bugün

bu başlığı açan yazara 12. istanbul bienialindeki eşcinselleri konu edinen bölüm tavsiye edilmelidir. hiç kimseye tercih hakkı verilmeyen bir durumdur eşcinsellik.
hala bu durumu "bak hastalık değilmiş, bik bik..." diye savunan embesillerin çabası karşısında halt etmiş çaba. azgınlık, sapkınlık diyorum, ben hasta değilim ki diyor.
(bkz: yetiş ya koolcat yetiş ya queer)
gereksizdir. bazı arkadaşlar bu işe baş koymuşlar. lan oğlum the jackal** filmi vardı biliyon mu? hee orada da vardı bi topitoş, bruce abi avladı onu sarı saçlarıyla kuş gibi!
eşcinsellik kişinin kendi seçimidir. dağılın lan!
(bkz: size giren çıkan ne) *
bu eşcinsellerin yaptıklarını iyi bir şey sanmaları ne kadar saçma ise; bazı tiplerin bunların s.kinin, g.tünün derdine düşmeleri de o kadar saçma olması neticesinde ortaya çıkan b.ktan çabalar.

size ne lan ibnelerin ne b.k yediğinden. adam meşru görüyor. seni zorla s.kmiyor ya... "hayıııır. ben karımla yapacam." diye yalvarırken, "yok oğlum biz seni s.kecez. zorla eşcinsel yapacaz." diyorsa adam, onun başvuru noktası savcılıklar, sözlük değil. yok böyle bir şey demiyorsa; sen niye eşcinsellerin ç.künün, g.tünün derdine düşüyorsun ki... valla ben hatunlarla takılıyorum. bundan gayet memnunum. bir sıkıntım yok. eşcinseller de istiyorlarsa, birbirlerine kaysınlar. bana niyeti bozarlarsa, bi kamyon sopa atarım. onun dışında kendi aralarında ne b.k yerlerse yesinler. düşünmüyorum. ilgilenmiyorum.

yumuşak kardeşlerimizin ne b.k yediğiyle bu kadar kafayı bozmayın... hayra alamet değil bunlar... siz kendi ç.künüze, vajinanıza sahip çıkın yeter...
rezilliğin daniskasıdır..

bu pislik eski çağlarda iddia edildiği gibi günümüzdeki kadar yaygın değildi..özellikle büyük dinlerin ortaya çıkmasından ve ''çocukların doğru yetiştirilmesinden'' sonra ortadan kalkmıştır..

ancak günümüzde dünya değiştikçe ve sapkınlıklar arttıkça eşcinsellikte de patlama yaşanmıştır..en büyük nedeni yetiştirme yanlışlıkları,ahlaktan yoksun eğitim anlayışı,eğitimde ödül ve ceza sisteminin doğru uygulanmayışı,cinsel taciz gibi olumsuz faktörlerdir..
kıyamet alametidir. yok kendi seçimiymiş yok bilmemne. eşek bafilemek de bir seçim. onu da yargılamayalım. var mı öyle bir saçmalık?
eşcinsellik bir hastalıktır. eşcinseller ölsün, yok olsun demiyorum. ama özgür seçim diyerek hafife alınacak bir hastalık değildir.
eşcinselliği normal görmek yayılmasına göz yummaktır. kendi çocuğunu öyle bir durumda hayal etsinler bakalım. ne olacak?
sözde islami kuralların uygulandığı yerlerde de çok yaygın olan bir insani davranış biçimini yobaz kafası almayan ve 1500 küsür sene önceki referansları bugünün bilimsel verilerine yeğleyen dingilin feveranıdır.
osmanlıda, dergahlarda ve tekkelerde oğlancılık diye aratırsa okuyacakları kafasını sıyırtır.
padişahlar yavuz dan sonra halife idi değil mi?

edit: iyi yada kötü olması görecelidir. zamana, mekana, kişiye göre değişir.ancak bir sapma yada hastalık değildir.
sapkınlık cinsel dayatma ve ilişkiye zorlamak amaçlı maddi-manevi baskıdır.
-baba ben eşcinselim.
-saygı duyuyorum oğlum.

(bkz: gavat)
--spoiler--
1 ocak 1993 tarihinde dünya sağlık örgütü (who) eşcinselliği "uluslararası hastalıklar sınıflandırması"ndan çıkarmıştır.
--spoiler--
-spoiler--
eşcinselliği topluma kabul ettirmeye çalışmak aile kavramının köküne dinamit koymaktır. gelecek nesillerin devamını tehlikeye atmaktır.
-spoiler--

Yine yobazların okumadan, bilmeden, araştırmadan, yalnızca hurafelere ve kendilerine dayatılanlara dayanarak yaşadıkları samimiyetsiz korkunun yansıması başlık. Aslında amaç eşcinselleri katletmeye gerekçeler çıkarmak. Niye? Tabi ki neslin devamı için. E hani siz Darwinizme karşıydınız? Nesil nasıl olsa Cenabı Haktan, yürür gider niye korkuyorsunuz evrimleşecek kaybolup gidecek diye? Her zamanki gibi cehalet akıyor, kendi çelişkiler yumağında yitip gidiyorsunuz.

Ama azıcık okusanız etseniz eşcinsellerin dünyanın toplam nüfusuna oranının her zaman için %1-3 aralığında dönüp durduğunu göreceksiniz. Bre düşünmekten korkan insanlar, hani eşcinsellik özgürleşti, herkes hoş göstermeye çalışıyor, neslin kuruyor (bak şakirt nesli kuruyacaksa kabul) ya, o zaman nasıl oluyor da dünya nüfusu son elli yılda 2 katına çıktı, şimdi 7 milyara koşuyor? Herkes eşcinselliğe özeniyorsa bu insanlar mantarlar gibi sporla mı doğuyor?

Beynini kullanmayı öğrenirsen bu soruyu cevaplarsın.
ibneliktir.

açık ve net.
EVRiM AĞACI FACEBOOK SAYFASINDAN ALINTIDIR,

sorum bir insan bireyinin kendi cinsine duyduğu cinsel-erotik ilgiyle ilgili; üremeyi doğrudan desteklemeyen bir davranış biçimi niçin doğada açığa çıkabilmektedir? ne kadar çok hayvan türünde eşcinsel ilişkilere rastlandığı artık biliniyor. demek ki eşcinsel davranışlar evrime zıt değil, öyle olsaydı çok zaman önceden bu bireyler elenmiş olur(muy)du? bu konuda süregelen tartışmaların sonuçlanmadığını bilsem de bana cevap verirseniz çok sevinirim, özellikle farklı bilimsel hipotezlerde bu konuyla ilgili ne deniyor?

i̇yi çalışmalar.


evrim ağacı olarak kendisine şöyle bir cevap vermek istiyoruz:


sayın okurumuz,

bu güzel ve önemli sorunuz için teşekkür ederiz, elimizden geldiğince cevap verelim:

new scientist dergisi bu konuyu enli boylu ele almış: dediğiniz gibi, bizonlardan penguenlere kadar yüzlerce türde homoseksüel ilişki tanımlanmış ve bu gayet doğal bir olay görülüyor, görülmelidir. günümüzde halen homoseksüelliğin genetik sebepleri tam olarak çözülebilmiş değil; ancak araştırmalar sürdürülüyor.

bu konuda sizin de kafanızı karıştıran soru, pek çok kişinin kafasını karıştırmakta: madem homoseksüel ilişkide yavrular doğmuyor, neden evrimsel süreçte homoseksüeller veya buna yatkın olanlar elenmemişler? bunu ilk olarak, vahşi doğadan kopmuş insanlar açısından incelemek gerekiyor: i̇nsanların doğası dahilinde kurulan sosyal ilişkiler üzerinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki, homoseksüel birliktelik hoşgörüyle karşılanan toplumlarda, homoseksüel çiftlerin çok büyük oranda ilerleyen dönemlerde karşıt cinsle birlikteliği ve hatta çocukları bulunmaktadır. i̇statistikler, çoğunlukla bunu göstermektedir. bu tip durumlarda homoseksüelliği bir çeşit geçiş olarak görmekte fayda vardır. homoseksüeller bilimsel olarak ne anormaldir ne de hastalıklıdır. eşcinsellik, tamamen doğal bir varyasyondur ve nasıl ki bir zenciye ya da uzun boylu birine garip bakmamak gerekirse, eşcinsellere de aynı şekilde bakmak gerekir.

hayvanlarda da, daha önce belrittiğimiz üzere, eşcinsel ilişkiler sıklıklar görülmektedir. örneğin japon makaklarının dişileri, çiftleşmek için çoğunlukla dişileri tercih ederler ve doğal olarak bunu başaramazlar. dolayısıyla, terchileri her ne kadar dişilerden yana olsa da, erkeklerle de ürerler; kısaca biseksüeldirler (iki cinsiyete de ilgi duyan hayvanlar).

sorumuza geri dönecek olursak: neden evrim mekanzimaları, eşcinselliği evrimsel süreçte elememiştir? bununla ilgili pek çok hipotez ileri sürülmüştür. bunlardan biri, eşcinselliğin bazı durumlarda cinsel başarıyı dolaylı olarak da olsa arttırdığı yönünde olan ilgi çekici bir iddiadır. bu iddiaya göre, aynı cinse ilgi duyan bireyler hiyerarşik düzende kolayca üst basamaklara çıkarak karşı cinse ulaşma şanslarını arttırırlar. bu iddiaları düşünürken, sadece insanları değil, diğer yüzlerce hayvan türünü de hesaba katmak gerekir. örneğin bir martı türünde gözlenen eş cinsellik, bireyler arası ilginç bir ilişkiyi ortaya koymaktadır. dişi martılar, erkeklerin yetersizliği veya sayıca azlığına tepki olarak, erkeklerle çiftleşmekte ve yavru üretmekte; ancak yavrulara başka bir dişiyle ortak olarak bakmaktadırlar. bu sırada aralarında cinsel ilişkiye benzer davranışlar da görülmüştür. yani erkek, sadece bir üreme aracı olarak görülmekte, gerçek eş olaraksa aynı cinsiyetin bireyleri (bu martı türü için dişiler) görülmektedir.

bir diğer hipotez de, eşcinselliğin bireyleri desteklemek yerine grupları ve grup yaşantısını desteklemesinden taban almaktadır. örneğin en yakın akrabamız olan bonobo maymunlarında eşcinsellik, sosyal ilişkileri güçlendirmek için kullanılan bir araçtır. samoa'da yapılan bir araştırma, eşcinsel erkeklerin yeğenlerine daha çok zaman ayırdığı ve ilgilendikleri görülmüştür. bu da genetik bir kavram olan "akraba seçimi" (kin selection) ile açıklanabilir.

bir diğer hipotez, eşcinselliğin nötral bir karakter olmasıdır; yani eşcinsellik ne avantaj ne de dezavantaj sağlar. makaklar üzerinde yapılan araştırma, eşcinselliğin sadece zevk amaçlı kullanıldığını ortaya çıkarmıştır. yani doğal seçilim üzerinde bir etkisi olmadığı için, elenmesi için de bir sebep yoktur; tabii zamanla elenebilir veya yaygınlaşabilir; bu mekanizmalar için genetik sürüklenme veya türleşme yazı dizisi'ni okuyabilirsiniz.

ortaya atılan bir diğer hipotez, eşcinselliğe sebep olan ve henüz tam olarak tespit edilememiş olan genlerin, kadınların cinsel verimliliğini arttırdığı; bu sebeple genel olarak yavru üretilemese bile eşcinselliğin elenmeden günümüze kadar gelebildiği yönündedir. bu hipotezi savunanların çıkış noktası, orak hücre anemisinin zararlı bir mutasyon olmasına rağmen sahara altı afrika'da bu hastalığı taşıyanların sıtmaya yakalanmaması örneğidir. orak hücre anemisi, sıtmaya karşı direnç sağlamaktadır; bu sebeple zararlı bir hastalık olsa da popülasyon içinde belli bir oranda korunmaktadır.

i̇leri sürülen bir diğer hipotez, bazı dişilerin, eşcinsel eğilimli erkekleri seçmesi sonucu cinsel seçilim yoluyla, üreme konusunda olumsuz etkileri olsa bile, dişi tercihinden ötürü eşcinselliğin korunmasıdır. bu hipotez de tabanlarını tavuskuşlarından alır: erkek tavuskuşlarının büyük ve gösterişli kuyruğu onları kolayca av yapar; ancak dişiler, bu erkekleri seçmektedir. burada, doğal seçilim ile cinsel seçilim arasında zıt bir denge kurulur. eşcinsellik için de bu tip bir açıklama ileri sürülmüştür.

bu açıklamalardan birini mutlak doğru kabul etmektense, birleştirici bir kuram üzerine giderek, her canlı için eşcinselliğin varlığının sebeplerinin farklı olabileceğini düşünmek gerekir.

unutmamamız gereken bir nokta, doğanın birbirinden çeşitli milyarlarca durumunun bizim hoşumuza gitse de gitmese de var oluyor olduğu ve tüm bu durumların tamamen çeşitlilikten kaynaklandığıdır. evrimsel biyoloji'nin engin denizlerinde her türlü durumla karşılaşabilmenin mümkündür ve bunlara şahsi görüşlerimiz çerçevesinden bakmaktansa, tarafsız ve bilimsel bir açıdan bakmak en doğrusu olacaktır. eşcinsellere yönelik karalayıcı iddilar, zamanında zenciler için yapılandan farksızdır. günümüzde, artık tüm insanların atasının siyahi olduğunu ve renk farklılıklarının evrimsel geçmişten çok yaşanan ortamdaki adaptasyonlardan kaynaklandığını biliyoruz; dolayısıyla günümüzde zencilere (her canlıya olduğu gibi) saygı duymamız gerekmektedir çünkü atalarımızla bu kadar net bir özelliği ortak olarak taşımaktadırlar. benzer şekilde, insanlar arasında "sapkınlık" olarak addedilen eşcinsellik, hayvanlar aleminin geniş bir kısmında yer bulur ve evrimsel biyoloji'nin güçlü ışığı altında, tüm canlılara tarafsız olarak bakıldığında, bu gibi durumların son derece normal olduğu görülebilir ve canlılık, tüm çeşitliliğiyle kucaklanabilir.

gelecek günlerde bu konuyla ilgili daha ayrıntılı açıklamalarda da bulunabiliriz.

umarız açıklayıcı olmuştur.

saygılarımızla.

çmb (evrim ağacı)
sayın mehmet akif sökmen'in harika cevabını da eklemek istiyorum

eşcinsellik hastalık değil. dünya psikiyatrları eşcinselliğin değil homofobinin tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu her defasında dile getiriyorlar.eşcinsel dostlarımızın tüm haklarını destekliyorum.evlilikleri,çocuk sahibi olabilmeleri ve mirasta ortak olabilmeleri... diğer modern ülkelerde nasıl ise öyle olmalı.dünya psikiyatrların da dediği gibi homofobi öldürür ve tedavi edilmelidir. homofobi hastalıktır. yorumlara baktım da insanlar dünya psikiyatrları ne demiş bir haberler.sonuna kadar tüm eşcinsel, biseksüel, aseksüel, lezbiyen dostlarımızın haklarını destekliyorum. dünya sağlık örgütü (who), eşcinselliği 70'li yıllarda hastalıklar ve rahatsızlıklar kapsamından çıkarttı. benzer şekilde amerikan psikoloji derneği (apa) da eşcinselliğin bir tercih olmadığını, doğal olduğunu ve değiştirilemeyeceğini açık ve net bir şekilde belirtti.

apa ayrıca "eşcinsellikten vazgeçirme terapilerinin" bireylere zarar verebileceğini de belirtti (ak/eü).
bilim insanlarının konuyla ilgili görüşleri hiçbir tartışmaya kapı açmayacak kadar net: "eşcinsellik bir hastalık değildir, dolayısıyla tedavisi de sözkonusu olamaz".

istanbul üniversitesi çapa tıp fakültesi psikiyatri anabilim dalı başkanı prof. dr. şahika yüksel şunları söylüyor:

"eşcinsellik bir hastalık değildir. 1974'ten beri psikiyatrik ve ruhsal hastalık sınıflamasında kabul edilmiyor. buna rağmen farklı kültürlerde derecesi değişmekle birlikte, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan, kendi kimliklerini inkar etmeye yönelik bir grup eşcinseller".

yapılan araştırmaların insanların yaklaşık olarak yüzde 10'luk bir bölümünün eşcinsel olduğunu gösterdiğini kaydeden yüksel, "yüzde 10 küçük bir oran olmamasına karşın kültürel ve dini çeşitli önyargılar nedeniyle toplumun diğer kesimlerinde öfke uyandırdığı bir vakıa. i̇stenilen, bu kimliklerin yok sayılması" diyor.
EVRiM AĞACINDAN ALINTIDIR
bilim, bir insanın kimliğini başka bir grubun öfkesini çekiyor ya da inançlarına uymuyor diye 'değiştirmesi'nin mümkün olmadığını söylüyor" diye konuşan yüksel'e göre, nasıl ki heteroseksüeller kendi cinslerine ilgi duymaya zorlanamazsa, eşcinseller de karşı cinsle yakınlaşmaya zorlanamaz.

bu tür ayrımcılıklara kapalı toplumlarda, cinsel tabuların ağır bastığı toplumlarda oransal olarak daha yüksek rastlandığını belirten yüksel, "o kadar ki, eşcinsellerin bir bölümü bile eşcinselliklerine mazeret yaratmaya, tedavi peşinde koşmaya çalışıyor" diyor.

bir bireyin doğuştan gelen genetik özellikler ya da çocuğun ilk gelişimini tamamladığı 3-4 yaşına kadar olan dönemdeki etkileşimler dolayımıyla eşcinsel olabileceğini belirten yüksel, şunları söylüyor:

"eşcinsellik hastalık olmadığı için tedavisi de tıp ahlakına uygun değildir. tedavi bir şeyin ortadan kaldırılması anlamına gelir. eşcinsellik normal bir durumdur. ama toplumsal baskılardan dolayı varoluşunu yaşamakta zorlanan kişilerin kendileri ya da yakınlarının, destek almaları mümkündür".
"gazetelerdeki 'güzin abla' gibi köşeleri yapan kişilerin bakış açısından eşcinsellik 'kötü' ve değişmesi gereken bir şey. ama biz hekimler bu durumun bir tedavisi olmadığını biliyoruz. 1940'larda dünyada tedavi yolunda çok çaba gösterildi. eşcinseller, 'eksik erkek' olarak değerlendirilip, erkeklik hormonları verilerek normalleştirilmeye çalışıldı. tıpkı vücuttaki mineral eksikliğini tamamlamak gibi. ama artık eşcinselliğin bir hastalık olmadığı ve buna bağlı olarak da tedavisinin olmayacağı yaklaşımı yavaş yavaş yerleşmeye başladı".

bu sözlerin sahibi psikolog mahmut şefik nil, eşcinselliğin zaten zor bir süreç olduğuna, kimi eşcinsellerin kendi içlerinde bile bir "homofobi" ürettiğine dikkat çekiyor.

bu tür durumlarda "evlen", "tedavi ol" gibi önerilerin ekstra bir patolojiye yol açtığını belirten nil, "türkiye gibi ülkelerde eşcinselliğin psikodinamiği çok farklı. tıpkı siyah, alevi, kürt olmak gibi, azınlık olmanın getirdiği sonuçlarla eşcinseller de uğraşıyor".

"güzin abla" gibi köşelerin "cinsiyet ayrımcılığı" yaptığını kaydeden nil, olası riskler konusunda da şu uyarıda bulunuyor:

"bu önerilere uyup, 'güzin abla'nın deyimiyle 'hastalıkla' mücadele etmeye çalışan insanlar olacaktır. ancak, insanın kendisi, kavga nesnesi olmamalı. kişinin kendisini reddine dayanan bir psikoterapi mümkün değil. bu tür bir davranış biçimi bir yandan kişilik parçalanmasını artırırken, bir yandan da kişinin kendine yönelik şiddet uygulamasına kapı açar".

bi̇a haber merkezi
28/04/2005 alev karakarta
sayın gülşah güler'in yazısını da eklemekte fayda görüyoruz:

merhabalar,

eşcinselliğin hastalık mı tedavisi var mı tartışmalarından önce bu sosyal olgunun bir tercih dahi olmadığını belirtmek isterim. daha önceleri bunun kişinin inisiyatifine bağlı bir tercih olduğu söylenirken günümüzdeki çalışmalarla bu konunun tercihe dahi mahali kalmadığı, genetik bir durum olduğu söylenmiştir.

ayrıca eşcinselliğin gözlenebildiği fosiller de söz konusudur, çek cumhuriyetinde bulunan bir fosille bu konuya bir kez daha dikkat çekilmiştir 2011 mart ayı itibariyle. henüz yeterince çalışılmamış bir konu olsa da bu mezardan çıkan iskeletle birlikte antropologlar varsayımları kuvvetlendirmektedir. türkiye'den bir haber sitesinin bu konuyla ilgili yayınladığı bir haberi sizinle paylaşmak isterim.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25200568/

saygılarımla.
başkalarının öyle veya şöyle olmalarından yakınan,onları öteleyen insanların aslında öyle olmaya yakın olma durumlarıdır.bilinçaltlarındaki fantezilerden ürkünce de orada burada ben öyle değilim diye bagırır bu zat-ı muhteremler.
lisede param çalınmıştı.sınıfta bu duruma en çok tepki veren arkadaşımın hırsızın kendisi oldugu sonradan ortaya çıkmıştı.
genelleme yapıyorum evet.**
Alayının amk günde 50 defa başlık açıyorlar böyle ibneler.
hastalıklı beyinlerine soktuklarım.