bugün

prensip olarak, doğum günü hediyesine burun bükmüyorum, kıvırıyorum. yalnızca hediyeye de değil, ilaveten; her nevi sürpriz partiye, şapır şupur öpmeli, sarılmalı kutlamalara ve smslere de burun kıvırıyorum. ama küfretmeden evvel neden diye bir sor. bi' kere amerikan filmlerinden aparma, fazlasıyla yapmacık bir eylem. günün yorgunluğuyla, beyin hoşaf olmuş bir halde eve giriyorsun, her yer karanlık. aniden ışıklar açılıyor, bütün tanıdıklar "sürpriiiz!" diye bağırıyor. düşün ki aralarında babam gibi haşmetli insanlar var. sürpriz yapacak diye mala dönmüş, çığlık atıyor kalıbından utanmadan. e sinirleniyor insan haliyle. ve bunun için gayet haklı sebeplerim var.

misal, okuldan eve dönüyorum, perişan. aklımdaki tek şey, danalar gibi yatmak. bir de bakıyorum ki tanıdığım herkes orada. öğle yemeğinde bülent ersoy'u yemiş de sindirememiş gibi süslü, kendince şık. öyle çipil çipil bana bakıyor, gözlerimde mutluluk, heyecan parıltısı arıyor... e ben kuaföre gitmedim, üstüm başım rezalet... yani benden nasıl "ay inanmıyoruuum, çok şekersiniz!" falan dememi beklersiniz ki. pastamı yer odama çekilirim valla. ha en iyi ihtimalle, alınacak tepki şu olur; "aaa, bak şimdi, hiç olmadı böyle. keşke bi' haberim olsaydı. az değilsiniz he, bütün gün kutlama mesajı beklerken bunalıma girdim, resmen unuttuğunuzu sandım ehe!"*

ha ayrıca; bakalım kimler davet edilmiş? benim nezaketen görüştüğüm, esasen sinir olduğum yığınla arkadaşım var. sosyal ilişkiler o kadar kolay değil ki? yani öyleleri var, hayatımın ayrı alanlarında olmalılar ve asla bir araya gelmemeliler. hassas dengeleri var bu işin. ana okulu çocuğunun doğum günü mü bu, el ele tutuşup şarkılar söyleyelim. ne alakası var? sonra bakalım pasta neli? meyveliyse? iğrenç! yeminle küfrederim. hem doğum günümü kutlayacaklar, hem de pastayı neli sevdiğimden bi' haberler. olacak iş değil. yani bunlar önemli detaylar. sonuç olarak; kimse kimse için zahmete girip, kendini sıkıntıya sokmamalı bence. kazık kadar insanlarız, çok istiyorsak kendi organizasyonumuzu kendimiz yapar, milleti çağırırız.

-samimi bir şekilde bunları düşünen bir insan olmama karşın, sevgilimin doğum günümü kutlamamasına çok bozuldum. neresinden baksan tutarsızlık, neresinden baksan çelişki.
burnu kırılası kızdır.
şımarık kızdır.
evlat olsa sevilmez.
hediyeyi saniyesinde ağzında görebilecek olan kızdır.
hediyenin ne olduğuna bağlı olan durumdur.
kendisinin istediğini hediyeye ulaşamamış, kendisine gelen hediyelerden hoşnut olmayan doğum gününden hiçbir zevk alamayan doğum günü kızıdır.
son burun bükücüdür...

(bkz: the last nosebender)
bir daha hediye alınmaması gereken doğum günü kızıdır.
pahalı bir hediye bekleyen kızdır. *
amfi ortasında kendisini sevgilisi zanneden erkeği piç gibi ortada bırakıp gideni ile tanışmış olduğum kızdır.