bugün

özel bir insanın hayatı sona ermeden önceki son sözüdür.

ıslık gibi bir ses geliyor dışarında. saat daha sabahın beşi...
sarsıntıyla zıplıyorum yataktan. deprem diyip yatıyorum tekrar yatağa ama odanın camına çarpan birşeyler var. cıtır cıtır ses geliyor camdan. üşeniyorum ve tekrar yatıyorum.
yine ne oldu ya?
telefona uyanıyorum. saat 13.52, annem arıyor "nasılsın oğlum iyi misin" diyor. suratına kapatıyorum telefonu. aramayın beni...
mutfakta kötü bir koku var ama nereden geliyor belli değil. bulaşıkları yıkamıştım geçen hafta acaba bu haftakiler mi diye bakıyorum. yok o da değil. yine telefon çalıyor. 2 oldu bu. aldığımdan beri en çok çaldığı gün oldu telefonun bugün. eski eşim arıyor bu sefer de
"iyi misin?" sesin kulağıma ulaştığı anda telefon çıkıyor elimden... peşisıra duvarda parçalandığını görüyorum. ve gülüyorum.
hakettiğin cevabı aldın umarım sevgili eski "fahişe" eşim.

kokunun kaynağı belli olmuyor kafayı kırıcam. kahve yapıyım en iyisi belki uykum açılır diyerek musluğu açıyorum. musluktan açık kahverengi su geliyor. sanırım bugün böyle geçecek. tıpkı dün olduğu gibi...

televizyonu açmak için uğraşıyorum ama açılmıyor bir türlü.
sonra farkediyorum ki elektrikler yok. sanırım son 3 aydır fatura yatırmadığım için kestiler.

kulaklığı takıp müzik dinlemeye başlıyorum. tam o esnada kapıyı yumrukluyor biri. ama alacaklı gibi. hoş alacağı olmayan biri neden benim kapıma gelsin. üşeniyorum açmaya.
sonra kapının kırılma sesi geliyor.
daha yataktan kalkmaya fırsat bulamadan bir asker giriyor odanın içine..
sonra derin sessizlik....

bugün ben öleli 4 yıl oldu.
ama hala söylemek istediğim birşey var.
son 8 sene kapısı tek kişi tarafından çalınmayan biri olarak diyorum ki;

hoşgeldin asker, görüşmek üzere hayat...