bugün

gün doğarken ardından tepelerin,
galibiyet vakti geldi panzerlerin.

auschwitz tarafında normal bir günde, her zamanki gibi yahudileri toplayıp onları yanlışlıkla gaz odalarında unutuyor, yanlışlıkla sabun yapıyor ve hem kendileri için hem de insanlık için küçük kibirli kumpasçı çocuklarına uşaklık öğretiyorduk. güzel kızlara bir lütuf buyurup, af buyurun onları sikiyor, yahudilerle almanlar olarak mutlu mesut yaşıyorduk. ama kısa boylu, italyan bir yahudi olduğunu öğrendiğimiz adam, tralay lay lay şeklinde kuğular gibi dans edip ''hayat güzel! hayat ne güzel!'' şeklinde naralar atıyor, şebeklik yapıyor ve insanlığa hakaret ediyordu.

sayın yazarlar sinirden öyle bir titredim ki! kurşunları kafasına ve göğsüne ağır çekimde gönderirken, daha elimi tetiğe götürdüğümde, madalyalarla süslendim. üstün insaniyet ödülü alıp, ne kadar iyilik sever bir ordu komutanı olduğum gazetelerde manşetlerde yer alıyordu.
şüphesiz ki insanı eskilere götüren durumdur.

yıl 1920..

büyük savaştan mağlup çıkmışız soldan fransa yukarıdan ingiltere ne bulursa yağma etmekte parçalamakta ulu reich'ı..

bunlar yetmezmiş gibi bağrımızdan sökülen avusturyanın acısı tazeyken içeriden yahudilerin acılarımızı ve çaresizliğimizi fırsat bilip bankalar kurup halkın boğazına sarılıp ocağına incir ağacı dikmesi insanlık suçuydu.

insanlar açlıktan ölürken yahudiler fahiş faizlerle tefecilik yapıyor toplumu kendisine bir köle adeta bir hayvan gibi itaat ettiriyordu.

hiç unutamam o günleri sözlük.

kendi vatanında sürgün yaşamaktı, köle olmaktı bu. acılar çekildi bedeller ödendi ve o büyük lider! o büyük fuhrer başa geldi!

ve o günden sonra büyük kalkınma oldu intikam günü yaklaşmıştı.

bizi bir lokma için köpek eden yahudilerin ümüğünü sıkma vakti gelmişti.

polonyaya girilen ilk gün hepsinin aklı götüne kaçmıştı.

hatırlıyorum varşova meydanından geçişimizi o gururu o intikam ateşini. sağda solda sakallı yahudiler endişeden tırnaklarını yiyordu.

artık hayat onlar için şüphesiz ki daha güzeldi.

2. hafta trenler hazırdı kamplara giden.

bunca yıl insanlara köpek muamelesi eden ödlekleri tıka basa trene doldurup kamplara yollarken atılan çığlıklar çok kafa sikiyordu.

ancak buna rağmen her sabah kampta polyanna gibi pozitif uyanan ibneler çok can sıkıyordu.

hayat güzel diyordu bense arbeit macht frei ulan it diyordum.

midesi sırtına yapışmış hala hayat güzel diyor ne arsız adamlardı.

dayanamadım bir gün birini çektim dövdürdüm bi ss'e.

bir de elimi batıramazdım.

sonra boğazına bastım hayat güzel mi lan gebeş dedim.

cevap gelmedi.

alles gut? dedim yine cevap yok.

tam bıraktım giderken arkamdan hayat güzel yaşamak çok hoş demesin mi.

o gün kamptaki 8 yahudiyi dizdim duvar önüne tak tak tak vurdum.

7. den sonra şarjör bitti daha da sinirlendim. sonuncuya 4 tane sıktım.

pişman değilim.
allah aşkına şu faşist yazarları şama halepe gönderelimdir.
adamlar savaşı oyun sanıyor. belki akılları başlarına gelir.
şimdi düşündümde bahsi geçen fiili yapmak mantıksız değildir.
yeni dünya düzeni ekseninde konuşacak olursak, okyanuslar kadar göt, gezegenler kadar taşak isteyen eylem.

yahudi öldürmek isteyen insan vatanını sevmiyor demektir.
-hayat ne güze..
+senin hayatını si... itovluit bam bam bam!
Hitleri tanımak ve anlamak gerekir dedirten bir çelişkidir.