bugün

hangi amaç uğruna olursa olsun, insanların öldürülmesi. *
evdeki en siyah tshirtün üzerinde, "beni beğendiysen arkama bak" arkasında da, "baktı salak xd" yazılarının olmasıdır. onun niçin alındığını bilmiyorum doğrusu. ama dışarıda hiç de iyi olmuyor, bazen biri arkamı dönmemi beklerken ben yan yan gidiyorum ki görmesin. doğrusu komik anlar yaşanıyor. *
öyle yalnız olmak ki tanımadıgın insanlardan medet ummak.
bitmiş sandığım cipsi çöpe atmaya götürürken gayet rahat davrandığım için dibinde kalmış çokça kırıntının yere dökülmesi.
sözlük yazarlarının fiziksel özellikleri başlığında entrysi artı oylanan yazarın durumu.

o nasıl bir buruk sevinç lan artı oylanılmış beğenilmiş ama kim olduğunu bilemiyorsun.
gidip uludağ sözlük atışması başlığına kimsin diye akrostiş yapsada boş.

edit: imla.
''ben bu takım için ölürüm'' diyen 12 yaşındaki çocuğun takımının maçını izlerken kalp krizi geçirerek ölmesi.
80 yaşında ki anneye hayat nasıl geçti diye sorunca, yaşadık işte demesi. Çok sevdiğiniz birisinin aslında hayatından mutlu olmamış olması.
(bkz: kayseri de sıkıntıdan patlamak gerçegi)
yıllarınızı verdiğiniz bir insanın 2 dakikada çekip gitmesi.
trafik kazası sonrası çalan telefona cevap vermek. ya da verememek.
sokakta karşınıza çıkan greenpeace kız, hiddetli hiddetli gdo lu ürünlerin serbest bırakılmasını talep eden emperyal şirketleri kötülerken, ona o şirketlerden birinde çalıştıgını söyleyememek.
sokak hayvanları nerden su içiyor?
eşimin işi sebebiyle sadece akşamları gezme fırsatımız oluyor.yine böyle bir akşam bebek te gezicez.sanılmasın ki aşırı zenginlik havalı tipler falan; sahilde gezip çekirdek çitliyoruz etrafa bakınıyoruz falan.ortalık paraya para demeyen hayatını yaşayan tipler, daha önce benim hiç görmediğim arabalar, bilimum eğlence...bir apartman girişinde 13-14 yaşlarında bir genç ağlıyor.kimsenin iplediği yok tabi.eşim yaklaşıp nolduğunu sordu.biraz ısrardan sonra döküldü.yan taraftaki waffle satan dükkan çalışmaya başlamış,adam buna küfretmiş.hayat böyle işte birileri gülerken birkaç adım ilerde birileri ağlayabiliyor.
bundan 4 sene önce almanya'da özel bir huzurevi'nde gönüllü olarak çalışmaya başladım. hertaraf huzur evleriyle doluydu zatan. nüfusun çoğunluğu büyüğüne, annesine, babasına bakma gibi bir sorumluluk taşımıyordu. huzur evlerinde olan o yaşlı insanların herbirinin apayrı bir hikayesi vardı. can acıtıcı hikayeler...huzurevi çalışanları desen hertürlü pisliğe bulaşmış, insanlık adına pek de birşeyleri kalmayan insanlardı. hertürlü kötü alışkanlıkları vardı. yaşlılara kötü muamele diz boyuydu zaten. tuvalet ihtiyacını karşılayacak gücü olmayan yaşlı teyzeleri tuvallete saatlerce bekletip muhabbet ediyorlardı. onlar için sıradan şeylerdi. herhafta ortalama iki kişi ölüyordu huzurevinde. ölüme o kadar kanıksamışlardı ki falanca kişi öldü dediklerinde bile muhabbetlerini kesmiyorlardı. sonra bakarız diyorlardı..

orda bir tane yaşlı teyze vardı, nur yüzlü, melek gibi bir kadın..beni çok severdi. ama hep ağlardı, huzursuzdu, geceleri bağıra bağıra duvarları tırnaklardı. çocuklarının isimlerini sayıklar dururdu. çocugu ile eşi de yönetim birimine; ona yemek vermeyin ölsün diye baskı yapıyordu. bir gün odasına girdim damadı koluna bağlı serumları çıkartmaya çalışıyordu. neyse merak ettim o kadının dosyasını okudum. 70 senelik hayattını 10-15 cümleyle yazmıştı sadece. okudum. şöyleydi: ben doğarken annem ölmüş. babam beni kimsesizlerin yurduna verdi. babamı hiç görmedim. evlendim 3 ay sonra kocam beni aldattı hemde gözümün önünde. hamileydim ayrıldık. çocugum dogdu, büyüdü benle kalmadı. serseri biriyle evlendi. ve suan burdayım anlicağınız ben hayatta düşünmekten çok ağladım.. bunu okuduğumda içimde birseylerin koptuğunu hissetmiştim, hala hatırladıkça aynı duyguyu hissediyorum.
ülkem şartlarında halen etrafta babası ile çöpleri karıştırarak yiyecek bir şeyler yada satılabilitesi olan şeyler arayan küçük çocuklardır.
uykusuzluk. şuan nasıl canım sıkkın moralim bozuk anlatamam.
sofrada oturuyoruz. yemek yiycez. sofrada başka napılırsa amk. karşımda babam, atletiyle duruyor. babam zayıflamış. göçmüş. yaşlanmış babam. ve babam benle hala konuşmuyor.
Soyadının yılmaz olması;
(bkz: örn1a)
+hacı ya senin soyismin ne facebookta ekliyim seni ?
-yılmaz,ama sen bulamazsın şimdi sen söyle ben ekliyim .
sevdiceğin her dakika elinizden kayarken çaresizliğinizi iliklerinize kadar hissetmenizdir. bir daha gülümseyip bakmayacaktır size, sürpriz yaptığınızda üzerinde uçuşan kelebekleri bir daha göremeyeceğiniz gerçeğidir.
yanlışlıkla tüm kanalları kaybettikten sonra tekrar arama yaptırıp bilmem kaç tane kanalı tekrar sıraya koymak.

evet bizim digitürk'ümüz yada d smart'ımız yok öyle otomatik sıralasın. zaten siz de istediğiniz kanalı istediğiniz sıraya koyamıyorsunuz olum.
canın gibi sevdiğin kızın senin arkadaşının eski sevgilisi olması ve zamanında it gibi yiyiştiği düşüncesi.
bazı günahlara bile damsız girilmediği gerçeği.*
kadınların eşlerinden dayak yemeleri ve bunun kendi ayıplarıymış gibi saklamaları.
şu an mutsuz insanların gözleri önünde;
"erdall mutsuz değil, erdall mutsuz değil" diye oynayan erdal bakkal gibi insanların gerçekten var olması.

ve evet kur yapmak için önüne mendilinizi düşürdüğünüz adamın, ismail abi gibi o mendili alıp halay çekmeye başlaması.
neden özlediğini unutacak kadar çok özlemek. zor hakikaten.