bugün

evlenenen insan sayısının fazla olduğu dikkate alındığında aynı zamanda gereksiz iş yapan insan da çok denilesi durumdur.nerede akşam orada sabah muhabbeti elbette başta insana hoş gelebilir. ama bunun bir sonu olduğu muhakkak. o zaman kişi yanlız kaldığında o 'gereksiz işi' yapmadığının pişmanlığını yaşar ömür boyu.
bir gençlik sanrısıdır, gerekliliği anlaşıldığında, bu sanrının gereksizliği ve ahmaklığı idrak edilmiş olacaktır.
(bkz: anne ben piç miyim)
Ojelerim Bozulmasın Diye Evlenmiyorum!!!
Ben yoruldum, insanlar yorulmadı sormaktan. Neden evlenmiyor muşum?! Kocalar kapıda sıraya dizildi de biz mi seçemedik? Düzgün bir adam karşımıza çıktı da biz mi istemedik? Aşık olduk da bekarlık kurumunun bize ihtiyacı var diye biz mi kaçtık?
Herkes evlenmek zorunda sanki…
Sevip aşık olmadığın biriyle evlenmektense evlenme daha iyi…
Kısmet demekten dilim damağım kurudu. Olmayacak dualara amin demekten dudaklarım yoruldu. O yüzden evlenmedim.
Yukarı tükürsem ıssız adam, aşağı tükürsem dingil! Hangisiyle evlenelim?
Zaten evlenince de hayatımıza kuş mu konuyormuş sanki? Kamberliğin bana verdiği yetkiye dayanarak şunu söyleyebilirim ki, hazırlıkları da dahil olmak üzere total olarak kocaman bir fiyasko evlilik...Hangimiz gümüş makasa pul yapıştırıp kurdele sarmak istiyor? Nişan tepsisi almak için kaç saatinizi sokaklarda geçirmek istersiniz? O kadar dandirik ki her şey; buzdolabı seçmek bile problem...Bütün sülalenin parmağı her işinizin içinde maşallah! Gelinliğiniz hakkında bile her kafadan çıkan milyonlarca konuşma baloncuğu… Biri ak diyor öbürü kara! Aman da herkesin gönlü olsun derken, iki gönül bir olunca seyran olacak samanlık dar geliyor insana.
Düğün olayını hiç anlamış değilim keza. Neden bir adamla aynı evde yaşamaya başlıyorum diye Dayımla karşılıklı Ankara havası oynuyoruz ki? Üstelik üzerimde beyaz ve ters bir mantar kostümüyle! Bir de boyumdan büyük bir pastayı kılıçla kesiyoruz yanımdaki penguen kostümlü kocamla! Sebep?
Peki ya mutlu sondan sonra?
Bulaşığı, yalaşığı gırla evin içinde… Oje bile süremiyor insan. Sürsen bile yemek yaparken, bulaşık yıkarken bozuluyor zaten. Bütün gün işte çalış, aksam eve gel yemek yap, ortalığı toparla, bulaşıkları yıka… geçe olunca bide kocaya çalış ..))) Aman tanrım yarın kaynanam geliyor sendromu da cabası…
Hepi topu bir
Pazar günümüz var o da ütüye kurban gidiyor... Bir de evin içinde dolaşan erkeksinin kılı tüyü dağınıklığı… Sinirleri kulak memesi kıvamında cılklaşan kadın çemkirmeye başlıyor. Ardından kavgalar gürültüler ve ta tam!!! Hadi bakalım ben annemin evine gidiyorum Hüseyin!!!
Ondan sonra adliyenin önü boşanma kuyruğu…
işte bu yüzden evlenmiyorum teyzelerim amcalarım...!! Henüz bu yaşanacak, anlat anlat bitmeyecek sıkıntıları bana pembe gösterecek biriyle tanışmadım da ondan evlenmiyorum..., Sırf sarılıp uyumak için bu kadar yükü taşıyabileceğimi düşündürmedi kimse de o yüzden hala yalnız yaşıyorum... Bir gün biri gelir, al bu da senin aptal cesaretin hadi evlenelim der ve beni ikna edebilecek kadar aşık ederse, ben de evlenirim belki. işte o zaman gelini öpebilirsiniz... Ama şimdilik ojelerim bozulmasın diye evlenmiyorum..!!!
Toplumsal bir baskı ve zorundalık gibi hissettirilmese evlenme oranlarının %30 azalacağını düşünüyorum. Bir çok insan gizli baskı yüzünden evleniyor diye düşünüyorum. Ve bu baskının farkında olmama rağmen ben de mağlup oluyorum bu baskıya.

insan çocukluğunda bardağı çanağı kıracak arkadaş ilk başkaldırı anaya babaya olacak yoksa ot gibi bir yaşamak bekliyor o insanı.
tarih ve antropolojiden bihaber yazar söylemidir.
evlilik mülkiyetin bir parçasıdır.
mülkiyeti sıfırlayın, geriye aşk, sevgi, saygı kalır. tabii varsa...
çok doğrudur. ayrılınca para vermeyeceksem evlenebilirim.