bugün

baykal sanki daha iyi muhalefet yapıyordu gibi hatırlıyorum, ancak bir daha genel başkan olması zor ve parti şuan alevilerin kontrülünde.
chp ye tutmasam bile deniz baykal'ın muhalefetini ve siyaset yapmasını seven ve isteyen biriyim, adam konuşuyor aga, başbakanın karşısına deniz baykal'ın çıkması lazım memurun değil !
deniz baykal. adam i en azindan ciddiye alabiliyorsun. kilicdaroglu konustugun da insanin icinde seker verip yollama istegi uyaniyor.
ikisi de değil. (bkz: çare sarıgül) başbahan sarıgul.
tabiki de baykal.
baykal'ın sadece hitabet gücü bile ezer geçer.

(bkz: http://video.uludagsozluk...niz-baykal-m%C4%B1-83329/)
(bkz: kötünün iyisi) karşılaştırmasıdır.
deniz baykal ok daha hitabet üstünlüğü olan bir isim.
(bkz: çare sarıgül)
deniz baykal gibi uçkuruna sahip çıkamayan bir adamı, kılıçdaroğlu gibi karekterli, dürüst bir adamla kıyaslama saçmalığıdır.
al birini vur ötekini.
hayatımda duyduğum en saçma sorulardan biridir ayrıca. kılıçdaroğlu daha genel başkan değilken baykal'ın yaptığı muhalefetin kat kat fazlasını yapıyordu.
Ikisi de sadece muhalefet yapabiliyor.
chp\' nin sorunu lider sorunu değildir; bir zihniyet sorunudur. temel itibarı ile de halkla kucaklaşamama sorunudur.

siyasi partiler halkı değil devleti yönetmek için vardırlar. chp ise kuruluşundan itibaren, mustafa kemal dönemi de dahil olmak üzere halkı yönetmeye talip olmuş ve bu maksatla devlet imkanları ve otoritesini de olabildiğince kullanmıştır. halkı, cehalet içinde ve yönetilme mecburiyetindeki bir kuru kalabalık olarak görmüştür. yalnızca mustafa kemal dönemi için bunu, zamanın şartları ve insanların eğitim düzeyleri anlamında makul görebilmek mümkündür elbet, ya! sonrası için...

chp deki bu zihniyete karşı tek istisna, bülent ecevit tir ki o da 70 li yıllarındaki ilk dönemlerinde... ve bakın! ona karşı halkta oluşan bu sevgi seli 20 yıl sonra, yeni partisi dsp yi tekrar iktidar partisi yapmaya yetmiş ve chp yi tarihinde ilk kez meclis dışına itmiştir.

halkla kucaklaşmayı, kendisini sevdirmeyi, insanların gönüllerinde taht kurmayı beceremeyen kişiler, ne denli bilgili ve donanımlı da olsalar lider olmayı beceremezler. turgut özal ve recep tayyip erdoğan bu bağlamda önemli örneklerdir ve büyük kitleleri arkalarından sürükleyip götürmüşlerdir. nerede ise cem uzan da başaracaktı bunu lakin, bizleri melekler korumuştur.

şimdi! bana sorarsanız, "kemal kılıçtaroğlu mu deniz baykal mı?" diye ben de size şu karşılığı veririm;

- viraneyi ha! yel almış götürmüş, ha! sel almış götürmüş hiç fark etmez! öncelikle onu onarmak, tesis etmek gerekir ki itibarı yükselsin.
davulcu vedat.
(bkz: çare sarıgül)
Gelen gideni arattı valla.
aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık.
çare Drogba. Ama illa birini seçeceksek deniz baykal.
Kırmızı kabloyu mu kessem mavi kabloyu mu tadında 10 puanlık soru.
baykal'ın eleştirilecek çok yanı vardır ama sarıgül, bekaroğlu, tanrıkulu ve fethullah gülen gibilerle iş tutmuyordu en azından.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun tamamen Alevi kimliğinden dolayı kaybetmesi sonucunda, iyi muhalefet ve dolayısıyla da iyi bir siyaset yapmasının işe yaramadığı; Deniz Baykal'ın ise kendine dahi hayrı olmadığı karşılaştırmadır.
biri antalyalı biri dersimlidir. yani biri akdenizli diğeri doğu anadoluludur. bakış açıları bile bundan dolayı farklıdır.
Koltuk altında bi sürü dosyayla siyasette öne çıkıp taşıdığı dosyaların boş A4 kağıdından ibaret olduğu kısa sürede anlaşılan chp genel başkanı zatın adı k kılıçdaroğlu. Bugünkü konuşmasını, dünkünü, ondan önceki günkünü hatta 2 sene önce bugünkü konuşmasını alın her olaya aynı cümlelerle tepki verdiğini göreceksiniz. Türk siyasetinin bir ayıbıdır kendisi.
Deniz Baykal mı? Kurt politikacı demek yeterli.
ikisi de chp yi anamuhalefet saflarında eziklemek için biçilmiş kaftan yapan parti başkanlarıdır. her ikisine de Genel Başkan demeyi ben de istemiyorum.