bugün

1916 yılında einstein tarafından ortaya atılan kuram. einstein bu kuramı ortaya atarak, newton'un kütleçekim temelli kuramlarına çizik atmıştır.

genel görelelik kuramı üç temel olgu üzerinde yükselir.
1. Yerçekimi ve ivmeli hareket ayırd edilemez.
2. Kütle, uzay-zaman'ı eğip büker. (havada gerili bir yorgan üzerine bir top koyduğunuzu düşünün.)
3. Kütleçekim kuvveti aslında bir kuvvet değildir. uzay-zaman'ın 2. maddede bahsedilen eğriliğinden kaynaklanır.
Taşra'nın parası, istanbul'un parasından daha değerlidir:
Genel görelilik kuramı!!

Eskişehir'de kazanılan, mesela 2500 tl; istanbul söz konusu olduğunda 6.000 tl maaşa tekabül eder! Diyorum.

Buyrun, Eskişehir'deki 'iyice' bir esnaf lokantasının fiyatları…
http://galeri.uludagsozluk.com/r/tasra-396083/
işlemleri alışınca bile zor olan kuram.
genel olarak göreleli olma kuramıdır.
(bkz: e=mc2)
(bkz: bu ne la)
(img:#1343965)
Duvarımdan da kalbimden de eksik etmem.

edit: yukarıdaki yazarı tanımam etmem ama kendisine max tegmark'ın our mathematical universe kitabını öneririm. yüz tl verip almıştım.
görelelik kuramı iki lazer atımının birbiriyle olan zaman farkı sayesinde kütle çekiminin ölçülmesinde epey büyük rol oynar.

(bkz: ne dedim ben şimdi)
https://encrypted-tbn0.gs...LS1pRKh9l6bI6Ocv&s=10

Einstein'in genel görelilik kuramından doğal bir sonuç olarak çıkan kütleçekim dalgalanmaları ilk defa gözlendi.
öncelikle genel göreliliğin hangi konudan bahsettiğinin anlaşılması gerekir. newton fiziğinde birbirinden bağımsız ve mutlak olan uzay ve zaman boyutları einstein fiziğinde "uzay-zaman" olarak birleşir ve göreli bir hal alır. einstein 4 boyutlu uzay-zamanı(3 uzay 1 zaman boyutu) bir "doku" olarak tanımlar. bu kozmik doku esnek bir yapıdadır, kütle bu dokuyu esnetir, gerer, eğer, büker. karadelik gibi çok yoğun cisimler de "deler". örneğin çok uzak yıldızlardan gelen ışıklar güneşimizin yanından geçerken eğik bir yol izler, güneşin büyük kütleçekimi ışığın yörüngesini saptırır.
yeni yapılan keşif ise uzaydaki çok büyük kütleli cisimlerin, yıldız çiftlerinin ya da karadelik çarpışmaları gibi olayların tıpkı bir suya atılan taşın suda meydana getirdiği dalgalar gibi uzay-zaman dokusunda dalgalanmalar meydana getireceği yönünde öngörünün gözlenmesi oldu.
abd'li kozmolog tegmark bu keşfi teleskop ile kıyaslıyor, bunun abartı olup olmadığı tartışılır ancak kesin olan birkaç şey var;
1. resimde gördüğünüz gibi evrenimizin kozmik dokusunu doğrudan etkileyen bir şey kütleçekim dalgalanmaları. bu güne kadar bu sadece teorik bir öngörü iken bugün gözleme dayalı bir gerçek oldu.
2. kütleçekim dalgalanmaları ışıktan farklı olan yeni bir "dalga" türü. bu da keşfin bir diğer önemli yanı.
3. kütleçekim dalgalanmalarının kaynağı çok çeşitli olabileceği gibi evrenin başlangıcından beri tıpkı kozmik fon radyasyonu gibi her yere yayılmış olan bir türü de mevcut. kozmozun geometrisini anlamamız için bu çok önemli.
4. bu yeni keşfin zamanda yolculuk gibi fantastik teknolojilerde değil de enerji üretimi, iletişim vb. gibi reel alanlarda kullanılabilir. sırf bu yöndeki çalışmalar bile bir çok yeni teknolojiyi meydana getirebilir. çünkü kütleçekim dalgalanmaları, modern iletişim teknolojilerinin bel kemiği olan elektromanyetik dalgalardan çok farklı, bambaşka bir "dalga" türü.
5. nasıl kozmik fon radyasyonunun keşfi ve detaylı analizi evrene bakışımızı değiştirmişse kütleçekim dalgalanmaların analizi de evrenimizin yapısı ve özellikle uzay-zaman dokusunun geometrisi hakkında çok daha derin ve detaylı kavrayışlar elde etmemizi sağlayabilir.
6. her ne kadar diğer maddelerden düşük bir ihtimal olsa da bazı "hoca"lar artık nasanın veya diğer araştırma kurumlarının "salak" olmadığına ikna olabilir.
göreleliler iyi bilir. hiç güleceğim yoktu hiç de gülmedim.

(bkz: genel görelilik kuramı)
http://www.ntv.com.tr/tek...ti,I01QCP7qIUmFJ2wG-uqxNQ

eınstein'in görelelik teorisi yine doğru çikti. büyük birleşik teorinin önündeki önemli bir engelin kalkması hususunda heyecan verici bir gelişme... genel görelilik makro ve mikro boyutlarda nispeten düzgün bir uzay zaman dokusu öngörüyordu. kuantum teorisi ise ultra mikroskobik boyutlarda söz konusu uzay zamanı paramparça eden dalgalanmalar ön görüyordu. bu farklılıkta kuantum teorisi ve genel göreliliğin birleştirilmesi yani büyük birleşik teorinin önündeki teorik engellerden biri idi. bu çalışmanın sonucunda bahsedilen çelişkiyi tamamen ortadan kaldırmasa bile etkisini azalttı. çünkü çok uzak mesafelerden gelen ve kuantum mekaniği ilkelerine göre hareket eden iki ışık fotonunun yol aldıkları zaman skalası neredeyse aynı. bu foton boyutunda geçerli olan uzay zaman topoğrafyasının iki parçacık içinde aynı olması demek. bu da ultra mikroskobik boyutlarda meydana gelen kuantum dalgalanmalarının teorik bir faciaya neden olmadığı anlamına geliyor. yani kuantum mekaniğinin yönettiği bir parçacık genel göreliğin yönettiği uzay zaman dokusuna uygun hareket ediyor. buda evrenin son derece derin bir birlik ve bütünlük içinde hareket ettiğinin önemli bir göstergesi.
eğer ki ışın hızında 1 saat yolculuk yaparsanız dünyada on yılların geçeceğini öne süren ve sonunda da kanıtlanmış teoridir. Beyin yakan bir olaydır. Zaman doğrusal değildir.