bugün

geceleri, sessizliği, özlediklerini düşünmeyi, yalnızlığı, ve ellerini seven kişidir. neden ve nasıl bir huzur buluyorsa bu sol elini çenesine dayadığında sanki her şey dinginleşiyor. öylece bakıyorsun ama sanki uykudan yeni kalkmış gibi gözlerin dinlenmiş. kimse yok zihnini meşgul eden, istediğin yere götürüyorsun aklını. düşünüyorsun uzun uzun, düşünmeyi severek. neyi düşündüğünü bilmeden ve neden yalnızlığın gecenin bir yarısı bu kadar tatlı olduğunu sorgulamadan. avuç içlerin seviyor çenenin yaslanışını. bırakmıyor onu dakikalarca. birini doya doya özlemek ve onun bıraktığın hüznün içinde şiire dönüşecek bir acı mutluluk gibi dalışın uzaklara hep bu gecelerden ve yalnız başına oturmalarından. yalnızlaştıkça ve yapacak işlerin çoğaldıkça ellerin daha da güçsüzleşiyor ama bu geceleri çenenin daha ağır olduğu anlamına gelmiyor. seviyorsun. biraz huzur var bu işin ucunda. koyu renk yeleğinin cebinden sigaranı çıkarıp yaktıktan sonra biraz da efkar alıyor başını. küllüğe düşüyor gözlerin. mutluluk ve acı arasında kalan duygunun ne olduğunu merak ederek sigaranı içiyorsun. bunun da kıyısında azıcık huzur. söyleyecek çok şeyi olduğu halde içinde yaşamak belki de bunun adı...
ilerideki bir kızın götüne odaklanmış olabilir.
Vurduruyordur efendim.
Dertlidir umursamazdır çaresizdir hayat onu tüketmeye başlamıştır...
Delidir deli. Koyun kaçın.
hepinizi açık oylamıştır.
düşünüyordur.
görsel
bir şişe şarabı vardır. pencere kenarına çöker, cama vuran kar taneleriyle beraber düşer gözleri. çocukça bir avunmanın, kimselere anlatmadığı karmaşık duyguların darboğazında kendisiyle baş başa kalır. kendisiyle baş başa kalmanın tarifsiz huzuru ve hafifliğinde şarapla ekşir, sigarayla acır.