bugün

en büyük iç burkan detay, net hatırlamadığın bir gecenin duygu patlamasıyla sonradan pişman olacağın şeyler yapıp yapamadığını bilememen. ve hiç kimsenin sana bir şey anlatmamasıdır.
game of thrones 4. sezon 8. bölüm son sahne. anasını ya!!!
hiçbir bok olamama ihtimali barındırmasıdır.
Duvarı boyayan çocuktur.
Yavrum neden yani?

Neyse ki bu aralar formda değilim, saçından tutup tokatı yapıştır filan, yorucu şeyler bunlar.

Ayrıca yeşil odaya farklı bir enerji katmış. Aferin.
Yer orduevi.
Lan askeriyeden,askerlerden nefret ediyorum ama olsun imkanlarindan,etinden sutunden yararlan iste diye kendi kendime konusurken karsidan 2adam geldi.biraz sohbet ettikten sonra adamin guneydogu gazisi oldugunu beyninden vuruldugunu,psikolojik tedavi gordugunu,konusmakta zorluk cektigini,annesinin bu olaydan sonra delirdigini,babasinin 20yildir annesine baktigini ogrendim.
Ben boyle ambale olmus onlar dinlerken ,sadece gecmis olsun demekle yetinebildim.
Vatan sagolsun,sizler sagolun,siz okuyup onemli yerlere gelin ki bizim yaptiklarimiz feda olsun.aglayasim geliyor,aglamakli oluyorum yeter ki siz yasayin dedi.
Hic bir sey diyemedim.
sevdiğinden ayrı kalmaktır.
Canınız elma şekeri istemiştir. Bulunup alınmışken. Açmaya çalışırsınız inat eden ambalaj yüzünden sinirlenirsiniz. Ve açmaya çalışırken elma şekeri avucunuzun içerisinden kayar sapı elinizdedir. Elma şekeriyse önünüzdeki merdivenlerden aşağı sürüklenmektedir. Ve daha çocukken başınıza gelmiştir bu. Çok içiniz burkulur. Yanınızdaki anne, ben sana ben açıp vereyim demiştim di mi? Der. Bir yere yetişilecektir. Dönüp yenisi alınmaz.
(#22999436)

facebook'ta, ölmüş arkadaşının kapatılmayan profili yüzünden, doğum günü hatırlatmasını görmek.

nur içinde yat.
Hayatın kendisi iç burkan bir detaydır.
ölmek isteyipte ölememek.
hayatının ilk kırk senesinin boşa geçtiğini biliyor olman ve kalan senelerde bir düzelme olması adına kendinde hiç olumlu bir vasıf görememen. kalbinin her geçen gün daha da katılaştığını hissetmen. yine de içinde tek bir umut bir yakarış
''ey allahım sen sadece iyilerin tanrısıysan suçlular kime yalvarsın ?''
orta okuldaydım. sene başında okulun tiyatro ekibine katılmıştım. oynanacak oyun belirlendi, roller dağıtıldı, çalışmaya başladık falan. derken, hocamız oynayacağımız oyunun bir devlet tiyatrosunda oynanacağını ve nasıl oynadıklarını izleyip ona göre fikirler elde edebilmek için grup olarak o oyunu izlemeye gideceğimizi söyledi. belki orta halli bir ailenin çocuğu olmamın da etkisiyle o tarihe kadar hiç tiyatroya gitmemiştim. neyse, paraları topladık, biletleri aldırdık ve oyun akşamı okul önünde toplanarak tiyatro binasına gittik.

ilk defa tiyatroya gidiyorum, giriş prosedürü nasıl işliyor hiç bilmiyorum. tek bildiğim elimde bir biletin olduğu, bu bileti girişteki görevliye gösterip içeri gireceğimdi. binanın dışındaydık ve dış kapıdan içeri girmeye başladık. girerken ben de biletimi kapıda bekleyen, kılık kıyafetinden görevli olduğunu anladığım kadına vermek istedim. kadın "biletini bana değil içerideki kapıdaki görevliye vereceksin." dedi. evet, kadın güvenlik görevlisiydi ve tek amacı insanları can güvenliğini sağlamaktı.

utanarak içeri girdim. rezil olduğumu düşündüm. çünkü o çocuk aklımla cahilliğimi belli ettiğimi düşünmüştüm. içeri girerken "ulan salak tantuni ve limon, bilet içeriye verilecek tabi. kadın götüyle gülüyordur şimdi sana." diye kendi kendime kızdım.

bu da böyle bir anımdır.
Gecenin bu saatinde insanın babasının olmaması. Hatta hiçbir saatte olmaması. Ha ha çok ilginç ya babalar günü falan. Bilseydim kendimi yakar kül olana kadar babama sarılırdım.
Nerede değilsen orada mutlu olacağını düşünmek.
Odaya gece vakti giren örümcektir.
Koyu yeşil, henüz küçük ve tüylü.

Öldürecektim. Yaklaşamasıya tuhaf tuhaf hareketler yapmaya başladı.
Normalde yapmazlar. Hani eli ayağına dolandı derler ya. Öyle oldu hayvan. *
Kıyamadım. Belki kendi çıkar diye pencereyi kocaman açıp gittim

Geldiğimde pencerenin üstündeki plastik maddedeydi. Yürüyemiyordu bile kayıyordu.
Durup izledim bir kaç dakika salak gibi.
O şeyden düşmemek için verdiği mücadele görülmeye değerdi. *

Hatta kendime benzettim onu. Çok yapılı olmasına rağmen çok ürkekti.

Sonra mi?
Sonra yere düştü... Ve yatağımın altına saklandı.

Ben hep acıdıgımdan kaybediyorum sözlük, hep.
şehrin göbeğinde yaşanmasına rağmen şu saatlerde duyulan horoz sesleri. evet tüm derdim, tasam, sıkıntım, üzüntüm bu.
çoğu üniversitenin tatile girmiş olmasına rağmen, bizim hala finallerle uğraşıyor olmamız.

adaletini..
daha 1 aylık bile olmayan bebekle kaldırımlarda yardım bekleyen suriyeliler.
çocukluğunu, heveslerini, hayallerini bildiğimiz kardeş niyetine sevdiğimiz insanların hayat enerjilerinin söndüğünü duymak.
yanıp tutuştuğu emelleri için olsa da olur olmasa da olur haline gelmiş olduklarını görmek.
Allah'ım sen kimseye kaldıramayacağı yükler vermezsin ama ne olur, bazılarımıza daha çok yardım et.
yan evin tuvalet penceresinin kişinin odasının penceresinin dibinde olması. nasıl bir düzen bu?
hiç kimse yoğurdum ekşi demiyor.
Markette satılan ürünlerin ambalaj ve reklamlarının hepsi "sağlıklı, doğal ve organik" olduğunu söylüyor.
Hiç bir bal üreticisi ve satıcısı "ben hileli bal satıyorum" demiyor.
"Ben yanlış yaptım, hatalıydım" diyen insana rastlanmıyor.
herkes haklı, herkes doğru söylüyor, her şey organik ve doğal.
Yalan yok, entrika yok, aldatma yok.
Herkes mutlu
herkes sevinçli ve
herkes doğrucu.
BU kadar aldatma, boşanma, hastalık, yalan ve entrika uzaydan mı geldi?
Dünyanın neresinde olursa olsun hangi sebepden dolayı olursa olsun çocukların öldürülmesidir içimi burkan. insanoğlu bu kadar mı vahşileşti diye düşünmeden edemiyorum. Bir yerlerde çocuklar ölürken ben burda aldığım her nefesten pişmanlık duyuyorum.
mutlulugu birakmak zorunda olup mutsuzluga geri donmek...
çocuğunu daha anne karnındayken kaybetmek.
karının bu yüzden yoğun bakıma alınması ve çıkamaması.
karının cenazesini almaya giderken, ortadan kaybolmak.
evin önünde pazar kuruluyor ve pazar bittiği an kağıt toplayan, çürük meyve, sebzeleri toplayan insanlar geliyorlar ve onları balkondan izliyorum 9-10 yaşlarında bir çocuk babasıyla yerden çöp topluyor. 20 li yaşlarda bir kız annesiyle çöpleri topluyor. en çokta genç kıza üzüldüm onun yaşıtlarının imkanları gözümün önüne geldi de içim parçalandı. dünyada göremediğimiz zorluklar altında yaşayan daha ne insanlar var acaba.