bugün

18 yaşında başlayıp keşke daha önce başlasaydım diye hayıflandığım, geriye baktığımda olaylayları okurken yaşamama yardımcı olan eylemdir.
cinayet işleyenler için sakat.
Küçükken yaptığım hatamdır.
5.sınıfta iki defter bitirecek şekilde tutmuştum ilk aşkımı yazmıştım saplantı derecesinde seviyodum annem de bunları her gün babama okutup tekrar yerine koyuyormuş meğer, bi gün babam bana Okan kim kızım demişti ben de uydurup kim ki baba tanıdık filan mı demiştim adam herşeyi biliyomuş meğer.
Çoğu insanın sabredemeyip bıraktığı eylemdir. Bizde günlük tutma işi çok yanlış anlatılmış ya da anlaşılmıştır.

Genelde sevgili günlük bugün sabah kalktımla başlayan bik bik biklerle gelişme bölümü yazılan asla gerçek hislerin yazılamadığı çünkü özele saygısı olmayan ebeveynlere sahip olan insancıkların kendince anı biriktirdiği bir defterden ibarettir. Ilkokul 3'e kadar bu tip günlük tutumu normaldir de akıl baliğ oldukça eylem günlüklerinden duygu günlüklerine geçmeye başlamalı insan.

Aslında bu duygu günlüğü kendiliğinden gelişen bir durumdur zaten. Bir yaştan sonra o gün ne yiyip ne içtiğin değil senin fikirlerin, neler hissettiğin ve duyguların önem kazanmaya başlar.

Başlangıç seviyesinde kendince felsefeye giriş cümleleri kullanırsın. Hatta bunların çoğunu farkında olmadan yaparsın. Bilinenin aksine insan yazdıkça kalemi sivrilir, körelmez.

Bahsettiğim şeyler edebi yazılar değil. Günlük işte ileride yalnızca senin açıp okuyacağın yalnızca seni anlatan ve senin anlayacağın şeyler.
tabi gerçekten günlüğüne dürüst davranabiliyorsan geçerli tüm bunlar.

Lise 1'den beri düzenli günlük tutarım. Aşağı yukarı 7 sene falan demek bu da. Daha önceleri de tuttum ancak uzun uzun ara verdiğim için onları saymıyorum.

O dönem günlük yazmayı bırakmamın sebebi geriye dönüp okuyunca okuduklarıma acayip üzülmemdi. Çok kalın ve dolu dolu çok güzel bir günlüğümü can havliyle yakmıştım sırf bu yüzden. Insanın acıları ya da yaptığı hataların ısıtıp ısıtıp önüne konması tabi kimsenin işine gelmiyor çoğu zaman. Ancak şu an it gibi pişmanım yaktığıma hani yüklü bir paraya geri getirilmesi mümkün olsa veririm o parayı.o kadar pişmanım.çokça yazıdır, şarkı sözüdür imha ettim zamanında. Her şeye çare var da mallığa merhem bulunamadı daha. Neyse.

Tabi ful kötü anıları yazmaktan da kaynaklanıyor bu yakıp yıkmaların sebebi. Şimdiki yazdıklarımda fıkradan hallice nice şeyler var. Iste insanin kendindeki evrilme aşamaları bunlar hep.

günlük tutmanın avantajı dezavantajlarına göre daha çok. Bazen bilinçaltında dönen ancak dillendiremediklerini bu şekilde akıtıp rahatlıyorsun. Ya da şeytanınla tanışıyorsun kimi zaman. Insanın kendini ölçüp biçtiği, kendini ve hislerini tanımasında fevkalade faydası var. Açıp baktıkça şaşırıyorsun kendine. Dert ettiğin şeylere. Bir köşesine yazmışım:" şu an dert ettiğim şeyler inşallah ileride gülerek anlatacağım anılara dönüşür." Diye.
tabi her derdin akibeti öyle olmuyor ama çoğu öyle olur umarım.

işte böyle böyle daha çok yazsak aslında kendimizi oraya buraya, korkusuzca ve dürüstçe şu an sokakta volta atan manyakların yarısı kaybolurdu belki de. O antidepresanlar tedavülden kalkardı belki. Kendi kendimizin psikoloğu olur, kendi içimizde hasta olur sonra iyileşirdik.
Insanoğlu daha sağlıklı olurdu.

Kimi günlük der yazar, kimi başka bir şey der.ne derse desin yazmak herkese iyi geliyor.
hatıralarına bağlı insanların yapacağı şeydir. üzerinden yıllar yıllar geçtikten sonra ortaokul, lise hatta üniversite yıllarına geri dönmek ne kadar güzeldir.. o anki duygularını, asiliklerini , mutluluklarını , üzüntülerini yeniden hatırlamak kâh gülmek Kâh hüzünlenmek.. bazende bazı anılardan nefret edip sayfaları yırtmak, yıllar sonra pişman olmak. çocuklarınıza, torunlarınıza bırakabileceğiniz harika bir miras olabilir . içinizden gelerek yazın ama es kaza herhangi birinin okuyabileceğini düşünerek de yazmak gerekir tabii.
8 senedir yaptığım eylem. önceleri günü gününe yazarken sonraları o günlüğün bitmesini istemediğim için sadece hayatımdaki önemli gelişmelerden bahsetmeye başladım. arada bir açıp okuduğumda neler yaşamışım ben ya diyorum. güzel bir şey. çocuğum olduğu zaman günü gününe yazmayı düşünüyorum. büyüdüğünde güzel bir hediye olmuş olcak.
Hep imrenmisimdir bu tur insanlara. Cunku gunluk bir duzenli insan isidir. Ve kendi ile yuzlesebilen insan isi.
insan gun icinde yasadigi o kadar kotu ani unutmak istiyor. Ki cok luks yasayan sosyal bir toplum degiliz.
Acilarimiz daha cok. Onlari unutamiyoruz. Bir de gunluge tasirsak diye de tutmuyoruz.
Duzenli yaptigim sey geceleri yatarken okudugum dualar.

Ama gunluk tutsaydim ilk on yil sahane son bes yilim berbat yazilardan olusurdu.
Keske tutsaymisim aslinda.
Okurdum vay be o gun ne yasamisim.
o gun kim yanimda olmus kim olmamis.

Ama dedim ya hem duzen hem yuzlesme isi cesareti.
Umarim bir gun okurum bir gunluk.
Cok merak ediyorum neler yaziyor gunluklerde.
bir bakıma yaşamla yazılı ilişki kurmaktır. Varlığını kanıtlayacak olayları, olguları, durumları bir araya toplamak, bir yaşantı evreninin temelini atmaktır. Yazarlar, düşüncelerinin gürültülü devinimleriyle ağırlaşan beyinlerine soluk aldırmak, bu arada biriken üretimlerini boşaltarak bilgelik özlemlerini de gidermek amacıyla günlüklerine sokulurlar. Bir de şiir, öykü, roman üstüne çalışırken karşılaştıkları zorlukları, yapıtlarını oluştururken geçirdikleri evreleri, duydukları estetik kaygıları dile getiren bir "iş takvimleri" vardır. Bunları da buluruz günlüklerde.
Bir haftadır yaptığım eylemdir.
ileride karakola duserseniz başınızı agritma ihtimali olan eylemdir. Yani açıp okurlar günlüğü ve ne bok yediysen polis abilerinin/ablalarinin malumu olur. Hele ahlak subeye dusene allah yardim etsin. Neden bu meseleye böyle farklı bir açıdan baktım ? Ben de bilmiyorum.
güzel olabilir ben yapmam. günlüğe dahi söyleyemem duygularımı. ancak başkalarınınkini gizlice okumak zevkli oluyor. hıhıhıh.
ilkokuldayken girişimde bulunduğum, ancak sonrasında "bugün tuvalete gittim, ellerimi yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve sandığımın içine girdim" gibi şeyler yazdığımdan mütevellit bırakmamın herkes için iyi olacağını anladığım eylem.
ilkokul, ortaokul zamanlarında yapılandır.
Lise yıllarında, edebiyat öğretmenimin yaptırdığı bir eylemdi. Ogünleri çok özlüyorum.
Unutkan olduğum için başladığım eylemdir. Ama başlığı görünce fark ettim yazmayı unutuyorum hep.
7 yıldır tutuyorum .
Küçüklüğümden beri yapmak istediğim ama beceremediğim olay.
Bunu da şuna bağlayarak vazgeçtim artık "beb günü zor bitiriyorum,onları yazarak tekrar yaşayamam."
Ilkokul 4. Sinifta biraktigim eylemdir, gunluk yerine kitap yaziyorum simdi, daha efektif...
Batının kendi yalnızlığını bizi tribine sokmak için edebiyat denilen saçmalıkla kakaladığı bir tür. Günlük alışkanlığı yayılmadan insanlar daha samimiydi, içine kapanık ruhsuz odunlar değillerdi islam aleminde.
Aylardır yapmanın iyi mi kötü mü olacağına karar veremediğim eylem. Şu var ki genelde söylenilen günlük tutmanın en eğlenceli yanının gelecekte günlüğü okuyup eski günlerinize şaşırmak minik dertleri nasıl derdettiğinizi görmek deniyor ancak ya kişinin dertleri geçmemiş yıllardır aynı sorunlarla boğuşuyorsa ve bu durum günlük sayesinde anlaşılırsa. Kaldı ki bazı insanlar kötü hayatlarını zor günlerini bir de gün sonunda tekrar edip üzülmek istemeyebilir. Yani bir türlü yapılıp yapılmaması konusunda bir sonuca varamıyorum
günlük tutmak, adamı yazar yapar.çocuklara tavsiyemdir. yazar olmak istiyorsanız günlük tutun.
ben öldükten sonra torunum olacak küçük piçlere kurcalayacak döküman olsun, anneannelerini iyi tanısınlar diye gerçekleştirmeye başlayacağım eylemdir.
her gün yazacağım diye başlayıp 2 gün sonra bıraktığım aktivitedir .
Dünyanın en saçma işidir aslında.ilköğretim ikinci sınıftan beri tutuyorum .ama ayrıntılı ayrıntılı, her detaya yer vererek ve sayfa sayfa.yakalansam darbe günlüğü etkisi yaratacak şekilde resmen.hatta dün bir sayfa yazdıktan sonra artık digital günlük tutmak daha hayırlı olacak gibi hissettim.söylemek isteyip söyleyemediğin şeyleri yazıyorsan,bunları yaparken aşırı dürüstsen kesinlikle kağıt,kalem kullanmaman gerekiyor.
Güzel olan bir şeydir. Ama ben gibi okulda vize notlarını bile yazmayan biri için aşırı derece zordur.