bugün

rezil biseydir.

evlenenlerin gunun birinde bosanmak icin adliye koridorlarinda kosusturmaları da iste bu nedendendir.
şimdiki zamanlarda anlamı değişen adeta "üstüne yapmaya" dönüşen hadise.
yani aslında değişen bir şey yoktur. nişanlılık ve sevgililik dönemlerinin atlatılıp olayı bir neticeye bağlamaktır. kişiler arasında farklı bir şey olmamasına rağmen tonla evlilik nasıl gidiyor? ve çocuk ne zaman gibi saçma sorulara maruz kalınılır. evli değilken ki. nişan ne zaman? ya da evlilik ne zaman sorularından kurtulunulduğu sanılırken şimdi bir de bu saçma insanlar ortaya çıkar. sanki üzerlerine vazifeymiş gibi.
Birisiyle hayatını paylaşmaktır.
Allahın hoşnutluğunu kazanmanın en ideal yollarından birisidir bence.
çantada keklik sanılmaktır.

oysa ki boşanmak diye bir gerçek vardır ki en seven insanın dahi canına tak ettiği zamanlarda acı gerçeklere başvurması kaçınılmazdır.

hiç kaybetmeyeceğini sanmak büyük ahmaklıktır.

değer vermeyi bilmeyenler bir imzanın pranga taktığını zanneder.

ama mutlak yanılır.
Mallıktır bir insan neden evlenir ki boşanmak bile ciddi sıkıntılar doğurur.
geleneklerdir. (başlığı değiştirmişler, evli olmanın zor tarafları idi halbuki. aynı şey mi? garip bu yetkililer)

en çadaş dediğiniz insanların evliliklerini bile geleneklerden kaynaklı sosyal roller öylesine zorlamaktadır ki, kişi kendisine yabancılaşmaktadır. yani bi bakmışsınız başınızda şal, görümcenizin, kaynınızın mevlidindesiniz.
Salaklıktır.

Boşancağın belli birşey değil mi? O zaman evlenmek yerine yalnızca beraber yaşa, boşanma sıkıntın olmasın en azından.
sorumluluk sahibi olmaktır, her şeyini paylaşmaktır.
yatakta çapraz uyuma özgürlüğünün yok olması, sürekli alınması gereken müşterek kararlar, belediye tasdikli sevişme vb. gibi şeylerin bütünü.
Bunu kötüleyenlere gerçekten şaşırıyorum.

Arkadaş sen boşanmak üzere evlenirsen, elbet bir gün boşanırsın.

Boşuna mı diyorlar; hastalıkta-sağlıkta, iyi-kötü günde diye. Evlendin mi çilesine katlanacaksın. Öyle ay ruhlarımız ayrı, burçlarımız gayrı, onu yanlış tanımışım olmaz.

Sonra evleniyorsunuz boşanıyorsunuz, nafakayla, ortada kalmış çocukla uğraşıyorsunuz.

Evlilik sağlıktır.
Hiç evlenmesen 40ına gelmeden çöküyorsun. Yalnız insan erken bunar. (bilimle ıspatlanmıs)

40ından sonra da bul birini. Hadi buldun, kafan uyar mı? 40ından sonra nasıl öğreneceksin karı-koca olmayı?

Uygun yaşta, uygun eşle evlenin efenim.
Evli olduğunuzu anladığınız an;
Wittgenstein'in metresi kitabını Wittgenstein'ın metre'si olarak okuduğunu andır.
(uslu çocuk modu on)
Güzel birsey oldugunu düşündüğüm müessese.
bok gibi olan bir müessese. bulaşmayın, özellikle yaşınız daha genç ise.
Annenizden gördüğünüzü ve babanızdan öğrendiklerinizi evlenince karşı taraftan beklemeyin, karşı tarafa uygulamayın.
Evleneceğiniz kızı, kendi kültürünüzden bulun.
hele ki bir avrupalıyla kesinlikle evlenmeyin.
tek nasihatım budur evliliği düşünen gençlere.
Bekarkenden daha az miktarda sextir.
80lerin ikinci yarısı ve hatta 90ların başı doğumlular (biliyorsunuz o çift profilini) tarafından bir meziyetmiş, bir başarıymış gibi lanse edilen , yanda çıkan bannerlar gibi reklamı yapılan durumdur.

dikkat: evli olmak bir nadir olan özellik değildir.
karakterlere bağlı olmakla beraber genelde bir süre sonra arkadaşlığa döner.
iş olsun diye yapılmayacak kadar ciddi bir olay.
Ne ölüsün, ne diri...
Güzel birşey, 3 saat oldu nikah kıyalı. şüphesiz hangi memur kıydı bilinmez adını unuttum burnunda ben vardı.