bugün

ersin karabulutun uykusuz dergisine 5 haftadır yazdığı, uykusuzu yeni bir alma sebebi doğurduğu çizgi dizi.
karakterler, çın çın * , aybike tatlı , meriç , ve dergi çizer yazarları.
her hafta gittikçe heyecanlanan çizgi hikaye. kendini anlattığı köşeden ve yeraltı öykülerinden gına gelmişti. ayrıca hikayenin dergideki diğer çizerleri içermesi de ayrı bir tat katıyor. severek okuyoruz.

edit:çok garip bitti lan. ha bu arada yalçın aynı ben. *
güzel bir hikayeye benzeyen çizgi dizi.

ilk 4-5 hafta okumadım. siklemedim boktandır diye. sandık içi bekliyordum, olmadı yeraltı öykülerine döner dedim, yazar çizer bırakır dedim. pişman oldum okumadığıma. keşke başta okusaymışım şunu.
ilginç bir hikaye, fakat memoyu pek bir egoist göstermiş ersin. biraz da uykusuz derginin ciddiye alınması gerektiğini anlatmak için yazmış sanki.
ersin in gene ailemizin çocuğu gibi hissetmemize neden olan bir başka durum.
(işte gene oldu adama direkt ersin diyorum. aile diyorum. o daha bizi tanımıyor. imza gününde hayal kırılığına uğramak kaçınılmaz. işte bundan bahsediyor risk diye. neyse kapatmalıyım artık dışarda görüşürüz)

sanırım dergide en çok amatörleri düşünen adam, uykusuz dershanesiolsun. her kitabının sonunda yaptığı paylaşımlar olsun. biraz daha ilgili.
çünkü bu adam farkında, onlar olmasa yeni karikatüristler nereden çıkacak?

amatör de sadece çizimle alakalı ek bilgiler değil, daha farklı durumlarda dikkatimi çekti.
mesela köşe konusunda derginin bakış açısı olsun küçük mesajlar vardı.
işin eğlenceli kısmından çok diğer yüzü diyelim. mesela hepimizin aklındaki dergi fikriyle uyuşmayanlar; sabahlama, bira içkiler, espriler havada uçuşuyor filan, herkes dergide bi köşede uyukluyor.
zihnimizde böyle bi götüntü varken; biraz da ciddi taraflarına değinmiş.
oranın da iş yeri olduğu, köşe sahibi olduğunda esas olanın devamlılık olduğu, sanırım biraz da bilinçlendirme için.
tabii sükutu hayale uğramamak için iyi oldu diyebiliriz.
ve yeni yetmelerin bakış açısını anlaması da hoşuma gitti (gerçi kendinden bilir işi)

neyse ya çok konuştum gene di mi? zaten kim okudu buraya dek bilmiyorum ama okuduysan teşekkür ederim.

iç çeken not: keşke istanbul da otursaydım da her hafta çizimlerimi gösterme-yorum alma imkanım olsaydı. neyse artık napalım. hev a nays dey.
güncel Önemli Başlıklar