bugün

Bu bir gerçektir ve doğanın kanunudur. Neden böyle diye ağlamayın, gidin spor yapın, tıraş olun, ağda yapın, tipinizi düzeltip gelin!

Siz hiç kalbi temiz diye sağlıksız görünen bir karşı cinsle çiftleşen sincap gördünüz mü?
Kesinlikle herşeydir. Diş görünüş kızlar için en büyük seçme ve etkilenme faktörüdür. Önce dışını beğenir ve tanımak ister.
Hamam böceği ve uğur böceği misali. ilk izlenim için dış görünüş çok önemlidir.
katıldığım hede.
Her şey değildir ama önem sırası ilk sıralardadır.
Evet öyledir ve her zaman öyle olmuştur çünkü kadınlar ya da erkekler ben senin kalbini daha çok seviyorum dese de gerçek pek öyle değildir zaten bu yüzden kadınlar makyaja abanırken erkekler ise durmadan sakal falan bırakır maalesef gerçekler.
ben disardan cok agresif gorunurum ama evde cok tatli bir adamimdir.

isten gelir yerleri paspas yaparim ocagi çitilerim az once perde yikayip astim mesela.

yapi olarak sert gorundugumu soylerler ama milfoy gibi bir kalbim vardir.

hamur yemekten kafamiz buyudu.

mesela cok vahsi buldugum bir kadin vardi taniyinca cok da aglak kirilgan bir tipti.
hic tipim degil.
ben vahsi kadin severim.

olaya sadece uzuv guzelligi cirkinligi estetik olarak bakmam ben.
her yonden bakmak lazim.
Dış görünüş herşey değildir. internette kusursuz kızlara rastgeldiğimde 'bunun neden bir kusuru yok?' diyerek yargılıyorum. Ne bileyim geçen dönem hoşlandığım kızın çenesi kalındı ama yine de seviyordum onu. Eski kız arkadaşım benim yamuk dişlerimi falan severdi ... Bir çok örnek verilebilir. Hayalimdeki mümkün olan en mükemmel kızı çizen bir yapay zeka olsa bile bu sefer hayalgücümün genişliğinden yakınırdım ya da yz nin hatalı sonuç verdiğinden. Yanisi bu bakış açıları kağıda dökülemeyecek kadar karmaşık görünüyor.
hiç kimse, ambalajını beğenmediği şeyin içini merak etmez... boş yere duyar kasmayın...
Kimse kimseye yalan söylemesin artık. Dış görünüşe önem vermiyorum diyenler yalanınıza enine boyuna tekte gireyim. Çirkinlere soralım birde bakalım öyle mi değil mi? insanoğlu her zaman gözüne güzel geleni sever. Hamam böceği de böcektir, uğur böceği de. ikisini birbirinden ayıran dış görünüşüdür. Birisini elimize alıp ona şarkılar söyler, diğeri ölsün diye evimize düzenekler kurarız. Yani, dış görünüş bu çağda her şeydir. Yani dışı beğenilmeyenin içi merak edilmez.
tanrının ki varsa eğer adaletsizliklerinin en acımasız olanıdır.
Evet ilk görüşte önemlidir. ilk gördüğün anda beğenmediğin birini hayatına almıyorsun. Bunun bir çok sosyal deneyi bile vardır. Herkes iç güzelliği daha önemlidir der ve aslında gerçekten öyle ama ilk değerlendirdiğimiz hiçbir zaman bu olmamıştır.
Hiç unutamıyorum bir öğretmenimiz dersin ortasında karnınız aç da olsa kıyafetiniz düzgün olsun, insanlar ne yediğine değil nasıl göründüğüne değer veriyor demişti.

Ben de onun yalancısıyım.
Dış görünüse önem vermiyorum diyen insanlara asla inanmıyorum. Birini beğenmeyip de dur bir konusiyim belki ici iyidir diyen bir erkek görmedim. Özellikle erkeklerde diyorum. Çünkü çok yakışıklı bir adamın yanında mutlaka güzel bir kadın vardir. Ama güzel kadina bakıp kadına bak bide yanında gezdirdigi adama bak diyen çok olur.
bir gezide grubumuzda italyan bir adam vardı yakışıklı, fit vücut, kıyafetler çok şık, roma da turizm işiyle uğraşıyor falan çevredeki kızların dibi düştü ama karizma herif kimseye pas vermiyor kız kardeşiyle gelmiş turkiyeye , biz sinir olduk tabii adama ama misafirperveriz ya çaktırmıyoruz, bir akşam hep beraber bara gittik , biraz alkol alınca bu italyan başladı dans etmeye aman allahım o nasıl bir dans tarif etmem mümkün değil erkekler koptu yerlere yatıyor gülmekten, kızlar şaşkın, karizma yerlerde , sonra bir erkek yaklaştı buna karşılıklı dans etmeye başladılar ve hepimizde o an bir aydınlanma oldu. yani demem o ki italyan kız kardeş o gece bize kaldı.
Önemli olan kalbin güzelliği dermişim.
Bu mantıkla Acun demek ki çok yakışıklı ve çok stil giyinen biri ki, etrafında bütün karılar dört dönüyor.
Siyah t-shirt le parmak arası almaya gidiyorum.
Bu devir maalesef bu başlık üzerinde nefes alıyor, maalesef.
Maalesef öyle
Kanıtı
görsel
Burak özçivitin gençlik fotoğrafı
emin olun kadın için dış görünüş önemli değil.

Kadınlar için önemli olan paradır.
bu başlığı açan yazar aptalın teki olmalı. kendisi ya süper yakışıklı / güzel ya da süper çirkin olmalı.
dış görünüş her şey değildir. asıl her şey olan insanın içidir, dışı değil.
içi çirkin olduktan sonra dışının güzel olmasından bize ne?

şu bir gerçek, ilk tanıştığın birisini insan ister istemez dış görünüşüne bakarak yargılar. ancak bir kaç hafta sonra bu yargısından vazgeçer.
dış görünüş , etkilenme için önemlidir ancak sonrasında yapılan muhabbet, fikirler, hayata ve olaylara bakış açıları önem kazanıyor. hem dış görünüşü güzel hem de entelektüel birikimi olan birisi nirvanayı yaşatır size.
Dış görünüş; "dış görünüş onun için her şey olan" için her şeydir.
ekşi de bir yazarın haykırışıdır:

--spoiler--
bundan 7 yıl önce hayatta acı bir şekilde tecrübe ettiğim gerçek.

internet üzerinden tanıştığım bir kız vardı ve kız sesimi çok beğeniyordu. "sabaha kadar seni dinleyebilirim" sözleri etrafında aylar geçti. ikimizin farklı şehirlerde olması ve o zamanın şartlarındaki bazı sorunlar nedeniyle buluşma ertelendi,ertelendi,ertelendi.

hayatta ilk kez bir kızla, internet üzerinden tanıştığım biriyle buluşacaktım ve olağandan biraz daha özenli, heyecanlıydım.
ikimiz de gençlik yıllarında olduğumuzdan dolayı adrenalin her zaman en üstteydi. telefon konuşmalarında, ona bahsettiklerimi çok sevdiğini ve hatta çoğu zaman benim konuşmalarımı dinleyip uyumak istediğinden telefon açık beni dinlerken uyuyup kalmasına rağmen gerçekte hiçbir şey aynı olmadı.

kendimi bu büyünün içerisine o kadar kaptırmıştımki, o gün gözüm hiçbir şey görmüyordu artık. sadece istediğim tek bir şey var; onu gördüğüm ilk yerde kocaman sarılmak. geçmişte ve gelecekte yaşayacak tüm kötülüklerden sanki o kocaman dolu dolu sarıldığım kollarım koruyacaktı, o şekilde seviyordum.
bütün yaşadığı kötü şeyleri beraber düzelteceğiz, her şeyi baştan inşaa edecektik oysaki.

buluşma günü en güzel kıyafetlerimi giydim. kendime çeki düzen verip güzel parfümlerle beraber evden çıktım ve buluşma yerine yol aldım.
o kadar heyecanlıydım ki, masumiyet müzesinde geçen ilk cümledeki " hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu." düşüncesiyle o günü yaşamak istiyordum.

aylarca süren konuşmanın, gülmenin, beraber olmanın heyecanı ile beraber ilk buluşmaya böyle bakıyordum.
bugün benim için hayatımın en mutlu günü olacaktı ve ben bunu biliyor olacaktım.
bugünü öyle yaşayacaktımki hayatım boyunca unutmayacağım en güzel günüm olacaktı.
düşündüklerimden önemli bir noktası gerçektende öyle oldu.
"hayatım boyunca unutmayacağım bir gün oldu."

7 yıl boyunca kimseye anlatmadım bunu. hiçbir arkadaşıma paylaşmadım, dost dediğim kimse bilmedi. kendi içimde kavruldu gitti. ne zaman birisiyle buluşsam o çocuksu heyecanım bugüne götürdü beni. o günden kalanlarla ne yaşadım ne hayatımın en mutlu günü olabileceğini düşündüm, ne de bilmiyordum diyebildim.

normal olarak bakıldığında, oldukça basit sıradan bir olay olarak gözüküyor. o kadar basit ve çocukçaki bu kadar uzun bir şey yazmanın çoğu insan için anlamsız olduğu aşikar. madem yazdın şunu adam akıllı kısa bir şekilde yazmanın, sadece ana hatlarıyla anlatmanın ne kadar basit olduğunu bana söyleyebilirsiniz.
peki ya duygular?
hissettiğim bu hayal kırıklığı, bu buhranda her şeyi bu kadar kolay kestirip atmak basit bir anlatıma mı değiyor? asla.
insanın zaten hayatta tek sahip olduğu şey duyguları değil mi?
her şeyimizi atalarımızdan miras alarak dünyaya geldiğimizde kendimize ait olan, bir şeyleri hissetmemizden başka neye sahibiz?

7 yıl önce bugün, 9 şubatta, şubatın karlı soğunda eski zamanları tanıklık etmiş ve günümüze kadar gelmiş bir heykelin önünde buluştuk.
telefonda söylediği, anlattığı, verdiği samimiyetinden öte beni gördüğünde kendi içerisinde bir şok geçirdi.
oysa beni defalarca fotoğraflarda görmüştü. neye benzediğimi, ne olduğumu biliyordu.
bana söylediği ilk söz " gerçekten boyun 180cm mi?" olarak sordu. ne kadar basit ilkel bir soru. oysa yalan söyleyecek hiçbir zorunluluğum veyahut çıkarım yoktu. kendisinin ortalamaya göre uzun bir kız olması ve topuklu giymesi ile beraber benden uzun gözüküyordu. ben evet cevabı sonrasında "ben daha uzun boylu geniş omuzlu birisini bekledim" dedi.
bozuntuya vermedim hiçbir şeyi.
sadece benimle gelen bunca zaman kurduğum hayaller beni orada tek tek terk etmeye başlamıştı.
o zamanlar yaşadığım sağlık sorunlarından öyle bir durumdaydım ki, en zor, en desteğe ihtiyacım olduğu zamanda bana söyleyebileceği ilk şey bir yalanın ardında saklanmış gerçeği sanki gün yüzüne çıkarmış edasıyla şok içerisinde bana bakmak oldu.

biraz ilerledikten sonra, aylarca beraber oluşturduğumuz o güzel hisler beni terk etmeye başladıklarını görmeye başladım. kırmızı ışıkta beklerken hepsi bambaşka yerlere dağıldılar. ben ise sadece yeşil ışığı bekledim.

bana söylediği ikinci söz " telefonda sesin etkileyici, güzeldi burda ise..."
sende etkilendiğim hiçbir şey kalmadı demenin acımasız bir yoluydu bu. nezaketen söylemeye bile girmiyorum. direkt olarak söylenen, acımasızca bir söz.

oysa uzun saatler konuşmamız neredeydi? beraber hayallerimizde sarılıp uyuduğumuz geceler neredeydi?
sanki geceleyin ayın bütün ışığı hiç karanlık kalmaksızın bütün dünyayı aydınlatmışta, bu güzel günlerin hepsi yok olmuştu. gecenin parıltısı olan ayın bu imkansız aydınlatışı gibi her şey söndü içimde.
oysa tanıdığım sevdiğim o kız sadece sokakta gördüğüm yabancı biri oluvermişti.

hepsi bu kadar.
zira 7 yılın geçmesine rağmen hala hissettiğim acıyı kelimelere dökemiyorum. hayatımın en zor, en çaresiz zamanlarında kimsenin yanımda olmaması ile beraber yaşadığım yalnızlık kuyusunda bir darbede beni sevdiğini söyleyen, kalbimin ortasında benimle yaşayan birisinden geldi.
oysa her şeyi güzel bir dil ile söylemenin ne kadar basit ve ucuz bir yolu vardı. erkek olmak duygusuz bir insan olmak anlamına gelmiyordu.
hastalığımı bildiği ve neler yaşadığımı sonuna kadar gördüğü halde beni buradan vurmasına inanamadım.
buraya kadar okuduysan sevgili okur, her şey için teşekkür ederim, zira ben yalnız bir adamım, kelimelerimin bir yerlere ulaşması beni en çok mutlu eden şeylerden birisi.
--spoiler--
kesinlikle öyle. dışını beğenmediğinin içine bakmazsın.