bugün
- diamond tema33
- türkiyeyi mülteci kampına dönüştüren abd11
- true bir martı olsa olacaklar8
- anın görüntüsü15
- saraca silsüpüroğlu9
- ülkesi savaştayken başka ülkede keyif süren kansız9
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var23
- evlenmeyenlerin seks yapmadan ölüp gitmesi9
- ne zaman evleneceksin diye soran akraba12
- oktay kaynarca'nın türkiyeliyim açıklaması22
- kayseri de atatürk heykeline baltalı saldırı13
- millet öğle yemeğine çıkarken yeni uyanan tipler8
- özgür özel13
- abber'ın ruh hastası olması26
- babalar günü17
- kitap okuyan erkek10
- sevgiliyle aynı evde yaşamak9
- thusneldaa10
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi9
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi14
- sözlükteki 11 yaşında yazar olması19
- buralarda dinsiz denen bir tarzan varmış17
- ne hissediyorsun8
- larisalisa12
- steven s power law10
- gideon reid morgan jj25
- kurban eti dağıtmak mecburi mi12
- yazarların başarılı olduğu dersler11
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları12
- ismeti yazar yapan moderatör13
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- özge özacar'ın memeleri10
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
- ups boobss nickli yazar19
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler10
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
hayatı boyunca kendini kumar batağından kurtaramayan satılık kalem necip fazıl kısakürek'in adnan menderes'e ısrarla yazıp borç para istediği mektuplardan birindeki yalvarışında geçen bir sözdür.
tamamı söyledir:
‘’Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara ‘nın bu ücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”
hiç şaşırmayın. yobaz kitleyi sürükleyen tüm adamlar için geçerli bir durumdur bu; hoca verir talkımı, kendi yutar salkımı. akla hayale gelmeyecek iftiralarla herkesi karalarsın, kim parasını verirse onun için yazarsın ama aslında balık baştan kokmuştur çoktan. saraylarda yaşayan insanların, günümüzde mütevazi olmak, tevazu sahibi olmak konusunda atıp tutması da, trilyonluk mercedese binen sarıklıların da şükredin fetvası vermesi bu yüzdendir. yıllar boyunca bu durum hiç değişmemiştir.
(Erdal Şen – Belgelerin dilinden: Yassıada’nın karakutusu Zaman Kitap, 2007 s.108)
parasını verin, ne istiyorsanız yazar. aslında gerçek duyguları chp yönünde olsa da, atatürk öldüğünde şu satırları yazmış olsa da;
“Son on beş gündür her sabah yatağımızdan kalkıp Dolmabahçe Sarayı’nı yerinde bulduktan sonra, ona varlık ve mana izafe eden unsurun yok olduğuna inanabilmek, yaban bir idrak işkencesi; Atatürk’ten bir parça halinde kalan birçok şey arasında onun yokluğu, merkezi olmayan bir daire tasviri gibi, içinden çıkılmaz bir muhal hissi veriyor. Fındığın kabuğunu kırmadan içini yiyen korkunç bir sihirbaz edasıyla ölüm, Atatürk’ü hüviyeti etrafındaki büyük zarfa el değdirmeksizin aldı götürdü
… Hiçbir Türk, kendini, devlet reisine, bütün dünyanın bu türlü bir saygı göstereceğini ümit etmezdi. Osmanlı imparatorluğu’nun yarı dünyaya sahip olduğu devirlerde bile böyle bir ihtirama sahip olabilmiş hükümdar yoktur. Avrupa’nın, bize en yabancı milletlerine kadar heyetlerle, askeri kıta’larla ve en büyük mümessillerle Ankara’ya koşmuş olması gösteriyor ki garp, Atatürk’ün şahsında Türk ehliyet ve kıymetine artık inanmıştır. Bu inandırışın büyük aksiyonunu yapan milli kahraman’ın ölüsü karşısında da hiçbir protokol kaidesinin olmadığı ve hiçbir garplının bir yabancıya göstermediği bir hürmetle şapkasını çıkarmaktadır. (Son Telgraf 25 Kasım 1938)
kumar oynayabilmek için herşeyini satar. haysiyetini bile.
tamamı söyledir:
‘’Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara ‘nın bu ücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (…) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım.”
hiç şaşırmayın. yobaz kitleyi sürükleyen tüm adamlar için geçerli bir durumdur bu; hoca verir talkımı, kendi yutar salkımı. akla hayale gelmeyecek iftiralarla herkesi karalarsın, kim parasını verirse onun için yazarsın ama aslında balık baştan kokmuştur çoktan. saraylarda yaşayan insanların, günümüzde mütevazi olmak, tevazu sahibi olmak konusunda atıp tutması da, trilyonluk mercedese binen sarıklıların da şükredin fetvası vermesi bu yüzdendir. yıllar boyunca bu durum hiç değişmemiştir.
(Erdal Şen – Belgelerin dilinden: Yassıada’nın karakutusu Zaman Kitap, 2007 s.108)
parasını verin, ne istiyorsanız yazar. aslında gerçek duyguları chp yönünde olsa da, atatürk öldüğünde şu satırları yazmış olsa da;
“Son on beş gündür her sabah yatağımızdan kalkıp Dolmabahçe Sarayı’nı yerinde bulduktan sonra, ona varlık ve mana izafe eden unsurun yok olduğuna inanabilmek, yaban bir idrak işkencesi; Atatürk’ten bir parça halinde kalan birçok şey arasında onun yokluğu, merkezi olmayan bir daire tasviri gibi, içinden çıkılmaz bir muhal hissi veriyor. Fındığın kabuğunu kırmadan içini yiyen korkunç bir sihirbaz edasıyla ölüm, Atatürk’ü hüviyeti etrafındaki büyük zarfa el değdirmeksizin aldı götürdü
… Hiçbir Türk, kendini, devlet reisine, bütün dünyanın bu türlü bir saygı göstereceğini ümit etmezdi. Osmanlı imparatorluğu’nun yarı dünyaya sahip olduğu devirlerde bile böyle bir ihtirama sahip olabilmiş hükümdar yoktur. Avrupa’nın, bize en yabancı milletlerine kadar heyetlerle, askeri kıta’larla ve en büyük mümessillerle Ankara’ya koşmuş olması gösteriyor ki garp, Atatürk’ün şahsında Türk ehliyet ve kıymetine artık inanmıştır. Bu inandırışın büyük aksiyonunu yapan milli kahraman’ın ölüsü karşısında da hiçbir protokol kaidesinin olmadığı ve hiçbir garplının bir yabancıya göstermediği bir hürmetle şapkasını çıkarmaktadır. (Son Telgraf 25 Kasım 1938)
kumar oynayabilmek için herşeyini satar. haysiyetini bile.
şaşırtmayan sözdür. necip fazıl kısakürek Atatürk döneminde Atatürkçü, inönü döneminde inönü düşmanı, Menderes döneminde ‘’kalemimi sizin için kullanmaya hazırım’’ diyecek kadar Menderesçi, 1970 li yıllarda ise islamcılarla ülkücüler arasında gidip gelen bir siyasi hayatı olmuştur.
yobaz maduriyetidir. sahtedir. satılıktır. (yüz)yıllardır değişmemiştir.
cenazedeki ağlama ekibi gibi, parasını ver ağlasın.
cenazedeki ağlama ekibi gibi, parasını ver ağlasın.
güncel Önemli Başlıklar