bugün

bilimin henüz yanıtlayamadığı ve belki de yanıtı hiçbir zaman tam olarak verilemeyecek sorudur. kozmoloji bilimi bu sorunun yanıtını ararken, süper hızlı bilgisayar modellemelerinden yararlanmaktadır. ancak, tüm değişkenlerin hepsini bilmek ve programa yüklemek gerekir ki, gerçeğe en yakın cevaplar bulunabilsin. bu da astronomik gözlemlerden elde edilen ve edilecek dağ gibi bilgilere ve yeni teorilere bağlıdır.

keşke her cevabı bilinmeyen soruya "allah yarattı" cevabı kadar kolay cevaplar verilebilseydi. "yarattı, ama nasıl oldu, hangi evrelerden geçildi ?" sorusunun cevabını vermek çok zor olsa da, bu bilimin işidir. başkaca hiçbir disiplin bu soruya yanıt veremez.
geçerli bir olasılık olabilir, ki her olayda düzgün yorumlayabilme ve düşünebilme adına bir yanılma payı bırakmak gerekir. ancak benim bu konudaki şahsi fikrim evrenin bir tesadüf sonucu meydana gelmediğidir. hatta bizim evrenimizden öte başka evrenlerde mevcuttur. öyle bir evren düşünün ki içerisinde milyarlarca galaksi ve bu galaksilerdeki milyonlarca gezegende onlarca canlı türü barındırıyor. bu canlı türlerinin böylesine bir evrende oluşabilmesi için ise akıl almaz derecede bir hesap kitap gerekir. drake denklemi evrende bizden başka canlıların var olduğunu zaten kanıtlıyor. peki böylesine farklı canlı türlerini barındırmak için oluşmuş evren nasıl ve neden olsun da tesadüfen meydana gelsin ki? bunun ardında yüce bir güç yattığı gerçeği yadsınamaz. bu evrende yaşayan bütün canlılar olarak aslında hepimiz o yüce gücün birer yansımalarıyız.
tanrının ezelden beri var olma olasılığıyla eşdeğerdir.
6146854374786747 de bir ihtimaldir.
1- '' hatta bizim evrenimizden öte başka evrenlerde mevcuttur. '' bunun bilimsel olarak hiçbir kanıtı yoktur. sadece tahmindir. 2- evrenin tesadüfen oluşabilme ihtimali, benim türkçe bilmeden şans eseri bu cümleleri yazabilme ihtimalimden katbekat düşüktür.
hiç bir tesadüf bu kadar komplike ve bu kadar muhteşem bir sistem kuramaz. kaldı ki tesadüf diye bir şey yoktur zaten.
Aslinda evrenin tesadufen olma ihtimali o kadsr da az degildir. Sonucta evren her daim yani bir kombinasyon denemkte yeni bir mutasyon asamasinda. Aslinda muhtemel olasaliklar hala devam ediyor gibi. Fakat bir tanri nin olmasi fikri isleri daha kolaylastiriyor. Bir tanri varsa da onunla iyi gecinmek gerekli diye dusunuyorum. Bu da dinleri doguruyor. Yani uzun uzun yazdigima bakmayin anlatmak istedigim jamiryooww!
izmir'de bakire kız bulma olasılığından yüksektir.
tasadüf diye bir şey yoktur.
Richard dawkins bunu yıllar önce açıklamıştı. O maymun doğru bir cümle kuramaz ama anlamlı kelimeler oluşabilir ve bu şekilde yola devam edilir. Evrim teorisi içinde bu geçerlidir. Anlamsız kelimeler elenir ve en yakın oluşacak cümleye doğru yönlendirme söz konusudur. Tabiki bir maymun hiçbir zaman anlamlı bir cümle oluşturamayacaktır fakat evrim teorisi sırf olasılık üzerine kurulu değildir doğal seçilim ana kaynağıdır.

https://www.youtube.com/watch?v=ElEBFyNilTg
Bir kap mürekkebi devirerk anlamlı bir cümle ortaya cıkarmak daha az tesadüf olurdu yani çok zor bir olasılık.
neyin ne olduğu anlamaya hevesli görüntüsü altında, millete (bkz: boşlukların tanrısı) tapımını dayatmaya çalışan birilerinin sorduğu saçma sapan bir sorudur.

evrenin nasıl oluştuğu bugün ana hatlarıyla ortaya konulmuştur. öyle dini açıklamalar gibi iki kelimeyle izah edilecek mevzular değildir. gerçekten meraklıysan, kafan da basarsa bir zahmet ilgili bilimsel bulguları araştırıver.

bilimin izahatlarında eksik noktalar var mı? elbette var... fakat eksik noktalar (bkz: boşlukların tanrısı) tapımını zorunlu kılmaz.

ona bakarsak yakın geçmişe kadar yıldırımların nasıl oluştuğu da bilinmezler arasındaydı. kutsal kitaplarınıza bakın, hala onları tanrının gönderdiği, onlar aracılığıyla istediğini çarptığı sanılıyor. oysa ki durumun hiç de öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.

velhasıl "aklım almadı", "şaşırdım kaldım", "hüşu içinde titredim" gibi mallıklar bilimin işi değildir. bilim her bilinmezin üzerine korkmadan gider ve yolumuzu aydınlatır. bugün neye sahipsek hep bilim sayesindedir, (bkz: boşlukların tanrısı) sayesinde değil...

"hüşu içinde şapşırmak" marifet değildir. marifet sanıyorsanız yolunuz açık olsun..
"şaşırdım doğrusu" demeyi marifet sananların gündeme getirdiği mevzudur.

halleri şuna benziyor:

https://www.youtube.com/watch?v=HgSaSjrIvSU
sonsuz tane evren var büyük ihtimalle. Biz canlılığı mümkün kılan bir evrendeyiz. Hepsi bu.
neden bu kadar uçuk? milyonlarca gezegen var ve sadece içinde hayat olan bildiğimiz kadarıyla biziz. eğer akıllı bir tanrı ve bu dünyayı imtihan için yarattıysa o zaman diğerlerini neden yarattı?

oysa olasılık olarak bakarsak burada hayatın çıkmasının tamamen tesadüfi olduğu daha akla yatkın. sonuçta milyonlarca yerde denenmiştir her türlü olasılık biri tutmuştur.

ayrıca dünyaya bakacak olursak gelişim çizgisine göre önce basit, sonra karmaşık canlılara doğru bir evrilme var ve bu olurken binlerce de hata var. oysa zekalı bir tanrı olsa neden basitini yapıp sonra karmaşığa gitsin ve giderken bir sürü hata yapsın?

mesela buna insanca bir örnek verip daha net olmasını sağlayacağım. ben gökdelen dikmeyi biliyorsam, neden kulube yapıp ve kulube yaparken binlerce hata yapıp süreç içinde yavaş yavaş gökdelen yapmaya doğru evrileyim?

o yüzden gerek dünyamızda gerekse evrende belli bir öngörü, mantık, plan, düzen yoktur. bunlar tamamen algı ve dinsel doğmaların saçmalığıdır.

mesela 4 ayaklı olsaydık bu da bize normal gelirdi veya düzgün gelirdi, oranlı gelirdi oysa iki ayaklı olmak da aynı yani o da görece.

sizin o akıllı tasarımcılarınız esas problemli.
Evrenin hokus pokusla yaratılma olasılığından farksızdır.
Bana göre yüzde ellidir.
bazılarımıza her ne kadar mantıksız gelse de doğru olabilecek olandır. nedensellik ilkesini bir kenara bırakıp düşündüğümüzde bu gayet olabilir bir hal alıyor. sorun da bu zaten, bir şeyler de neden aramayı bıraktığımızda her şey anlamsızlaşıyor ve bu da bizi açıkçası tam anlamıyla tatmin etmiyor. ancak bir şeylerin bizi tatmin etmiyor oluşu o şeylerin kesinlikle gerçek olmadığı anlamına da gelmiyor. ortada böylesine acayip bir durum var yani.
evet vardır diyeceğiz..

ondan sonra ayarcılar sıraya dizilecek..

sonra bilimi mutlakiyetçi bir bakışla sahiplendiğimizden emin olarak yüzümüze çok kitaplı az zekalı çıkarımlar fırlatırlar filan..

anasının karnından tesadüfen olduğu kişi olarak doğan insanoğlunun bir kısmı hala daha diğerlerine eziyet etme peşinde..

ha sıkıştığında da kader derler..

hatta bakınız bir din alimi vatandaş, yıllar önce canlı yayında dini bilimle uzlaşır göstermek adına kader hakkında şu yorumda bulunmuştu..

kader, suyun yüz derecede kaynamasıdır .

buyrun, yorum sizlerin..
düşününce kimilerine her ne kadar anlamsız gelecek olsa da bu bir olasılık. eğer bu olasılık gerçekse -ki copernicus'a kadar dünya'yı evrenin merkezine koymuştuk- yeniden aynı hataya düşülüyor olabilir. evrenimiz de aynı şekilde bir denize ait sıradan bir su damlacığı olup bir öylesinelik içinde oluşmuş olabilir. bu düşüncenin elbette sonu gelmiyor ancak belki de bir tür döngü mevcuttur, bunu bilemeyiz. nedense bu olasılık bana çok yüksek geliyor. bu yalnızca bir sezgi.
24 yaşındayım. Şimdiye kadar anlamadığım bir soru var. Neden buradayız? Kutsal kitaplar bizlere kötülük tavsiye etmiyor evet. Kutsal kitaplar doğru iyilik güzel şeyleri söyler. Ama dünya çok daha eski. Neden buradayız?
Sizlerin yeniden dirilme tutkunuz olmasın o? Bence tesadüfle Tanrı olma olasılığı yüzde elli. Kutsal kitaplardaki aldatmacaya bakarsak Gerçek Yaratıcının bizlerle iletişime geçmediği belli oluyor. Belki de Gerçek Tanrımız bir kuantum enerjisi. Veya kara delik. Düşünsenize evren dışında sonsuz kara delik var. Ne korkunç ama! Yoğunluk ve soğukluk patlama ile olan bir şey. Bir kuvvetin olması için onu patlatan bir şey olması gerekir ve bigbangden öncesi bile teori atılıyor. Gözümün önünde Tanrı deyince üstünün üstü sonsuz bir denkleme erişiyorum ben. Bu da benim aklıma şunu getiriyor. Bizden önce sonsuz patlama olması ve yaşam için geçerli maddenin olması ki bu sonsuz tekrar ediyor. Bu da bana gerçek yaratıcının ki eğer bir cisme sahipse ki sanmıyorum. Nedense kafamdaki yaratıcı ağaçtan elleri ve kolları olan birisi gibi gördüm küçüklükten beri. işiniz gücünüz olmuş manipülasyon. Yaratıcı bizden sonsuz akıllı ama ya. Sen evreni yok edersen sanki o yok olacak? Bunlar doğru şeyler. Ne yani iki tane gaz birbirini sevmiş evlenmiş çarpışmış patlama. Hayatımda duyduğum en en saçma bir şey. Sokrates değilim ama evrende zıtlık var. Bu da başlangıçta hidrojen ve azot çarpışması gösteriyor bana. Eee bunlar nerede buldular birbirini? Neymiş zaman geçmiş patlamış. Hadi oradan. Fesat kalbin gerçekleri görmemi engelliyor. Ya gerçek yaratıcı sonsuz ya da sizler kötü olduğunuz için ki cidden kurnaz ve kötüsünüz de çoğunuz. Sonra da yaratıcı nerede? Yaratıcı şeyinde sen önce iyi bir insan ol.
Yoktur.
"Tesadüfler tanrı'nın kendini gizleme şeklidir."

A. Einstein
ikisinin olma durumu eşit olabilir.Birincisi kutsal kitaplara gerçek yaratıcı gerek duymaz.ikincisi zaman dışı, ebedi ve ezeli olan bir şeyin kendini kitapla tanıtmasına gerek yok.Yaratıcı olsa bile kozmik olabilir.Veya içinde sonsuz atom bulundurabilir.Patlama için madde gerekli maddeden de enerji çıkıyor.Öyleyse yaratıcının yaratıcısı olur sonsuz boyutta.Yani bu evrenin üstünde de başka şeyler vardır.Veya bu evren tesadüfi oluşmuş olabilir diyordum ama hayır.Dünyayı oluşturanlar kara delikten çıkan pozitif ve negatif bilinçler olmalı.Bu da bana evrenin dışında bir şeyler olacağını gösteriyor.Lakin orası insanlar için ağır gelebilir.Büyük ihtimalle yaratıcı yok ve her şey enerjiden ibaret. Bu süreç meteorlarla tekrarlanıyor. Kimbilir kaçıncı evrendeyiz. Bizlerden önce kaç evren vardı. Sadece tesadüfi bir şeyler oldu. Hepimiz enerjiyiz zaten.