bugün

Orhan Veli Kanık
Denizi Özleyenler için
Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
Bakar ağlarım.

Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından:
Suların yeşili, göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hala tuzlu akar kanım
istiridyenin kestiği yerden.

Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Köpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret.
Hayat kısa
Kuşlar uçuyor.
Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
(...)

Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
Küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
(...)

(Alengirli Şiir - Ali Lidar)
Özledim… Yanıklık canıma değdi…
Özledim, yıllarca daha özlerim.
Hasret türkü olsa, ben onu çalsam,
Kırılıp giderdi nice sazlarım…
Yatın ümitlerim, uykuya yatın!
Bitin hasretlerim, tükenip bitin!
Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;
Onunla dikleşir bütün düzlerim.
Yanımda sanrım, bakarım düştür;
Güldüm zannederken gözlerim yaştır.
Umduğum ne varsa hepside boştur;
Yinede bekliyor onu gözlerim.
Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar;
Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler.
içimde bir bülbül şakıyıp çiler:
Özledim, yıllarca daha özlerim…

hüseyin nihal atsız
ece ayhan-mübeccel.
Birden bire uyuyacağım
Bunca uykulu uykusuzluktan sonra
Sanki papatyalar açacak balkonumun önünde
Kediler gelip içine sıçacaklar
Gübre...
Uyuyacağım herkesi uyutmak için değil
Uyandırmak için
Ben hep böyle yaşadım
Herkesi uyandırmak için
Vakti saati değildi belki
Belki de ben
Beceremedim...

can yücel
"ilk aşk kedi gibi sessizce yanaştı"
diye yazıyor Raula Jamis
Frida Kahlo’yu anlattığı kitabında

ben zaten şüpheleniyordum kedilerden
birini gördüğümden beri
senin kucağında

"sonraki aşklar yenilen tırmıklardır kedilerden"
desem
sevgilisini soyup
tepeden tırnağa
bakan olur mu

ayıp olur mu söylesem
ten bir büyü gibi kendine çekti hep beni
sırtta gezinen dil
dildeki nem
çözülen saç
saçtaki koku

"son aşk, kedi dişleri arasındaki ten"
desem
bir esinti gibi
ağzımın kıyısından geçer misin

bir göktaşının tüyleri olsaydı sevgili Esin
adına
benzeyen
bir ses çıkartırdı
dünyaya düşerken

ama yine de
şüpheliyim
yıldızları seyretme bahanesiyle
geceleri
ikişer ikişer
dama çıkan
kedilerden
ah gözlerin zoley,
ah gözlerin,
ne güzel baktın,
ne güzeldi bakışların,
ah zoley,
ne güzeldi sözlerin,
ne güzel söyledin...

ben yazdım evet.
Kır çiçeği kokan boynuna
Çocukluğumu astım kimseler görmeden
Bir sandal geçti alaca renklerle
Ardından zehre dönüşmese ruhum
Tutup öpecektim seni saçlarından
Fakat kırlangıç yuvası bozmaya niyetim yok

Alışmak bir hayaletin göğsüne yatmak gibi
Boşluğun ve yokluğun şarkısına eşlik etmek
Bütün imgeler mezarlığa dönüşüyor suskunluğunda
ismim bir küfre benziyor zamanla
Oysa zaman anı bölmekten başka neye yarar

Uzak bir şehre yabancıymışım gibi nefes alıyorum
Damağımda yıllar öncesinden kalma bir acizlik
Hangi yarayı okşamış ki anason bana merhamet etsin
Durup dinlenmek gerek her sevişme arefesinde
Ve parmak uçlarına dokunmak evrenin.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

1957
Hece hece bölerek
inandığım her şeye güzelliğini
Kime seslendim, neyi sustuysam
Seni yücelttim.

Bu yüzden azaltmadı gidişin beni.

şükrü erbaş-azaltmadı gidişin beni
yarayla alay eder yaralanmamış olan
 bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
 sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi.
"Biliyorum,
Zamanlarımız örtüşecek bir gün
Ve kalkamayacak başımız geçenlere
Sonsuz bir mutluluğa açacağız kollarımızı
Sevince güzel sevenlerdeniz."
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
sesin
yer çekimini imha eder
duygularım hissizliğinde yüzmek istiyor
kavuşacağız, kavuşacaksın biliyorum
ve sözlerin
kaç yılın yaşanmışlığı
kaç alın çizgisi
varisidir dert ortaklarının
dört bir yanında iblis yüzlüler
ve dolaşan döküntü şeytan tüyleri
sen onlara aldırma
bembeyaz bir yeniay seni bekliyor alacakaranlığında
duygularımın dibindeyim
kelebek gibi dolaşıyorum etrafında
şeytan tüylülere inat
gözlerinden umut akıyor, görüyorum
nefesinde tertemiz bir sarhoşluk var
ve sesin
yer çekimini imha eder, diyorum
duygularım hissizliğinde yüzmek istiyor
kavuşacağız, kavuşacaksın
biliyorum.
görsel

Arka planda ki resim tamamen sans eseri tüm müziklerimin arka planına yerleşti..
şiiri dinlemelisiniz.
insanlar hep öldüler, Bir gün öldüler,anlaşılmaz!
Gecenin çekmecesinde umutludurlar sonra
Bir inci kolye gibi dağılmış boncukları.
Belki bir gün balkona çıkar blok flütle çocuk şarkıları çalarım
Dostluğun biz sevgisiyle toplanırız burada
sizler, bizler ne bileyim herkesler...
insanlara uyanmalarını kim söylüyor Füsun
Kim sabah oldu diyor onlara?
görsel
Bi çocuk demiş hafız.
Ya Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüda beni
Az eyleme inayetini ehl-i dertten
Yani ki çoh belalara kıl müptela beni...

fuzuli.
ViCDANIN SÖZÜ
Nutkun tutulduğu gün batar güneş
Gözlerin parıltısında tebessüm gerek
Umut ve inanç yaşıyorsa kalpte
Sığındığın Rabb sunar seni yeni güne

Koyu kuytularda kaybetmişken hislerimi
Vicdanım hiç bırakmadı büyümeyen kalbimi
Küçük ellerim hep göğe açtılar kendini
içimdeki fırtınalara dualarım merhemimdi

Zaman, en iyi öğretmenimdi ve biraz sert
Bazı anlar öyle dövdü ki, canım inledi
Bazen öyle sevdi ki anne anne şefkati gibi
Ve hep öğretti, hep korudu benliğimi

Nerelere firar etti insanlara güvenim
Bilemedim, ne zaman ve ne içindi
Ne kadar acımasız öldürdüler küçüğümü
Oysa avuçlarım bebekler gibi temizdi

Düş kırıklığında fırtınalı bir dönence
Öyle seraptır kandırıyor bu günümde
Aklımın inşası çöküşte, kalp inleyişte
Kopuyor kıyameti ruhumun en derinde

Biliyorum ki dönecek devran biçare
Canımdan can koparıp rahat uyuyanları
Hasat zamanında boğacak vicdanları
Ve affın terazisi durduracak zamanı.
Bu da benim şiirim:

ne halâvetle agindi bidayetinden bu yana
o cîddi mesken tutan leb, febihâ!
imdi evveli ve ahiri giriftar vücutsuz hâkımın,
sayısız irtihal tekerrürü mahmul mahiyetine şu insanın.

kaydı yok, ma'dum hükmünde
evvelden o ceybe kılade olan ellerim.
ihdasa tok, vilâdetten muaf
gayba gömülü leyl hem neharda vecihim.

ah, cümle mevcudiyetim tecezzi olunmuş.
tebessüm biraz inkıtâ biraz tehcir edilmiş yüzümden.
hubb pamal, fecr değil kâri; garaz namümkün kılınmış.
fena vü bekanın fercinde hırman hakim, ayrılmaz gurfemden.

- Marcus amoralistis ponchirikos
okumaktan pek keyif aldığım ilhan berk şiiridir.

çocuktur aşk, küçük sürgünüm
bir avuç gökyüzüdür.

öylesine güzelsin ki beni sen soydun
bir çiçeğe su verir gibi.

usulca ensenden öptüm seni
usulca,
bozulup dağılıyor topuzun
karnın, kolların ipince düşüyorsun.

aşk ki küçük dağ köyleridir
diyordum, yüzünle çıktığım.

uzat ellerini, küçük sürgünüm
uzat bana
el eledir çünkü aşkla ölüm
Bir misafirliğe gitsem.
Bana temiz bir yatak yapsalar.
Her şeyi, adımı bile unutup
Uyusam.

Melih Cevdet Anday
görsel
sabahattin ali iyidir hafız.
gerilir zorlu bir yay
oku fırlatmak için;
gece gökte doğar ay
yükselip batmak için.
mecnûn inler, kanını
leylâ'ya katmak için.
cilve yapar sevgili
gönül kanatmak için.
şair neden gam çeker?
şiir yaratmak için.
dağda niçin bağrılır?
feleğe çatmak için.
açılır tatlı güller
arılar tatmak için.
göğse çiçek takılır
solunca atmak için.
tanrı kızlar yaratmış
erlere satmak için.
insan büyür beşikte
mezarda yatmak için.
ve.............................
kahramanlar can verir
yurdu yaşatmak için...