bugün

varsa bunun bir kapatma düğmesi ameliyata girip kapattıracağım yetti zulmü. Halı sahada topu sürekli ıskalayıp hakan balta performansı sergilememe rağmen düşen nesnelere tekme atmaktaki ısrar, özgüven ve isabet oranımın nereden çıktığını hiç anlamıyorum.

Stajerken raftan düşen 20 kiloluk kalıba tekme atıp bir hafta rapor ve bir daha kalıphaneye girmeme cezası almıştım. Hadi kalıba tekme attın istem dışıdır eyvallah. neden sadece yürümek için kullandığın sol ayağını kullanıyorsun? Hangi anatomik kanuna isyan ediyor bu vücut? Geçenlerde de kahvaltı esnasında annemin önünden kumandayı alıp veronica mars'ın yerli ve statik versiyonu olan müge anlı'nın olduğu kanalı değiştirmek için hamle yaptım ve çay bardağım devrilip sıcak çay kucağıma doğru akmaya başladı tabi sıcak çay benim sikilesice refleximin umurunda değildi masadan yuvarlanan bardak düşerken sağ ayağımla gelişine vurdum. zidanın şampiyonlar ligi finalinde bayern leverkusene attığı goldeki gibi tam ayağıma oturan bardağın ayağımın üstünden çıkış ve tavanda tuzbuz oluşu arasında geçen süre ışık hızını geçmiş olabilir(cernde çember içinde boşuna çarpıştırp ziyan etmesinler maddecikleri) bardağın parçaları yerlere bulaşık yığınlarının içine kahvatı masasındaki reçel, peynir kaselerine dağılmıştı. Ben sol ayağımın üst tarafının ağrısı ve bacaklarımdaki sıcak çayın acısını yeni yeni hissetmeye başlamıştım. Bardağın kırılması ile kendini korumak için yüzünü kapatan annem bana baktı ve kendisinden hayatım boyunca duyduğum en ciddi ses tonuyla "oğlum seni askerde neden adam edemediler" dedi. işte bu amına koduğumun reflexi yüzünden kadının gözünde iyice ruh hastası seviyesine büründüm.

Kaç sene oldu bitmedi ama azaldı artık düşen nesneleri ayağımla yumuşatmaya başladım. Gene ayağımı acıtıyor ama olsun. Evdekiler, zile basıldığında hiç bakmadan zart diye otomata basıp kapıyı açıyorlar diye babamın bulduğu dahiyane fikir olan balkondan anahtar atma olayında da anahtarı her seferinde ayağımla durdurmaktan ayakkaplarım delindi. O değilde bizimkiler anahtarı bakmadan atmaya başladılar (bizimkilerin sorunu bakmamakmış)bir keresinde koordinatlarını hesaplamadan salladıklarında anahtarı göğsümde yumuşatmak sorunda kalmıştım. Çektiğim acı yüzünden flash tvdeki ağalı dizilerde ağıt yakan kadınların yaptığı gibi yere çöküp kendime kalp masajı yapmaya başladım. yerden kapıya kadar güçlükle gittim. odama girdiğimde göğsüm hala acıyordu. onu son gördüğüm an geldi gözümün önüne silebilmek için tatu posterine baktım(hangisi lezbiyen hangisi müslümandı lan bu kızların?) yinede silinmedi siluetin posterin gölgesinde oturup gözyaşlarımı hiç ziyan etmeden içime doğru ağladım.