bugün

dünyada o kadar çok güzellik var ki bilemezsiniz. çünkü yeterince paranız ve görmek için yeterli kapasiteniz yok. bu yüzden bu hayat turkcell süper lig ise siz bu ligde tutunmaya çalışan anadolu kulübüsünüz.

her sene yılın bu dönemlerinde fakirlerin yaşadığı muhitlerde aynı muhabbet yapılır. bütün gün çay içip futboldan ve memleketin durumundan konuşan hayatın etkisiz elemanı kenar mahalle gencoları kendilerine malzeme bulduğu için ingilizlere müteşekkir sanırım. yoksa zaten bu kelime hazneleri ve kısıtlı kapasiteleri ile ne konuşurlardı bilemiyorum.

anlam veremediğim şey tabii ki koskoca adamların bir topun peşinde koşması olayı değil. aksine bu şekilde konuşanlara şüpheci yaklaşırım, arkadaşlık kurmadan önce iki kere düşünürüm. benim kabullenemediğim şey hayatını turkcell süper lig'e endeksleyen lahmacun salonu müdavimleri, kıraathane delikanlıları. lan takımınız yenildi diye sabah işe geç gelip istemeye istemeye çalışıp adama para da kaybettiriyorsunuz siz! bu kadar önemsemeyin lan şu ligi !

lig başlayınca transa geçip soyutluyorsunuz bu dünyadan kendinizi. kaçmak kurtuluş değildir canlarım, yüzleşin gerçeklerle. ne kadar kaçsanız da gerçek peşinizi bırakmaz. sizin yaptığınız kendinizi avutmaktan başka bir şey değil.
içler acısı durum(!) zenginlerse, havyar-şampanya eşliğinde premier lig ile avutuyorlar kendilerini.
(bkz: işte premier lig bu!)
lig bitince kendini boşlukta hissetmek duygusunu derinden hisseden futbol manyağı kişilerin yaptığı şey. "ruhsuz zenginlerin" harcı değildir.
bu fakirlerin takımı küme düştüğünde tribünde ağlayanı, deli gibi soğukta ve yağmurda tribünde bağıranı, polislerce deli gibi kovalanıp durup bir sigara yakınca iyiydi lan diye psikopat psikopat güleni de vardır. *
türkcell mega lig var da biz mi avunmadık.
(bkz: elalem atomu parçalar biz çükümüzle oynarız)
güncel Önemli Başlıklar