bugün

birçok akademisyenin hali hazırda gerçekleştirdiği durum.

bilim odaklı evrim teorisinin, bilim ile çelişen yanlarını anlatan lee strobel imzalı hani tanrı ölmüştü? isimli kitabı, konu ile ilgili muazzam bir kaynak niteliğindedir.
herşeyden evvel şunu görelim; evrim hala bir teoridir, bilimsel bir gerçek değildir!

bu teorinin dünya üzerinde bilimsel bir gerçekmiş gibi okutulması ayrı bir konu. bu ayrı konunun kavgasını başka başlıklarda veririz. evrimcilerin lobisinin ne kadar güçlü olduğunu ve bu konunun temelinde ''bilim'' kelimesini ne kadar güzel kullandıkları açık. biyoloji derslerinde bir teorinin bilimsel bir gerçek gibi okutulması... neyse dedim ya bu ayrı bir konu.

varsayılan makro evrimsel sıçrayışların ardında yatan mekanizma yada harekete geçirici sebep her ne olarak görülürse görülsün bu tip dönüşümcü hipotezlere karşı çıkmak çok normal. çünkü evrim bilimsel bir teori değil, daha çok bilimsel bir kamuflaja sokulmuş sahte-metafiziksel bir hipotezdir.

proteinlerin evrimleşemeyeceği ispatlanmışken ve sadece tek bir proteinin, örneğin glikojen fosforilizin fazlasıyla kompleks yapısı bile evrim denilen teorinin saçmalık olduğunun kanıtı. kaldı ki diğer kompleks organlara değinmiyorum bile.

protein sentezi, dna replikasyonu ve onarımı, diğer tüm kompleks organlar düşünüldüğünde insan susar kalır be evrimciler.

1 tane bile bulamadığınız ara formlardan bahsetmiyorum bile. yani paleontolojide çürütüyor sizi.

elinizde kendi çizdiğiniz resimlerden başka ne var?

bana biriniz gözün veya kulağın evrimini anlatabilir mi? anlatamaz değil mi.

e susun artık.

edit : cevap vereceğinize anca eksilersiniz di mi. adam gibi bir yazı yazıldığı zaman anca susarsınız di mi. komikler sizi. hadi bana biriniz göz veya kulağın evrimini anlatsın hadiiiiiiiiiiiiiiiii. eksilemek yetmiyor gençler, cevap istiyorum, karşımda konuşacak bir evrimci istiyorum. siz susup kaldıkça kahkahalar atıyorum burda. devam eksilere, yapabileceğiniz tek şey bu çünkü ehehe.
evrimin hâlâ bir teori olması sebebiyle zaten çürük olduğunu duyduğumuz konu. şimdi sevgili ergen, uluslararası değeri olan bir kaynak al eline ve 'yerçekimi'ni bul. bir bak bakalım karşısında ne yazıyor. ergene tavsiyemizden sonra, teori kalıbı, bilim dünyasında, bizim kahve sohbetlerimizdeki haliyle algılanmıyor. yerçekimi kanunu bile, bilimsel kaynaklarda, yerçekimi teorisi olarak geçer. evrim teorisi de bilim dünyasında bir kanun olarak yerini almıştır. hem de bir hayli uzun zaman önce. bu kanunun çürümesi için, ondan daha iyisinin ortaya konması gerekir. veya ortaya koyduğu şeylerin aksinin, nesnel verilerle bertaraf edilmesi gerekir. şimdi biri kalkıp 'evrim yalandır. çünkü tanrı ol dedi ve her şey öyle oldu' derse, millet ona götüyle bile gülmez. zira götün de bir kıymeti vardır. eğer 'bilim dünyası evrimi kabul etmiyor ki' şeklinde angutça bir iddia sunulursa da, steveometri adındaki deneyin incelenmesini tavsiye ederim. zira, sırf bu angutça iddiayı bertaraf etme adına, angutlar için yapılmış bir parodi deneydir.
Evangelistlerin ve onların öğretileri ile iddialarını temellendirmeye çalışanların iddiaları.

ülkemizdeki bazı insanların "bilimseldir" damgasıyla reklamı yapılan ama 1980 lerde Türkçeye çevrilerek ücretsiz dağıtılan evrim karşıtı evangelist kitaplarındaki söylemleri artık bırakarak gülünç duruma düşmekten kurtulması gerekmektedir.

türkiye gibi ülkelerde uydurulan bakın dünya bunun yalan olduğunu gördü yalanından dünyanın haberi yok, halkı kandırmak adına içine dünyayı kattıkları büyük yalanlara alet olmamalı çok isteniyorsa dünyaya sormalı, evrim teorisi çürütüldü mü? çürütüldüyse nasıl?

http://www.genbilim.com/i...&do_pdf=1&id=2265
bilimsel gerçeklerle evrim teorisinin eşit tutulduğu anları yaşıyoruz, çok iyiymiş cevaplarınız.

verilen cevaplar anca hede hödö.

biri de demiyor ki ''gözün evrimi şudur, kulağın evirimi budur'' diye, hala hede höde.

biri de demiyor ki ''aha işte bu fosil kayıtları evrimin kanıtıdır'' diye, hala hede höde.

canlarım benim;

elinizdeki tek fosil kaydını gösterin bana. geçmişte fosil sahtekarlıkları yapmadınız mı?

bir archaeopteryx e tutunmuş gidiyorsunuz. olmadığını anlayınca yıllarca dünyayı ''işte bu fosil ara formdur'' diye uyutmadınız mı?

bırakın bu derslerde anlatılan ezber cümlelerini kardeşim.

ben size proteinlerden bahsediyorum, siz kalkmış bana ''evrim gerçektir hede höde'' cevabını veriyorsunuz, daha komik oluyorsunuz karşımda farkında değilsiniz.

hadi bekliyorum göz ve kulak nasıl evrimleşti anlatın bana? anlatamıyorsanız bu organların kompleks organlar olduğunu kabul etmiş ve evrimin çöktüğünü kabullenmiş olursunuz.
Bir seyin varligini ispat etmek, yoklugunu ispat etmekten daha kolaydir. Evrim teorisinin curutulmesi, teorinin aciklamaya calistigi canlilar arasi ortak ata ve dokular arasi transformasyonlarin baska bir yolla aciklanmasi gerekliligini doguracaktir ki bu evrimi ispat etmekten daha zordur. Bugune kadar yasayan canli turlerinin %90 ina yakini yok olmustur. Kalan fosillerden cikarilan kisitli bilgi ile gozlemleyebildigimiz %10 luk kesim arasinda supheye mahal vermeyecek bir korelasyon kurmak, yani teoriyi ispatlamak bu baglamda da pek mumkun degildir. Ancak canlilar incelendikce benzerlikler ve "akilli bir tasarimci" modelinin ihtimal disi oldugu gorulmustur. Kaynak: http://www.youtube.com/watch?v=cO1a1Ek-HD0
Dindar kardeslerin kendi dogmatik ogretilerleri ile celisen bilimsel bir gelismeyi kisitli bilgileri ile curutmeye calismalari yalnizca gulunctur.
"Bana gozun evrimini ispatlayin, ispatlayamazsaniz evrim yoktur" minvalinde cikislarla mental masturbasyon yapmaya gerek yok, teori ve bulgular zaten birbirini destekler nitelikte, curutmek istiyorsan eger sen gozun evrimlesmedigini ispatlamak zorundasin. Tek hucrelilerde bulunan "isiga duyarli nokta" ile kompleks canlilarin "goz" 'u arasindaki iliskilendirmeyi anlamali ve aralarinda hic bir baglanti olmadigini ispatlamak zorundasin.
Tanim: Bir dindarin asla yapamayacagi eylemdir. Eger ki bir gun evrim teorisi curutulurse, bunu yapan da bir bilim insani olacaktir.
sözlükteki herkesi bilim adamı sanmak büyük gaflettir. evrim teorisinin dayandığı ana temelleri bilmeyen bi dolu insan varken kalkmış göz nasil evrildi kulak nasil oldu diyorsunuz. ben bilmiyorum. aciklamasini yapamam ancak evrim teorisi canli yasaminin olusumu ve gelisimi konusunda bugüne dek ortaya atılmış en mantıklı en sağlam teoridir. öyle ulusözlük yazarları gözün evrimini aciklayamadi diye de çürümez. ha madem bu kadar bilimsel yaklaşmaktasınız olaya mutlaka bi alternatifiniz vardır. buyurun? söz sizde... eğer allah ın ol deyip de olması daha mantıklı ise size göre onu yazmayin biz anlarız zaten yazmadığınız zaman... kusura bakmayın ama ben karmasık sistemimi birinin ol deyip de olacagi kadar basit bulmuyorum.
beni bir dindar olarak yorumlamakta enteresan oldu, bunu da sevdim yazdım bir köşeye. *
evrimin karşılığında ''herşeyi allah yarattı'' şeklinde bir cümle kullandım mı? hayır. gerçeğin ne olduğu konusunda bir renk belli ettim mi? hayır.

elbette ki inançlı birisiyim ama gayette laikim ve atatükçüyüm. ön yargılarınız evrimleşmiş sizin sadece, başka evrilen birşey yok.

size bir sürü şey yazdım, hala bir proteinin evrilemeyeceğini, gözün ve kulağın kompleks organlar olduğunu söyleyemiyorsunuz.

kulak dediğimiz organ sesi beyine iletmek için 4 farklı organın bir araya gelmesinden oluşur sevgili evrimci arkadaşlar.

evrimcilerde farkındadır ki bu 4 farklı organ kendi başlarına evrimleşemez, seleksiyonda bulunamaz. anlamadıysanız şöyle anlatayım kısaca.

sesi algılamamız için birbirinden farklı 4 organ kulağın içine monte edilmiş olması gerekir. her biri sırasıyla ses dalgalarını alır, birbirlerine iletir ve en son olarak sinirler aracılığıyla beyine ulaştırır.

böylesine kompleks bir organın nasıl evrileceğini bana anlatın diyorum, yok. çünkü biliyorsunuz ki aynı anda 4 organın kulağın içinde tesadüfen evrilip günümüz kulağına dönüşmesi imkansızdır.

göz için darwin bile ''beni teorimde soğutmuştur'' dediğini bilirsiniz. verdiğiniz tek cevap şudur, ben baştan söyliyim.

''ama o zamanlar teknoloji gelişmemişti, göz incelenemiyordu''

ee şimdi teknoloji gelişti ama gözün evrimi hala açıklanamıyor??

bende adam gibi bir cevap vereceksiniz sanmıştım he. yok sözlükte sağlam bir evrimci ki tartışalım şöyle mis gibi ehehe.

hadi siz fosil arayın, belki bulursunuz.

aslında bu da güzel konu he, sizi bu bile bitirir. milyonlarca katmanda trilyonlarca ara form olması gerekirken bir tane bile çıkmıyor ahahaha. swh
ara form bulamadınız ahahaha deyip bulunan ara formlar gösterildiğinde onlar sahte oyun hamurundan yaptınız zuhahaha diyen kahvehane bilimcilerinin iddiasıdır.
ateistler bunlara asla cevap veremediler veremezler çünkü görmediği birşeyi görüp öyle inanmak isterler, halbuki allah onlar görselerde inanmazlar, üzülme ey habibim diye buyurdu.

"sonra onu (insan) sarp ve metin bir karargâhda (rahimde) bir nutfe yaptık" (mü'minun 13).

bilim daha yeni yeni ultrasyon cihazları doblerler ile anlamaya başladı anne karnındaki bebeği, allah 1500 yıl önce herşeyi anlattı halbuki bizlere.

"sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yaptık, o bir çiğnem eti de kemik (ler)'e kalb ettik de o kemiklere de et giydirdik. bilahare onu başka yaratılışa inşa ettik. suret yapanların en güzeli olan allah'ın şanı ne yücedir" (mü�minun 14).

"ki o sizi bir topraktan, sonra bir meniden sonra bir kan pıhtısından yaratıp sonra bebek olarak çıkaran sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz için, sonra da ihtiyarlar olmanız için yaratandır" (mümin 6,7).

"ey insanlar biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, sizi birbirinizle tanışasınız diye büyük cemiyetlere ve kabilelere ayırdık" (hucurat 13)

"hakikaten meniden (rahme) döküldüğü zaman erkek ve dişi iki çifti o yarattı"(necm 45-46)

"döl yataklarında size nasıl dilerse öyle kılık veren odur,.." (âli imran 6)
"insanı bir damla sudan yarattı" (nahl 4).
"o sizi yer (yüzün) de yaratıp türetendir" (mü'minun 79)
"and olsun sizi (evvela) yarattık sonra size suret verdik" (araf 11)
"o sudan bir beşer yaratıp da onu soy sop yapandır" (furkan 54)
"insan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi" (yasin 77)
"halbuki o sizi hakikat türlü türlü tavırlar (haller) le yaratmıştır" (nuh 14)
"biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı?
onu sağlam bir yerde tutup da, malûm bir vakte kadar"

buyuruyor. iman gaybadır. zira allahu tela, "inkâr edenler görmediler mi ki göklerle yer bitişik halde iken bizim onları birbirinden ayırdığımızı, her canlı şeyi de sudan yarattığımızı o küfür (ve inkâr) edenler görmediler mi? hâla inanmayacaklar mı onlar? buyuruyor.

ilâhi mesaj, insanın ve bütün canlıların, su ve topraktan yaratıldığını ifade ederken bakıyoruz ki, gerçekten canlıların esas maddesini teşkil eden nesneler, toprakta ve suda bulunan elementlerden ibarettir. bilhassa insan organizmasının % 30'unun organik (katı) madde, % 70'nin sudan olduğu ilmen tesbit edilmiştir.

anne karnındaki teşekkülü, kur'an-ı kerim'in ele alışı, ilim adamlarını hayret ve hayranlığa sevk edecek derecede, bu günkü ilmî tesbitlerle aynen uyuşmaktadır. bilhassa erkeklik ve dişilik faktörünün erkek menisine (sperme) ait olduğunu ifade eden kıyâme suresinin âyetleri fevkalâde dikkat çekici bir hüviyet taşımaktadır. bu çeşit araştırmaların artması, keith moore gibi gerçek ilim adamlarına hep şunları söylettirecektir; "ayet ve hadislerin, ilmî gelişmeler konusundaki açıklamalarını bilgimin artması ile daha iyi değerlendireceğimi hissediyorum. din ile ilim arasındaki yıllar boyu bırakılan mesafenin kur'ân ve hadislerin ışığı altında kapatılacağına inanıyorum."

şimdi kurân-ı kerim'e göre insanın yaradılışını iki bölümde inceleyebiliriz. hz. adem' jn yaratılışı. anne rahminde insan yavrusunun yaratılışı. birinciye havva annemizin, ikinciye hz. isa (a. s.)'nın yaratılışı ilave edilmelidir.

"hani rabbin meleklere muhakkak ben yeryüzünde bir halife (bir insan, adem) yaratacağım" demişti (bakara 30).

"and olsun biz insanı kuru bir çamurdan suretlenmîş balçıktan yarattık" (hicr 26).
"o insanı (ademi) bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıktan yarattı (rahman 14).

"yaratılışta kendileri mi daha kuvvetli yoksa bizim yarattıklarımız mı?hakikat bizonları cıvık bir çamurdan yarattık" (saffat 11)

"ki o, yarattığı herşeyi güzel yapan, insanı (âdemi) yaratmaya da çamurdan başlayandır" (secde 7)

"and olsun biz insanı (âdemi) çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yarattık" (mü'minun 12).

"o, sîzi çamurdan yaratan sonra ölüm zamanını takdir edendir" (enam 2).
"sizi (aslınızı) ondan (topraktan) yarattık" (taha 55)

"sizi bir topraktan yaratmış olması o'nun ayetlerindendir. sonra siz (her tarafa yayılır) bir beşer_oldunuz" (rum 20).

birde anne rahmindeki yaratılış vardır, şöyleki.
Makro evrim kavramını eşeğin bir anda dinozora dönüşmesi gibi birşey sananların yaptığıdır. Bu kavram mikro evrimlerin yüzbinlerce yıllık sürecinin toplamıdır. Ve hiçbir evrim karşıtı da mikro evrimi inkar edememektedir. Zira mikro evrim her an her saniye göz önünde olan bir olaydır. Sayısız somut örneği mevcuttur.
evrim teorisi, artık tarihin tozlu raflarına kaldırılması gerekirken, materyalist kesimlerin kendi çıkarları ve politikaları doğrultusunda, bilimi de kendilerine paratoner olarak kullanarak ayakta durmasına çalıştırılan bir görüştür. ilk canlı hücrenin nasıl oluştuğuna dair tatmin edici bir cevabı bulunmayan , bu konudaki cevaplarını daha çok tesadüf ve zaman a dayandıran , yaratıcıyı reddeden ve fakat tesadüf ve zaman kavramlarını yaratıcı olarak gören köhnemiş bir zihniyettir.
habire 'göz nasıl oldu olum' düzeyinde sorularla çürütülen(!) evrimle ilgili yeni girişim. basit bir wikipedi araması sonucu ulaştığım şeyi kopyalayıp yapıştırıyorum. eğer yazılanı anlamlandırabilirse o kıt beynin, tartışmaya devam ederiz.

peşin not: bazen yazının tamamını yapıştırmıyor. uygulama aksaklığı olabilir. eğer eksik yazı varsa, direkt googleye 'gözün evrimi' yazıp wikipediyi tıklayınız.
"Gözün evrimi, taksonlarda geniş ölçekte rastlanan özel bir homolog organ örneği olarak anlamlı bir çalışma konusudur. Gözün görsel pigmentler gibi bazı bileşenleri ortak bir atadan geliyor gibidir. Yani bu pigmentler, hayvanlar farklı dallara ayrılmadan evvel evrimlerini tamamlamıştır. Bununla birlikte görüntü oluşturma yeteneğine sahip, karmaşık gözler, aynı proteinler ve genetik malzeme kullanılarak[1][2] birbirinden bağımsız olarak 50 ila 100 kere evrimleşmiştir.[3]

Karmaşık gözler ilk kez birkaç milyon yıl önce Kambriyen patlaması olarak adlandırılan süratli türleşme döneminde evrilmiş görünmektedir. Kambriyen öncesinde gözlerin varlığına dair herhangi bir kanıt yoktur ancak Orta Kambriyen devrinde Burgess shale olarak bilinen fosil yatağında geniş bir çeşitlilik gözlendiği açıktır.

Gözler, ait oldukları organizmaların ihtiyaçlarını karşılayan çok sayıda adaptasyon sergiler. Keskinlikleri, tespit edebildikleri dalgaboyu aralığı, az ışık seviyelerindeki hassasiyetleri, hareketi yakalama,nesneleri seçebilme ve renkleri ayırt etme becerileri bakımından farklılıklar gösterebilir."
http://www.youtube.com/watch?v=ebRDmAfLuvQ

insanlar maymundan geldiyse, şimdiki maymunlar neden insan olmuyor ya. * * *
her canlı şeyi de sudan yarattığımızı o küfür (ve inkâr) edenler görmediler mi? hâla inanmayacaklar mı onlar?
Kemalistlerin varlığıyla doğrulanan hede.
Böyle bir zihniyet tesadüf olamaz.
ara geçiş formunu böyle tanımladınız ya, yok arkadaş ben size birşey demem artık. yani cevap veremeyince herşeyi kılıfına uydurmak adına böyle cevaplar almak gerçekten gülünç.

teknoloji geliştikçe, biyoloji ilerledikçe zaman hep sizin aleyhinize işledi. proteinlerin kompleksliği meydana çıktıkça evrmiciler sustular, hala ezbere lafları konuşuyorlar. ezberledikleri kalıpları gelip burda bilimsel bir gerçekmiş gibi anlatmaları ve teoriyi bilimsel bir gerçekmiş gibi konuşmaları ne kadar vahim.

olayın vehameti wikipedia yı kaynak göstermeleridir ki diyecek tek lafım yok artık.

yani wikipedia üzerinden tartışacaksak ben başka bir entry girmem bu başlığa.
evrim vardır yokturu tartışmak evrimin sonucudur zaten.
Kafayi "tesaduf" kavrami ile bozmus kimselerin yapmaya cabaladigidir. Tesaduf diye bir sey evrende yoktur. Zamanin big bang ile ya da bir tanri ile basladigini dusunmeniz farketmez, sonsuz bir zaman dilimi icerisinde maddelerin surekli sekil ve bicim degistirdigi uzayda canli bir hucrenin meydana gelme olasiligi ne kadar dusuk olursa olsun bu olacaktir ve bu durum "tesaduf" de olmayacaktir.
Meselenin ozu sudur: Canli ya da cansiz farketmez, her maddenin yapi taslari aynidir ve bunlar surekli degisim halindedir. Canli varliklar icin bunun edi "evrim" dir. ( Aslinda evrim genelde pozitif yonde degisim icin kullanilsa da, mutasyon, degisim, evrim bu kontekste ayni anlama geliyor ). Bir zar dusunun, uzerinde sonsuz tane sayi olsun. Sonsuz defa bu zari atarsaniz herhangi bir sayinin "gelme" ihtimali de 1 olacaktir, yani tesaduf yoktur. Bir hucreyi olusturan yapi taslarinin var olmasi yeterlidir, doga sonsuz deneme-yanilma hakki ile eninde sonunda hucre elde edecektir ve bu "tesaduf" de degildir.
Baska bir ornek vereyim, camasir makinesinin icindeki camasirlari rastgele karistirdigi bir ortamda sonsuz tane camasir makinesi var ise o makinelerden en az bir tanesi yikama islemi bitince camasirlari "mukemmel bir sekilde katlanmis" vaziyette bize sunacaktir. Iste bu durum ne "tesaduf" tur, ne de o camasir makinesi "tanri" dir.
yakında bizi atatürk yarattı denilmesinden korkulmalıdır.
wikipediyi kaynak kabul etmeyenlerin, götlerinden uydurdukları binyıllık sorular(!(la yaptıkları eylem.

neyi kaynak gösterek amk? bilim dünyası diyoruz, yok diyorsunuz. biyologlar diyoruz, yok diyorsunuz. illa bi kutsal kitapta mı yazacak! tek kabulünüz buysa eğer size kolay gelsin. ya da 70-80 yıllık boktan hayatınızda makro evrime mi tanık olmanız gerekiyor?

yav tamam, sizin dediğiniz olsun. bilim tıp biyoloji vs yalan, bir tek sizin kitaptaki balçık hikayesi doğru! ellerinde hiçbir iddiaları için nesnel kaynak olmayan adamlar da kaynak beğenmiyor ya, ne diyelim.
evrimin sarpasardığı birçok konu vardır ve sadece tamamı ile kanıtlanması mümkün değil gibi şeyler söylemek hele bunu teolojik inançsızlık ile parelel yürütmek bilim değildir.

götümüzden bilim uyduralım öyleyse:

--spoiler--
kambriyan patlaması uzaydan bir anda dünyaya canlıların sıçraması veyahut bir uzay mekiğinde getirilmesi sonucu oluşmuştur.
--spoiler--

teori bu ortaya attım ben şimdi bunu?

ee sen bunu genetik ile paleontoloji ile çürütebilir misin?

genetik ve paleontoloji diye sarıldığın bilim bu teoriye işlemiyor. o şartlarda biri çıkıp "yaratıldı" dendiğinde ise teolojik olarak bunu teori boyutuna sürükleyebilir.

tabi o zaman bilimsel ateizm devreye girer ve bu bilim değil der.

big bang teorisi varken hiçlikten gelme söz konusu idi. peki parelel evren teorisi ortaya çıktığında bu yalan mı oldu?

hayır.

cerndeki ateistler ile inançlılar aynı şeyi aradı bilmem farkında mısınız?

ve bilim teolojik yaklaşımı yüzünden bu adamları cern e davet etmemeyi mi gerekitiriyordu.

evrim varolan kanunları yerinden edebildiği sürece bize yol gösterebilir. simetriyi izah ise öyle tesadüf ile açıklanacak şey değil.
ateizm ile evrim süslemesini darwin bile bırakmış iken yeni jenerasyon ateistlerin buna sarılması ise abes ile iştigaldir.
darwinin asker arkadaşları tarafından yapılan eylemdir. amk adam sanki darwinle karşılıklı oturup Çay içmiş gibi 'darwin onu bıraktı bunu tuttu' filan diyor. cahil cesareti çok güçlüymüş arkadaş.

darwin, rahip okulunda rahip olmaya çalışırken, hocası olan ve botaniğe meraklı olan rahibin isteği ve içindeki biyoloji merakı sebebiyle, evrim teorisinin anadamarını oluşturan türlerin kökeni eserini oluşturduğu geziye çıkmıştır. yolculuk amaçlarından biri de tanrıya kanıt bulmaktır. şimdi kalkıp darwinin eskiden ateist olduğunu ancak sonradan bundan vazgeçtiğini söylerse kişi, herhangi bir canlının ürettiği metan gazından daha değerli bir etki bırakmaz.

darwin tanrıya kanıt ararken galapagos adalarında, evrimi görmüştür. ve bu, hem darwinde hem de kendisini finanse eden botanikçi hocasında derin yaralar bırakmıştır. yani evrimi gören adam ateist değil bilakis dindar biriydi. ateist olduğu için evrimi öne sürmedi. evrimi gördüğü için teolojinin yanlışlığını anladı.

gerçi bir dindarın beyni neden-sonuç(diyalektik)la değil amaç-sonuçla çalıştığından, yazılanı anlamasını veya kabul etmesini beklemiyorum. asıl abesle iştigal olan, böyle bir beklentiye girmektir.
tanrı'nın gönderdiği iddia edilen kitapların yazdıklarına dayanarak evrim terosi yalandır demek, bir çürütme asla olamaz. bununla ilgili bir tartışma da olamaz. inancını öne sürerek tartışmaya kalkanlar, inanmak kelimesinin kesinlik bildirmediğini bilmemektedirler sanırım. inanmak, tam kanıtlanmayan birşeyin 'var olduğuna' kanaat getirmektir. evrimse bilimsel bir çalışmadır, yanlışlıklarının da olabileceğini işaret eder ve sınırı yoktur, her zaman her doğru değişebilir der! zaten mutlak doğru olduğunu kabul etmediği için bilim, bilimdir!
çocugun anne karnındaki teşekkülü, kur'an-ı kerim'in ele alışı, ilim adamlarını hayret ve hayranlığa sevk edecek derecede, bu günkü ilmî tesbitlerle aynen uyuşmaktadır. bilhassa erkeklik ve dişilik faktörünün erkek menisine (sperme) ait olduğunu ifade eden kıyâme suresinin âyetleri fevkalâde dikkat çekici bir hüviyet taşımaktadır. bu çeşit araştırmaların artması, keith moore gibi gerçek ilim adamlarına hep şunları söylettirecektir; "ayet ve hadislerin, ilmî gelişmeler konusundaki açıklamalarını bilgimin artması ile daha iyi değerlendireceğimi hissediyorum. din ile ilim arasındaki yıllar boyu bırakılan mesafenin kur'ân ve hadislerin ışığı altında kapatılacağına inanıyorum."
güncel Önemli Başlıklar