bugün

devleti, ülke ve insanların üstüne koyan totaliter bir cümle.

(bkz: 1982 anayasası)

bu cümledeki psikoloji aslında tanrı gibi, baba figürü gibi oralarda biryerlerde görünmeyen bir devlet baba'nın olduğunu ve bizim 'adam olmamız' gerektiğini dikte etmektedir. yani eleştiri kabul edilemez, bu yapıya eleştiri gelirse insanların kafasında yanlış bir şey yaptığınız algısı uyandıracak bir yaftaya sahip olursunuz: en iyi ihtimalle asi veya daha da kötüsü vatan haini.

devlet, bu tanımlama ile halka yani kendisini meydana getiren insanlara görevlerini unutup, onlar üzerinde baskı uygulayan bir sistem haline gelmiştir. evet dostlar, yazarlar, vatandaşlar! devlet bize hizmet etmek zorundadır, biz devlete değil. ancak devlet baba vatandaşa karşı sorumluluklarının hiçbirini bugün yerine getirmemektedir. bkz: eğitim, sağlık, barınma gibi temel haklar adeta lüks gibi sunulmaktadır. sinema, tiyatro gibi kültürel faaliyetleri zaten saymıyorum bile, onlar büyük lütuf.

devletin vatandaşlarına hizmet etmesi gereken, onları kollaması gereken bir yapı olduğu ne yazık ki bu ifadenin vücut bulduğu zihniyette yer almamaktadır. 12 elül darbesi zihniyeti halkın baskı altına alınarak aslında vatandaşın devlete karşı sorumluluğu olduğunu dayatmaktadır. çünkü devletin milleti vardır, milletin devleti değildir o.

netekim hep duyduğumuz her şeyi devletten beklememek lazım esprisinin altında yatan totaliter devletçi zihniyet belki de bu görüşün yansımasıdır. aynı karnı tok zihniyet sağlık, barınma, eğitim, kültürel hakların korunması gibi temel sorunları gündeme getirmemektedir. yani vatandaş(lar) eğer açsa bu devletin sorunu değildir, yolunu bulan aç kalmaz neticede bu kapitalist sistemde.

bu yapılanmayı koruyan, kollayan silahlı güçler her ülkede olduğu gibi bizde de vardır. evet doğru, ancak esas olarak bu yapılanmanın ve 12 eylül sürecinin kendini sürekli yeniden üretmesinin sebebi kanımca halkın örgütsüzlüğü, kopuk bir şekilde gidişatı eleştirme çabasıdır.

bu düzeni eleştir(e)meyen halkın diğer kısmı ise salla başını al maaşını düşünce yapısıyla yaşamını olumsuz şartlara rağmen allah'a şükrederek idame ettirmeye çalışmaktadır.

uzun lafın kısası halklar devletlerinden değil, devletler halklarından korkmalıdır. ancak bu mümkün olduğunda devlet, halkın üstünde baskıcı otoriter bir sopa değil, bağlı bulunduğu halka karşı sorumluluklarını yerine getiren şeffaf bir yapılanma olabilir.

güçlü halk tam bağımsız türkiye