bugün

gündeme bomba gibi düşen haberdir.

--spoiler--
hakan sukur, aciklamasinda “ben galatasarayli, fenerbahceli, besiktasli gencleri orada yanya gorunce duygulandim. biz insanlarin kardesliginden, kimsenin zarar gormemesinden yanayiz. sayin erdogan’a saygim devam ediyor; ancak su andan itibaren bagimsiz olarak milletvekilligi gorevimi devam ettirmeyi dusunuyorum.” sozlerine yer verdi.
--spoiler--

net.
Öyle beleş koltuğu ve maaşı bırakır da istifa ederse sandığımızdan da şabandır denilesi durum. Adam mecliste sadece maç izleyip uyukluyor.
holosko artı bir miktar paraya chp ye geçecektir.
büyükleri istemediyse onu düşünebilecek çapta olmayan kişiliktir.
milletvekilliğini bıraksın onun yerini hak eden yüzlerce insan var. hani bir yararı da yok. anca tabletten maç izlesin. acı ama gerçek dostlar.
kimleri temsil ettiği merak konusu olan temsili demokrasi artığı.
bu da haberin linki arkadaşlar. net.

http://t3.gstatic.com/ima...YQYkxxvUqlLY4i2xlAaRH3ooR
lig tv'den istifa etmiştir o. hiç bedava koltuk bırakılır mı be? trt'ye geçsin yerini bulsun.
Hemen akabinde akp cephesinde lucescu sesleri yükselmiştir.
akp yeni bir forvet arayışına girmiştir.
bugün olandır.

link: http://www.haberedikkat.c...r-ak-partiden-istifa-etti
son aldığımız duyumlara göre bdp'ye geçmesi an meselesidir.
--spoiler--
"Son günlerde yaşanan ve vicdan sahibi herkesi derinden üzen bir kısım gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti hâsıl oldu. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki politika benim hiçbir zaman birinci önceliğim olmadı. Ama Sayın Başbakan’ın samimi davetini geri çevirmek temsil ettiği makama ve şahsına olan saygımdan ötürü yakışık almazdı. Ailemin de destek ve dualarını alarak Sayın Başbakan’ın davetini kabul ettim. AK Parti son 11 yılda Türkiye’de çok önemli başarılara ve reformlara imza attı. Ancak dersanelerle başlayan süreçte takınılan anlamsız tavırlar pek çok vicdan ehlini rencide etti.

Türkiye’de eğitimin halledilmesi gereken onlarca problemi varken, sanki sorunun tek kaynağı dersanelermiş gibi göstermek hakperest bir yaklaşım değildir. Bu yaklaşım tarzı partinin 11 yıldır temsil ettiği çizgiyle örtüşmemektedir. Daha önce, gösterilen tepkilerden ötürü bazı kararlarından dönme erdemi gösteren Sayın Başbakan’ın bu konudaki bütün ısrarlı anlatımlara, sitemlere ve taleplere kulaklarını tıkamasını anlayabilmiş değilim.

Dersaneler konusunun samimi insanların taleplerine kulak verilerek olumlu bir noktaya geleceği ümidini bugüne kadar besledim. Bunu beklerken dersanelerin benim de bulunduğum bir ortamda KCK yapılanmasına benzetilmesi ve özür dilenmek bir yana bu açıklamalara Sayın Başbakan ve parti yönetimi tarafından bir tepki verilmemesi vicdanımı derinden yaralamıştır. Bu tartışmanın daha sonra başka alanlara çekilmesi de hiç hoş olmamıştır.

Ben yirmi seneden fazla bir süredir hizmet hareketini ve Muhterem Hocaefendi’yi tanıyor ve seviyorum. Referandum başta olmak üzere milletin hayrına gördükleri bütün meselelerde hükümeti var güçleriyle destekleyen, kapı kapı dolaşıp insanları ikna eden, yurt dışından binlerce insanı fedakârca oy kullanmaları için taşıyan, AK Parti kapanmasın diye dualar eden bu samimi insanların şimdi düşman muamelesine tabi tutulması en hafif tabirle vefasızlıktan başka bir şey değildir.

Dersaneleri kapatılan, mensupları devlet dairelerinden tasfiye edilen, parti yöneticilerimiz tarafından ahlaksızlık olarak nitelenen fişlemelere ve baskılara maruz kalanlar bu milletin evlatlarıdır. Buna rağmen bu insanların sanki karanlık işler içinde olduklarını ima eden yayınlar, bu yönde atılan iftiralar, ithamlar maalesef bir aymazlık örneği olarak tarihe geçecektir. Hele yeni yeni tedavüle sokulmaya çalışılan 'örgüt' kelimesinin bu gönüllüler hareketi için kullanılmaya çalışılması amacın sadece dersaneleri kapatmak olmadığı düşüncesini de akıllara getirmektedir.

Bazı çevrelerce moda bir tabir haline getirilen, 'Bazıları rahatı görünce değiştiler' ifadesiyle hizmet hareketi mensuplarının kastedildiğine dair yorumlar yapıldı. Ben Sayın Başbakan’ın böyle bir kasıt içinde olacağına ihtimal vermek istemiyorum. Ama bu yorumlar doğruysa milyonlarca fedakâr insanın hakkına girilmiş olmaktadır. Dünyanın dört bir yanında milletimizi, bayrağımızı temsil adına karın tokluğuna bir bursla, dünyevi hiçbir beklentiye girmeden hizmet veren insanlar mı rahatı bulmuşlardır. Ya da yirmi metrekarelik hasırla kaplı odasında on beş senedir gurbet hayatı yaşayan ve ziyarete gelen misafirlerin ağırlandığı vakıf binası bir kısım medya tarafından insafsızca 'malikâne' gibi sunulan Muhterem Hocaefendi mi rahatı bulmuştur? Hayatı boyunca dinine, milletine ve insanlığa hizmetten başka bir gayesi olmayan bu müstesna gönül insanını olmadık iftiralarla, ithamlarla karalamak, gönlünü yaralamak ehl-i imanın ve insaf sahibi hiçbir insanın gönülden onaylayacağı bir tutum değildir.

Bu millete ve insanlığa hizmet etmekten başka amacı olmayan bu hareketin milyonlarca gönüllüsünden biri olarak hizmete ve Muhterem Hocaefendi’ye karşı takınılan hasmane tavırları, atılan mesnetsiz iftiraları, yapılan bütün hakaretleri ben üzerime alıyorum. Beni tanıyan herkes, özellikle Sayın Başbakanımız bilir ki, siyasi hayatım boyunca hiçbir dünyevi beklenti içinde bulunmadım. Şahsım, ailem ve yakınlarım adına hiç kimseden herhangi bir talebim olmadı. Amacım sadece eğer bir faydam olursa doğru işler yaptığını düşündüğüm bu siyasi harekete mütevazı bir katkı sunmaktı. Fakat bu noktadan sonra bunun mümkün olmadığı da ayan beyan ortadadır.

Ayrıca dost bildiğim pek çok çevrenin bu 'cemaati bitirme' korosuna gönüllü ya da baskıyla katılmış olduklarını veya hiç ses çıkarmadıklarını görüyorum. Bu da maalesef beni derinden üzmektedir. Hocaefendi’yi defalarca ziyaret eden, toplantılarına, olimpiyatlarına katılan, iyi günde hizmete övgüler yağdıran insanların bir anda susmaları oldukça şaşırtıcıdır. Haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan olduğunu benden daha iyi bildiklerine inandığım bu dostların yapılan haksızlıklara, atılan iftiralara karşı tavır almak yerine sessizliği tercih etmeleri anlaşılır gibi değildir. Gerek gazeteci, gerek ilim adamı, gerek din adamı veya milletvekili, bakan, bürokrat vesaire, kim olurlarsa olsunlar o insanlardan bir kaçının en azından ortamı yumuşatmak ve bu yanlıştan dönülmesini sağlamak için yüreklice çıkıp tavır belirtmelerini beklerdim. Ama maalesef sınırlı sayıdaki insaflı ve vicdanlı kanaat önderinin ve gazetecinin dışında bu yürekliliği gösteren de olmadı.

Açıklayacağım bu karardan sonra şahsıma yönelik bir kısım karalama kampanyalarının da başlayacağını biliyorum. Sporculuk hayatımdan beri, benzerlerini defalarca yaşadığım bu duruma alışkınım. Daha 2002 yılında merhum M. Ali Birand’a 32. Gün programında Hocaefendi’yi sevdiğimi söylemiş ve bunun bir suç olduğu algısını oluşturmak için DGM’de ifadeye çağrılmıştım. ifademde de söylediğimi inkâr etmeden aynı duygularımı belirtmiştim. Bugün de düşüncemde hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu duygularla açıklamama son verirken büyük umutlarla girdiğim AK Parti’den üzülerek istifa ettiğimi, milletin vekili sıfatıyla siyasi hayatıma bağımsız olarak devam edeceğimi bildiriyorum.

Aziz milletimizin dualarını bekliyor ve hepsine teker teker en derin selam ve hürmetlerimi sunuyorum."
--spoiler--
Zaten bir şey yapmıyordu, koltuk boşaltmış, de facto durum de jure olmuş.

Yalnız istifa açıklaması, bu ülkenin ne kadar acınacak durumda olduğunu öyle güzel anlatıyor ki.

--spoiler--
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki politika benim hiçbir zaman birinci önceliğim olmadı. Ama Sayın Başbakan'ın samimi davetini geri çevirmek temsil ettiği makama ve şahsına olan saygımdan ötürü yakışık almazdı.
--spoiler--

Yani, benim hiçbir meziyetim, bilgim, deneyimim, vizyonum, tecrübem yokken sırf başbakan istedi ayy uyy kıramam ben bunu diyerek hadi bir kabul edeyim ehehe olmazsa çıkarız mantığıyla kabul etmiş.

Akplilere de oy verenlerine de...yediniz bitirdiniz ülkeyi.
fethullah hocasının isteğini yerine getirmiştir.
amerika'dan kulağına bir şeyler üflendiğinin kanıtıdır.

artık gülen cemaati bir parti kurarsa politika hayatını orada sürdürür.
Dershane meselesinden sonra cemaatin akpye olan desteğini çekeceğinin bir işaretidir. hakan şükür koyu cemaatçidir.talimatın nerden geldiği bellidir.
amk sanki özgür iradesiyle istifa etmiş. kime sordun hakancım nerden telefon geldi de istifa ettin??
fethullah hoca'nın adamı olduğu için istifa etmiş olması muhtemeldir.
cemaat pilavlı ya çağırmış anlaşılan.
hakan şükür sadece akp den değil tamamen siyasetten istifa etsin efendim.

kendisine kır evi falan alıp, koyun neyin otlatsın.
Çıkarı ters düştüğü ve hocası öyle istediği içindir. Zaten hiç milletvekili olmamalıydı yayınladığı açıklamada komiğime giden bir yer var partilerden bağımsız olarak milletvekilliğini sürdürecek olması. şu güne kadar kaç kere gitti zaten meclise hadi akp de diye idare ediliyordu katılmadan meclise şimdi ne olacak.
böylece hakan şükür'ün aslolan cemaattir dediğini duyar gibi olduğumuz olay. ah be kral ne işin var senin buralarda. oysa ki biz seni hep leeds'e attığın gol ile hatırlamak isterdik. (bkz: kim attı kral attı)
bende halısahalarda iyi oynamış bir futbolcu olarak , ne olursa olsun başbakan recep tayyip erdoğan ile yola devam etmek istediğim istifa haberidir.

sen bilirsin hakan şükür. seni hala seviyoruz ama yaptığın saygısızlık. sen fethullahın askeri değilsin. hükümetin bir ferdisin. en azından sezon sonuna kadar , yani bir dahaki seçimlere kadar oturduğun yerde oturabilirdin.
ikinci bir emirle saha dışına alınmasıdır.