bugün

Gary Ross'un yönettiği film. Matthew McConaughey çok sevdiğim bir oyuncu onu izlemek hoş olsa da, politik altyapısı olmayan sıradan bir vasat film.
Bu film için çok şey söylenebilir ama bunlardan biri politik alt yapısı olmamak olmamalı.
newton knight'ın hayatından ilham alan, Amerika iç savaşından çok daha fazlasını anlatan bir film.

Gerçekten de film; özgür, fırsatlar ülkesi (!) Amerika nın gerçek yüzünü biz seyircinin bilhassa da malum devletin kültür işgali ile satın aldığı güruhun kör gözüne parmağını sokuyor. Tabii anlayabilene.

Birçok sinema sitesinde film yavan bir şekilde iç savaşı işliyormuş gibi lanse edilse de aslında amerikanın karanlık tarihini; ırkçılık, kaypak hukuk sistemi, cinayet, tecavüz, zenginlerin imparatorluğu, zorbalık gibi konuları iki buçuk saate sığdırmaya çalışıyor. Aslında bazı gereksiz uzatılan sahneler kesilip, filmin süresi de cüretkar bir biçimde üç buçuk saate çıkartılsaymış gerçek bir başyapıt olabilirmiş. Haliyle bazı vakıaları hızlandırılmış şekilde izliyoruz. Filmde zaman zaman 83 yıl sonrasına bir duruşma salonuna yaptığımız geçişler bize Amerikalıların kafasının bir zamanlar nasıl hastalıklı şekilde çalıştığını ve aslında hala da böyle devam ettiğini ayan beyan bir şekilde gösteriyor. Amerikanın karanlık tarihi anlata anlata bitirilmez aslında.

matthew mcconaughey'in oyunculuğuna ise diyecek bir şey yok. Ayrıca amerikanın pis ve iğrenç gerçek yüzünü gösteren bu filmde oynama cesaretini gösterdiği için de ayrıca tebrik edilmeli.

Benim aklımda kalan en güzel replik ise şuydu "çünkü tanrı nın çocuğuna kimse sahip olamaz"

imdb puanı her ne kadar sikimde değilse de filmin hakkı 6.9 dan çok daha fazla olmalıydı.

Benim için gerçekten izlenmesi gereken bir film. Yıllar sonra kategorisinin de "neden kıyıda köşede kaldığı anlaşılamayan kült film" olacağına eminim.