bugün

abd gıda endüstrisini ağır bir şekilde eleştiren, Eric Schlosser ve Michael Pollan'ın yorumlarıyla desteklenen robert kenner belgeseli.

"you'll never look at dinner the same way again."

http://www.foodincmovie.com/
amerikada sebze yemenin hamburgerden pahalıya geldiğini izledikten sonra, ülkemizde pahalı sayılabilecek burger king, mc donalds, kfc vs. hep pahalı kalsın, sebze meyve ucuzlasın diye dualar ettiğim belgesel.
gıda sektörünün gerçekleriyle yüzleşmeyi sağlayan belgesel.
an itibariyle ntv'de yayınlanmaktadır. Mutlaka izleyin dostlarım. Sağlığınız için...

(bkz: food inc)
çok başarılı ve önemli bir belgesel. Şu anda ntv'de yayınlanıyor. Bu yazıyı okuyanlar mutlaka açıp izlesinler.
GErçekten izledikten sonra her şeyi yerken bir kere daha düşündüren belgesel.
Çok başarılı. Kesinlikle izlenilmesi gerek. Size tavuktan ıspanağa kadar ne yediğinizi sandığınızı değil , ne yediğinizi anlatıyor.
çok uluslu şirketlerce patenti alınmış tohumlar.
tohum ayıklaması yasaklanan çiftçiler.
hapsedildikleri kafeslerde obez yapılan ve iki adım atamadan 6 haftalık ömürlerini tamamlayan tavuklar.
otlayarak beslenme yerine; mısır, tavuk dışkısı ve kendi cinsleri ile besilenen ve e-coli* bakterisi taşıyan inekler.
amonyakla yıkanan etler.
neredeyse bütünyle fast food sektörüne hizmet eden et endüstrisi.
ve dahası..

kısaca, kendi kıyametimizi hazırladığımızı tüm çıplaklığıyla ifşa eden belgesel.

http://www.takepart.com/foodinc
ntv tarafından gecenin 2.30'unda vedat milör'ün hemen ardından yayına konulması manidar olan belgesel. Vedat Milör tarafından yapılan Urfa gezisine mütakip söylenen urfa dürümün eve ulaşmasıyla eş zamanlı başlaması çok hoş olabiliyor.
super size me belgeseli gibi fast food yemek kültürünü ele alan belgesel.şu sıralar ntv'de yayınlanıyor izlemekte fayda var belgeselin sonunda ki parça ve verilen tavsiyeler etkileyicidir.
endüstriyel gıda firmalarının para uğruna insanların sağlıklarını nasıl gözardı ettiklerini, kapitalizmin insanları nasıl köleleştirdiğini, devletlerin insanlarını nasıl satığını ve özellikle gıda konusunda bir çok ayrıntıyı gözler önüne seren belgesel.

http://www.imdb.com/title/tt1286537/
--spoiler--
Süpermarketlerden aldığımız ve ailelerimize sunduğumuz gıdalar hakkında gerçekten ne kadar bilgi sahibiyiz? Gıda A.Ş.'de Robert Kenner gıda endüstrisinin üzerindeki örtüyü kaldırıyor, ABD hükümetinin izniyle uzun süredir müşterilerden saklanan mekanikleştirilmiş sistemi gözler önüne seriyor. Belgesel ne gibi gıdalarla beslendiğimiz, gıdalarımızın nasıl üretildiği, bu gıdaların sağlığımıza etkileri ve bu değişim dalgasının nasıl küresel gıda endüstrisini boydan boya etkilediği hakkında şaşırtıcı hatta şoke edici gerçekleri ortaya seriyor.

Ödüllü yönetmen Robert Kenner, araştırmacı yazar Eric Schlosser ve Michael Pollan ile birlikte gıda sektörünü insan sağlığı, işçi hakları, hayvan hakları açılarından araştırarak sarsıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Yemekten Önce Seyretmeyin!
ABD'deki gıda endüstrisini ve şirketlerini ağır bir şekilde eleştiren Robert Kenner tarafından çekilmiş ilgi çekici bir belgesel Gıda A.Ş./Food Inc. Birçok film festivalinde gösterilen Food Inc, bu yıl Oscar'a da aday oldu ve heykelciği The Cove/Koy'a kaptırdı. Gıda A.Ş./Food Inc. sapsarı başaklarla göz alabildiğince uzanan bir tarla sahnesiyle başlıyor ve inekleri süren bir kovboy görütüsüyle devam ediyor. Bu hoş sahnelerin ardından kendimizi iştah kabartıcı bir süpermarkete buluyoruz. Sebze reyonunda dört mevsim kıpkırmızı kalan domates, bir başka rafta pırıltılı ambalajlarda etleri iştahla izliyoruz. Iyi ama bu domatesler dört mevsim nasıl kırmızı kalıyor? Yemyeşil toplanan bu domatesler nasıl kızartılıyor? Ya etler... Hayvanlar hangi şartlarda yaşıyor ve kesiliyor? işte belgeselin en can alıcı sahneleri yediğimiz gıdaların hangi şartlarda üretildiği ve pazara sürüldüğünü gösterdiği bölümleri oluşturuyor.

Amerikan gıda sektörü için yetiştirilen bir tavuğun yaşamı yalnızca altı hafta. Hareket etmelerinin imkansız olduğu daracık kafeslerde, hiç ışık görmeden yaşıyorlar. O kadar şişmanlatılmış durumdalar ki, kendi ağırlıklarını taşımaları, ayağa kalkmaları imkansız. Bugün, Amerikalı bir çiftçinin kendi mısırını üretmesi söz konusu değil, yalnızca bazı firmaların genetiği değiştirilmiş ve patenti alınmış mısırını satın alıp yetiştirebilir. Başka bir örnek: Amerika'da tüketilen etin hepsi yalnızca dört büyük şirketten geliyor. Tavukların göğüsleri büyüdükçe ve domatesler dayanıklılık adına genetik olarak değiştirildikçe, her yıl 73.000 Amerikalı E. coli bakterisinin kurbanı oluyor. Diğer yandan obezite ve şeker hastalığı hızla artıyor.

Gıda A.Ş. Amerikalıların marketlerden aldıkları yiyeceklerin aslında nereden geldiğini ve bunun gelecek nesillerin sağlığı için ne anlama geleceğini anlatıyor. Aynı zamanda, bir takım şirketlerle devlet kurumları arasındaki dostane ilişkiyi anlatıyor; tüketici sağlığına, tarıma, çiftçilere, hayvan haklarına ve çevreye düşman bir dostluğu. Ne yediğimize dair korkunç gerçekler başka bir dizi gerçekle iç içe geçiyor; endüstriye, sömürüye ve açgözlülüğe dair gerçeklerle...

6 YILINI VERDi
Ödüllü yönetmen Robert Kenner, Gıda, A.Ş.'i ekrana getirebilmek için altı yılın üzerinde emek harcadı. Kenner'in önceki filmleri sinemalarda ve televizyonda gösterildi. 2006 yılında, 1967'de Vietnam'da gerçekleştirilen dehşet verici bir pusu ve bununla eş zamanlı olarak Amerika'daki üniversite protestolarını anlatan Two Days In October belgeseliyle Peabody, Emmy ve British Greirson Ödülü kazandı. Kenner 2003'te Martin Scorsese'nin The Blues serisinden esinlenilerek çekilen The Road To Memphis'in yapımcılığını üstlendi.

Kenner, PBS'in ödüllü serisi The American Experience'in War Letters (2001) ile Amerikan tarihinin en korkunç salgınını konu edinen Influenza 1918'in (1998) yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendi. Emmy, Cable Ace ve Genesis Ödülü kazanan 1997 tarihli America's Endangered Species: Don't Say Good-Bye'da Kenner, Amerika'nın soyu tükenme tehditi altındaki canlılarının etkili fotoğraflarını çekebilmek için zamana karşı yarışan iki fotoğrafçıyı kamerasıyla takip etti. Kenner, çeşitli filmlerin, rock müzik videolarının, reklamların ve IMAX sunumlarının yapımcılığını da üstlendi.

NE DEDiLER?

"Yılın en önemli filmlerinden biri" San Francisco Examiner

"Food,Inc. medenileşmiş bir korku filmi... estetik bir şekilde cilalanmış, politik açıdan çok istikrarlı" VARIETY

"Özlü ve ilgi uyandıran bir yapım" TIME MAGAZINE

"Gıda endüstrisinin içinden çok ilginç bilgiler ve daha fazla şok edici şey..." ABC SYDNEY

"Gıda endüstrisi üzerine mantığı durduran, yürek parçalayan, mide köpürten bir açığa çıkarma" SAN FRANCISCO CHRONICLE
"Yılın en korkutucu filmlerinden biri. Aydınlatıcı, aktivist bir belgesel olan Food Inc., beslenme ve daha politik bir noktadan, güç beslenmesi üzerinde duruyor."

NEW YORK TIMES
"Food, Inc., muhteşem bir filmden daha fazlası, son derece önemli bir film."

ENTERTAINMENT WEEKLY
"Food, Inc., bir belgeselden öte sürükleyici bir ibret hikayesi." LOS ANGELES TIMES

ABC SYDNEY (Carrie Soderberg): Tütün endüstrisi tarafından reddedilmelerinin çiftçileri tavuk yetiştiricilerine dönüştürmesi gibi olayın iç yüzünü anlatan çok etkileyici bilgiler var. O çiftliklerdeki koşullar bir dahaki sefere tavuk butu ısırırken sizi derinden etkileyecek. Gıdalarımızda neden bu kadar çok bakteri olduğu, neden şeker hastalığı salgınının kapımıza dayandığı ve yasa dışı çalışan göçmenler tutuklanırken, onları işe alan firmalara neden hiçbir şey olmadığı gibi pek çok durum karşısında şok olacaksınız.

TIME MAGAZINE (Mary Pols): Şimdi yeniden ilham almak için Robert Kenner'ın tutkulu ve nükteli belgeseli Food, Inc. gibi canlandırıcı bir toniğim var. Michael Moore'un ortaya attığı tüm polemikler kadar önemli ana onun uygunsuz tekniklerini kullanmayan film, Pollan ve Schlosser'in anlatımlarını özlü ve ilgi çekici bir formatta sunuyor.

San Francisco Bay Guardian (Dennis Harvey): Ustaca çizimleriyle eğlenceli olduğu kadar aydınlatıcı da olan bu belgesel iyimser bir noktada bitiyor. Sizin müşteri olarak tercihlerinizin hala sömürgeci kapitalizmin eziciliğini değiştirebilecek en güçlü araç olduğunu vurguluyor.

REUTERS: Food, Inc., Amerika Birleşik Devletleri'nde çıkar amaçlı yürüyen gıda endüstrisi üzerine açık sözlü ve bazen de dehşet verici gerçekler ortaya çıkarıyor... Çiftlik yiyecekleri ve ürünlerinin üretimine, çiftçilerin, müşterilerin ve kanun koyucuların gözlerinden bakıyor, bu durumu büyük şirketlerin kırmızı ahıllı -beyaz çitli imajları ile fabrika çiftliklerin realiteleri ve devasa bitki işleme şekilleriyle karşılaştırıyor.

CHRISBATTAGLIA.COM: Food, Inc. Çok önemli bir belgesel. Ürün paketlerinde, etiketlerinde sunulan aldatmanın yapısal çözümlemesini yapıyor. Belgesel korkusuzca çevrilmemiş taş bırakmıyor. Film, gıdalarımızın ardındaki sır perdesini kaldırmak adına, konunun özüne ulaşabilmek için kazdıkça derine kazıyor
--spoiler--
mc donalds da hamburger adı verilen pisliğin nasıl üretildiğini gayet iyi yansıtan belgesel.
(bkz: mc domalds)
amerikan yiyecek piyasasında işelerin nasıl pis bir şekilde işlediğini anlatan belgeseldir. bu belgeseli tüm türk vatandaşlarının izlemesini şiddetle tavsiye etmekteyim zira ithal et almaya başlamış bir ülke olarak ecoli hastalığı sınır kapılarımıza dayanmıştır, cümleten hayırlı uğurlu olsundur.
çoğunlukla amerika'da olan hazır gıdaların üretim aşamalarını gösteren belgesel. insanın düşünmesi için güzel bir belgesel.
memleketi bekleyen buyuk tehlikelerden birinin de gida endustrisinde olacagini gosteren belgesel. artik koylerde kendi tarimimizi yapmaktan baska caremiz kalmayacak genclik.
şu anda ntv'de yayınlanmakta. (bkz: gıda a ş)
abd'nin ne kadar para yiyici ve torpil döndürdüğünü görmemizi sağlayan belgeseldir. biz şu anda şanslıyız ama şansımız giderek azalıyor.
kamil'e zorla izlettirdiği için teşekkürlerimi iletirim.
http://www.foodincmovie.com/get-involved.php
Gerçekten dikkatli bir şekilde izleyip üzerinde uzunca düşünmemiz gereken bir belegeseledir. Umarıp beslenme şeklimiz fastfood kültürüne daha fazla yakınlaşmaz.
izlenmesi gereken belgesel.
dünya da tüket mantelitesinin en büyük olduğu pazardır amerikan pazarı. bunu da en iyi anlatan belgesellerden biridir,
izlemesi zor gelenlere küçük notlar mahiyetinde malumatlar;

-raflardaki ürün çeşidi 47.000 i bulan marketlerdir.
-marketler de mevsim yoktur, her ürünü, meyve ve sebzeyi istediğiniz zamanda alabilirsiniz. (yeşil domates (bkz: etilen) gazı ile olgunlaştırılır.)
-et reyonunda kemikli et yoktur, bulmanız imkansızdır. nedenini azıcık düşünün.
-eskiden 70 günde iken piliç üretimi yapılırken, şimdi ise 35 günde 2 kat büyük piliç üretilir
-amerika da ekilebilir arazilerin %30 u mısır ekili, ve amerikan endüstrisinde en çok kullanılan ürün, sadece şekil değiştirerek her türlü gıda içinde kullanılır.
-mısır, amerikan hükümeti tarafından desteklenmektedir, büyük firmalar ürünü maliyetinin altına alması için çok üretim yaptırırlar, sırf üretim fazlası verilmesi için çiftçilere destek verilmektedir. buradan gelen şirketlerin paraları ile kongrede lobi faaliyeti oluşturulmaktadır.
-çok ucuz mısır fiyatı demek, tüm ürünlerin fiyaatlarının çok düşük olması demek, kola dan tutun et e kadar tüm ürünler için geçerlidir.
-marketlerde bulunan ürünlerin %90 ı ya mısır yada soya içerir.
-bir adet a.b.d vatandaşı yılda 90 kiloluk et tüketiyor.
-şuan bir amerikan çiftçisi 126 kişiye bakacak şekilde ürün hasar ediyor. bundan yarım asır önce 6 kişi idi.
- (bkz: monsanto) denen şirket, tohumculukta devrim yapmış, (bkz: gdo) da dünya lideri.
-ve daha niceleri,
,
dünyanın daha yaşanmaz olduğu gerçeğini hatırlatan belgeseli, amerikalılara acıyorum. adamları labaratuvar faresi gibi kullanıyorlar..
içinde doğal bir şey kalmayan hazır gıdaların önümüzdeki birkaç yüzyıl içinde insanlarda mutasyonlara neden olabileceğini düşünüyorum.

tanrı sizi gdo'nun şerrinden korusun. *
mümkün olduğu kadar geniş bir tabanın izlemesi gereken bir belgesel. malum kitap okunmuyor. en azından böylesine çarpıcı bir şekilde gerçeği ortaya koyan belgeseller yaygınlaşırsa kamuoyu işe ısınır ve sosyal patlama ile hükümet bir şeyleri değiştirmek zorunda kalır.

yoksa bu cahil siyasi kadronun ülke menfaatine bir düzenleme getireceği yok. gerçi sayın(!) cumhurbaşkanımız pekte cahil sayılmaz. kendisinin sarayda organik tarım için çiftlikleri var.
özellikle ''burger'' sever arkadaşların izlemesi gereken bir belgesel. ayrıca monsanto gibi büyük şirketlerin iç yüzünü görebilirsiniz.