bugün

Evet efenim böyle bir tespitimsi. Din insanların inandığı değer yargıları ve inanış şekilleri olarak adlandırılabilir. Şayet insan bu değer yargılarını korkuları dolayısıyla benimseyip korkularıyla yüzleşmemek için inanç gösteriyorsa bu hem samimi değildir hem de insanoğlunu psikolojik rahatsızlıklara itebilir. Kısaca örneklendirecek olursak içerisinde yaşadığımız toplum ve bu toplumun inanış şekli bize durumu özetleyebilecektir. Bizler yaratıcımızdan korkulması gereken bir varlık olarak eğitildik. Cehennem ateşinde yanmamak için iyi olmamız gerektiği yönünde telkinlerle büyüdük. Netice birbirine güvenmeyen bir toplum. Çünkü sevgi yok. Çünkü cesaret yok. Çünkü güven yok. Niçin? Şöyle ki;insanoğlu kötü bir yaratıktır ve tanrı onu iyi yapmak için cehennemi yaratmıştır veya iyi olmayan insanlar cehennemde yanacaktır yoksa cehennem olmasaydı bütün insanlar kötü olacaktı... Oysa ki; bizler korku yerine tanrı'yı sevilen, yarattıklarına kendisinden bir parça üfleyen bir kavram olarak kabul edebilmiş olsaydık bütün insanların iyi olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kalırdık. Hatta bütün insanlar da iyi olurdu. Kendi ruhunun tanrı'ya ait bir parçası olduğunu kabul eden bir zihniyet samimi olarak inanmışsa nasıl kötülük barındırabilir ki içinde? işte efenim bütün mesele budur! Korku dini paranoyak inşanı yaratmaktadır. Ve kötü olan insanın kendini sürekli, sonsuz bir tehlike içinde hissetmesine yegane sebep ise budur. Buyrun...