bugün

muhafazakâr toplumlarda ziyadesiyle yapılan abartıdır! sonradan ortaya çıkan dinlerden,,inançlardan, adetlerden veya kültürlerden dolayı mı evlilikler bu kadar çok abartılıyor bilmem ama evliliğin amacının ve pratiğinin birbirinden çok uzak olduğuna eminim! şu durum çok açık seçik ki kadın da erkek de cinsel doyumun en normal(!) şekilde yaşandığı evlilik kurumuna o kadar çok emin adım atarlar ki evlilik sonrası yaşayacakları maddi gerçeklikleri hiç düşünme zahmetine girmezler bile! yani gerdek gecesiyle başlayan evlilik, maddi gerçeklikle karşılaşıldığında, bütün kutsallığını, heyecanını, tatlılığını kaybediyor! ondan sonra o romantizmin yerini mutsuzluk,şiddet, geçimsizlik, boşanma vs...alıyor! evlilik sonrasında eşler birbirlerinin gerçek yüzlerini görünce şaşkına dönüyorlar- özellikle de kadınlar-. Şunu bir türlü anlayamıyorum: herkes de biliyor ki evliliğin en büyük amacı cinsel arzudur ama evlilikten sonraki beklentiler neden ya duygusallık ya da maddiyat oluyor? ve bütün bunlar beklenilir şeyler olduğu halde yapılan onca hazırlık ve telaş...şu insanoğlu beklentileriyle isteklerini ayırt etmeyi bir türlü beceremiyor!
Katıldığım önerme.

Aile kurumunu hiç sevmedim, hiç özenmedim, hiç imrenmedim ve kurmamak için bunca yıl direndim. Aileyi öven filmleri dizileri direkt zaplarım. Yok aile toplumun en küçük parçasıymış, aile birlikmiş. Aile kurmanın erdemi, goygoyları.

Ey özgür ruh, isyankar rüzgar.

Misal manitam bu entiriyi görse, üff nanayı yedim, O da gider. Biz bu anarşist ruhumuz için kimlerden vazgeçtik be rıza baba.