bugün

major depresyon denilen şey kanser kadar kötü olabilir. ancak bana göre kişiyi buraya götüren en büyük etkenler; yaşadığı ve içinde bulunduğu psikolojik durumdan kurtulmaya çalışmak yerine daha da dibe inmesine müsaade ediyor oluşu. bu kendi rızasıyla olmuyor belki de. özellike çevre faktörleri onu dibe çekiyor olabilir. sürekli kafasına kafasına vurulan ya da dolaylı olarak iletilen kötü düşünceler, kişiyi farkında olmadan duyarsızlaştırıyor. veya yalnızlaştırılan birey de zamanla o karamsar ruh haline duyarsızlaşıyor. duyarsızlık öyle bir boyuta geliyor ki artık insan hiçbir şey umut edemiyor. bir süre sonra kendisini öyle kabul etmeye başlıyor. bir çıkış yolu aramak da istemiyor. bir şekilde elinden tutulup o bataklıktan çıkarılmalı. bunu kendisi de başarabilir elbette. daha hızlı çıkabilmesi için başkasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

uyku problemi de yine kişinin içinde bulunduğu durumu, kişinin kendisi ile en yakın olduğu anda fark etmesi ile başlıyor. kafasından binbir düşünce geçiyor. içinde bulunduğu durumu, prangalara vurulmuş olduğunu fark etmesi, üzerinde aşırı stres ve baskı oluşturuyor. iştahsızlığın da sebebi bu stres hali olabilir.

biyolojik sorunların kişi psikolojisini etkilediği gibi, psikolojik bozukluklar da insan biyolojisini etkiliyor. bunun üzerine bilimsel bir araştırma yapmadım. laboratuvar çalışması da yapmadım. ama psikolojinin biyoloji üzerindeki baskısının daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Kendinde dünya olabilir.

(bkz: kendi başlığını uplamak)