bugün

sadece türkiye'de görülebilecek zeka geriliği.
avrupa ve kıta ülkelerinde dere yatakları, sadece turizm için doğa koruma olanı olarak kullanılır.
sadece bizim gibi 3. dünya ülkeleri manzarası güzel diye dere yatağına imar izni verir.
ve sel gelir katliam olur.
kastamonu'daki olay afet değil cinayettir.
suç halkın değildir.
imar vermekle görevli yetkili merciler boşuna mı vardır?

eğer orası bina yapmaya uygun değil ise imar vermez.
kimse halkı suçlamasın. halk ev alırken bir inşaat mühendisi veya müteahhit gibi neresi sağlam, neresi sıkıntılı bilemez, bilmek zorunda da değil.

bunun için maaş alan yetkili merciler var çünkü.
peki o merciler buralara nasıl izin vermiş?
Turkiyede bu tip olaylar 2 şekilde oluyor.
Birincisi devletin ilgili birimi dere yatağı olmasına rağmen imar izni veriyor ve bölge hakkında herhangi bir kısıtlama getirmiyor.
ikincisi halk bilmediği için veya bilse bile tehlikenin boyutunun ne olabilecegi kestiremedigi için gecekondulasma tarzı o bolgeye yerleşmeye başlıyor ve nasıl olsa af çıkar ben de bu yere sahip olurum diye düşünüyor.
Ve gerçekten de siz ne yaparsanız yapın bir seçim öncesi o af çıkıyor kimse sizin evinizi yıkmıyor.
Kaçınılmaz son da maalesef bu.
Şehir planciliginin olmadığı bir ülkede, kürt kalfa ile Laz müteahhidin yaptığı tüm binalarda sel, deprem vb gibi afet sonucunda can pazarı yaşanıyor.

Peşin edit: kürt ve Laz kelimeleri ırkçılık içermemektedir. Sektördeki cokluklarindan dolayı yapılmış bir tespittir.