bugün

--spoiler--
\"... suların çekildiği yerde, sarı saçlı bir küçük kız yatıyordu. yüzükoyun. kımıldamıyordu. doğruldum. kadın tuttu beni. dokunma dedi ona. sen dokunursan kaybolur. çünkü senin dilinle lanetlemiştir. çünkü o çocuk değildir. bizim bin yıllık dilimizdir, öyle büyümemiştir. çocuk kalmıştır. konuşmazsam ölecek dedi.
saçmalama dedim, çocuk bu, boğulmuş. dalgalar sarmış, su boğmuş onu dedim. senin belleğin yüzünden dedi, onun için unutuyorsun. konuşan unutur. yazan daha çabuk unutur. konuşamayan unutamaz, istese de. o, çocuk değildir.
iteledim kadını. çocuğu kaptım, kucakladım. kollarıma yatırdım. sarı uzun saçları kollarımdan aşağı sarktı. ağzını yuvarlayıp dilini çıkarmasını bekledim. küçüldü kollarımda. daha küçüldü. ölü küçülür mü diye sordum, şaşkın, kadına. ölü olsaydı küçülmezdi dedi kadın. dildir o, acı çekiyor. konuşamadığı için.
sustum. kadın da sustu.
kadının sesinin küçük bir çocuğun sesi olduğunu, ikimiz de susunca çıkardım. sesti hemen hemen. dili var mıydı çıkaramadım.
baktım, elimde o bulduğum şey. "benim mi bu kalıt?" diyebildim, "benim" derken irkildim, "benim" olmasının yüklediği suçluğun iç bulantısıyla. savurdu attım o kalıt olan şeyi, denize, suların içine. "benim değil artık değil mi?" diyebildim. peki dedim ardından, ama deniz kimin?"
--spoiler--