih ettiğinde yada şiddet uyguladığında çaresizlikten dayanmak zorunda kalmasınlar o adamlara...
kasmaya hiç gerek yok, hayatı neresinden tutuysan tutmadığın tarafı hep ıskalamış sayılırsın. her tarafından da tutamayacağına göre elindekiyle mutlu olmasını biliyorsan hiç bir şeyi ıskalamış sayılmazsın.
(bkz: hayatı ıskalamayıp kariyer yapmış kadın)
aslında koca bir hiç olan kadındır.
kıskanmayın lan.
muhtemelen cirkin kadindir. kendini ise guce adamistir. cunku kendine sevisecek birini bulamamistir.