bugün

sağlam ve derin şiirini " (bkz: sessiz arka bahçeler)" de usul usul işleyen güzel insan,antifaşist,anadolu sevdalısı, türk şiirinin bilge anatanrıçası.
1933'te Yozgat'ta doğdu. 1955'de ankara hukuk fakültesini bitirdi.1956'da evlendi. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. uzun yıllar, insan hakları derneği, halkevleri, dil derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu, yönetici olarak çalıştı.Şimdi yalnız şiirle uğraşıyor.

Yapıtları:

Rüzgar saati(1956)
kestim kara saçlarımı(1960)
sığda(1964- türk dil kurumu şiir ödülü)
kırmızı karanfil(1971)
Maraş'ın ve ökkeş'in destanı(1972 TRT ödülü)
ağıtlar ve türküler(1976 yeditepe şiir armağanı)
Seyran destanı (1979)
seyran ( bütün şiirleri, 1982)
şiiri düzde kuşatmak( yazılar, 1983)
ilahiler(1983, şiirler)
42 gün (1986 ,anlatı)
Seyran toplu şiirler( , 1992, sedat simavi vakfı edebiyat ödülü)
sevda kalıcıdır (1991, şiirler, halil kocagöz ödülü)
sonra işte yaşlandım (1995)
sessiz arka bahçeler( 1998)
"sen leyla değilsin" dedi mecnun
kavuştuğu andı
çıldırmış sanıldı (G. Akın)
"bazan tepetaklak olur yürek
aheste revan giderken
göğüs kafesine toslar küttedenek
yüzüstü kapaklanıverir yere"
dizelerinin de sahibidir.
(bkz: gülten)
Seni sevdim,
Seni birdenbire değil usul usul sevdim.
'Uyandım bir sabah' gibi değil,
Öyle değil nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve gün ışığı sislerden düşsel ovalara...
Seni sevdim...
Artık tek mümkünüm sensin.
"seni birden bire değil usul usul sevdim..............artık tek mümkünüm sensin"
bilge bir şiirdir, gülten akın şiiri..bilenlerin mahcubiyetiyle,altan almasıyla,biraz da ögrenmeye meraklı cahilliği ile iç içe bir şiirdir.bitmesini hiç istemeyenlerin,sarhoş hayallerine kapı açan bir şiir.
gülten akın,sonlananın,gidenin,bitenin,yenilenin şiiri değildir aksine hep umut barındıranın yeniye kucak açanın,kavuşmaya avunanların şiiridir.onun şiirleri,toplumsal gerceklikle iç içe akan, ama asla kabalaşmayan,sloganlaşmayan,sertleşmeyen,öfkelenmeyen, hınçını ve hırsını baştan başa durulukla giydirip sunandır.
şiirini yüceltirken kadınıda,erkeğide,topragıda,yaşamıda yüceltendir.yaralanır,kırılır ama her defasında yaralarını sağarak kırıklığını onanarak çıkar gelir dizelerden..küsmeyen hep ışık sacan,bir başka ihtimal olabileceğini sunandır.
doğaya açılan bir şiir onun ki binatına binersiniz, uzak atlaslardan koparıp geldiğiniz ham meyveleri olgunlaşması için anadolu yağmuruna sunarsınız.
hüzün hep vardır dizelerinde,arka fondan yalnızlık uğultusu siner kulaklarınıza bu kalabalıklar içerisinde sıkışıp kalanın,bunalanın yalnızlığı değildir her an kaybedecekmiş gibi tutunanların korkusunu hissettiren yalnızlığın,titreşimleridir.

akan,hep akan,öztürkçeyle zenginleşen,suyuna dağları,insanları,ovaları,taşıtları,yağmurları,börtü böceği,kısaca evreni katarak akıp giden her ihtimalde okuyanın içine süzülen,oradan da çoğalarak suyuna katıp götürendir......

seni sevdim...

seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
uyandım bir sabah gibi değil, öyle değil
nasıl yürür özsu dal uçlarına
ve günışığı sislerden düşsel ovalara

susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
yitik ceren arayı arayı anasını buldu
adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı ağustos dindi
seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi

seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
ve onların yoğun boyunlu kadınları
düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
senet senet satılmadan önce
şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
tanrı parsellenip kapatılmadan önce
seni sevdim. artık tek mümkünüm sensin
gülten akın'la yapılmış keyifli bir söyleşi için:
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=225347
1933'te Yozgat'ta doğdu. 1955'te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1956'da evlendi. Beş çocuk büyüttü. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. 1958-1972 arasında Anadolu'nun çeşitli ilçelerinde yaşadı. 1980 öncesinde halkın yaşadıkları, onun da hayatına ve şiirine yansıdı. Türk Dil Kurumu'nda görev yaptı. Demokratik kitle örgütlerinin yeniden kuruluşu çalışmalarına katıldı. Şimdi yalnızca şiirle uğraşıyor. Yazdıkları başka dillere çevrildi. 40 kadar şiiri bestelendi.
önde gelen şiirleri;

KESTiM KARA SAÇLARIMI
YILDIZLAR iLE BOŞLUKTAKi ADAM
YAĞMUR YAĞMUR
AYRILAR ÇOCUĞU
KORKAN KADINLAR ŞiiRi
KÜÇÜK KIZIN TÜRKÜSÜ
EVDEKi KADININ ŞiiRi
BiR KAYIĞA BiNER GECELERi
YENiDEN
SEVi DiZELERi
iĞNELi DOST
DELLOCAN
SENi SEVDiM
AŞK
can yayınları'nın kurucusu erdal öz'ün anısını yaşatmak için bu yıl ilk kez verilen ve bundan sonra da 'yaşayan ve son üç yıl içinde yeni bir yapıtı yayınlanmış olan bir yazara' verilecek erdal öz edebiyat ödülü'ne layık görülen şair.
şarap olacakken sirkeye dönmüş üzüm suyu şaşkınlığında dizesiyle beni benden alandır.*
(bkz: iğneli dost)
karanlığı sevmem, ben olsaydım
akşamın bütün ışıklarını yakardım
odaya dışardan bakıyorum, bir kadın
hemen kalkacakmış gibi koltuğun ucunda
yandan eğilmişsin
yüzün yüzüne yakın, elin kadının omzunda
o ben miyim? nice eski unuttum
öyle diyor kadın başı önünde
"senden yoruldum"

belki diyemezdim ben olsaydım
küçük küçük gülümserdim belki
belki elini tutardım
oda çok karanlık, ben olsaydım
akşamın bütün ışıklarını yakardım

böyle bir ozandır gülten akın. şair değildir çokluk. ozandır o. türk şiirin annesidir. en onurlu ismidir belki türk şiirinin...
şiire kadın elinin değmiş halidir yazdıkları ve o şiire değen kadın elidir. eskiden bazı antolojilerde incelerdim onu bu kadar erkek arasında bu kadın bakalaım neler yazabilmiş diye, şimdi antolojilerde bir çok kadın ismi ondan sonraki sayfalarda yer alıyorsa biraz da onun verdiği cesarettendir. sunay akın'la akraba olsalar keşke diye hayal kurduğum güzel insan,şair.
herkesin yaşama türküsü başka
lâkin sevgi bir kardeşlik bir
tut elinden çocukları gibi, zor değil
bütün insanları sevgide
birleştir.

demiş büyük şairimiz. muhteşem dizesini bir daha tekrarlayalım:
"tut elinden çocukları gibi". evet "tut elinden çocukları gibi, zor değil"

büyüksün akın.
büyük şair..elleri öpülesi.

ölüm o pervasız zalim
senin de odanda konukken
Sen neyin zalimisin?
BiR GÜNEYDOĞU AĞIDI

ilk bu sabah
ilk bu sabah göğü görmedim
ilk bu sabah kaysı çiçeklerini
Hüzün ilk kez konuk gibi gelmedi
Efendim, ev sahabım

Karacamı suya indiremedim
Şahanım uçurdum döndüremedim
Dağlar

Enikli kapılar kitlendi
Taş avlular sustu, ben sustum
ilk kez bekledim ölümü
Dostu bekler gibi bekledim
Dağlar

Benim acım acıların beyidir
Canıma bir doru kısrakla gelir
Öfkeyi sabırda eritir
Umut yer
Suyunu gözümden içer bir zaman
Dağlar of dağlar.
şair..hemide mükemmel...
KIYAMET..



elyazını yaktım , dürüsttü ve aşınmamış

sevgi sözlerini yaktım , hoyrattır onlar

sıcaklığı saklı akarsuyu anlamazlar

sorular , kurutur incitir sorarlar

elyazını yaktım..



adresini yaktım

yakmak gibiydi biraz da dünyayı her şeyi

bastığımız düşümüzde gördüğümüz

özlediğimiz yaklaştığımız

hayatım özlemindi ansımaydı düştü

yaktım adresini şimdi özlem oldu hayatım..



resimleri yaktım , birini saklasam dedim

en çok onu yaktım onu yaktım

kış göğünü yaktım , bir kavak büyüttüm balkonumdan

akşam desem değil , yangın desem değil

dışarda apansız bir kıyameti yaktım..



sevgidir kendimi bildiğim , onunla başladım

elyazın mı , adresin mi , resimlerin mi

sen mi ömrüm mü

çıkardım onları şimdi sakladığım yerden

kıyameti göğü kışı akşam sözlerini

sevgiyi yaktım..



GÜLTEN AKIN

ahh be gülten akın ne diye bu kadar gerçek, bu kadar his...
"ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya"

diyebilmiş, büyük şair.
Kayboldum
Bir köpeğin çocuğu beklediği gibi
Hasterle kamaşık yüreği

Kayboldum
Bağırırlar seslerini yankısı dönmez geri
Dönemez bir türlü

Kayboldum
Herkesin adı okunur,düşmüştür onunki

Kayboldum
Yıllarca beraber uyumak uyanmak
Suya ve ekmeğe uzanmak birlikte
Tartışmak,küsüşmek,sevişmek
Ama sevda nerde sevda nerde

Kayboldum
Kimilere göre hüzündü kimilere nostalji
Kimler tutkun idi kimler unuttu

Siz hepiniz ölüleri ve mezarları seversiniz
Çoğa sürmez bir gün bende beklerim
şiiranne, güzel kadın, durup incelikleri anlamaya her daim vakti olan mandalin ağacı.
yağmurlu

uzağı ne zaman düşünsem aydınlık
burda geceler kaldı sen gittin
geceyle uyku suyla yosun
benimle olduğun bilmez misin

uzak ve beyaz şehirlerden
bir ince yağmurla gelirsin
gece bekçisini sokağından
garibi yatağından çeker alırsın

bir hikaye bilir söylerim
dost yıldızlara karşı ve sabaha doğru
bu hikayenin bir ucu sendedir
kurtarmak isterim kurtarmak isterim
bütün uçurtmaların ipi elindedir.
atlar gibi gözlüğe alıştırın
gözleri göklerden genişse
almadan vermeyi öğrenmişlerse
vurun ellerine ellerine.