bugün

iki benzer yapı. insan dışındaki bütün canlılar, sürü halinde dolaştığında, tek başına takılmaktan daha çok verim elde ederler. insan ise istisnadır. bireysel karar alma mekanizmasına sahiptir ve sürü halinde takılması daha zordur. çünkü kendince bir yeterliliği bulunur. dağınık veya düzenli gruplardaki bireyler bu karar alma mekanizmasına güvenip bir süre sonra sürüden ayrılır.

kendine yeterliliğin dayanak noktası olan bilinçte bu yapıya benzer. milyarlarca beyin hücresi bulunur insanda. fakat öyle bir koordinasyon vardır ki bu hücrelerde hepsi birbirine muhtaçtır. fakat hiçbiri bireysel hareket edemez. bir nevi doğadaki diğer canlıların sistemine benziyor. farklılığı sağlayan şey ise, bütün bu hücrelerden gelen bilgiyi tek olarak birleştiren ve farklı benlik algılarının oluşmasını engelleyen, duyu, tat, öfke, dil gibi her şeyi tek bir merkezde toplayan ve insanı birey yapan bilinç. tıpkı devlet gibi. toplumdaki insanları var olan bir beyin hücresi olarak düşünürsek bütün bu koordinasyonu sağlayan mekanizmaya da devlet diyebiliriz. bir nevi devlet var olan hücrelerin, "bizim her birimizin özel görevleri var fakat bir yere kadar. ben bir koku alma hücresi olarak, tat alma işlemini yapamam" diyerek yönetimi devrettiğini organdır. sistemin düzgün işlemesi lazım. bütün erklerin birbirinden ayrılması lazım. yoksa, bir şeyi kokladığınızda tat alır. başka bir şeyi duyduğunuzda da kokusunu alırsınız. sistem çöker. (bkz: sinestezi)