bugün

coğrafi keşifler; teknik anlamda aşağı yukarı 1400'lerde başlayan ve bir kaç yüzyıl devam eden avrupa dışındaki toprakların avrupalılar tarafından bilinmesi ve buralardan yararlanılması sürecidir. bununla birlikte, kelime anlamıyla, insanlık kişisel ve topluluk olarak bir çok keşifler yapmıştır. ancak, dünyamızın daha çok bilinen ve daha çok müdahale edebileceğimiz bir yer haline gelmesi süreci coğrafi keşifler dediğimiz süreçle bağlantılıdır. bunu da avrupalılar yapmıştır.

coğrafi keşiflerin neden başladığı bir tarafa, bunun nasıl mümkün olduğu daha önemlidir. ondan önce örneğin neden insanlar coğrafi keşifler yapmamışlar ve neden edindikleri bilgileri birbirlerine aktarmamışlar. bu sorunun tek cevabı vardır. insanlık coğrafi keşif dönemine geldiği zaman yeterli teknik donanıma ve ve bu işleri yapabilmek için gerekli olan artık değere sahipti. bu nedenle coğrafi keşifler mümkün olmuştur.

coğrafi keşiflerin arkasındaki güdülere gelince;
1-değişik tatlar elde etmek, özellikle baharatlardaki tatlar. bu doğrudur. çünkü avrupalılar gerçekten değişik tatlara çok açtılar ve paraları ve imkanları vardı, bunu talep etmek için.
2-ticaret imkanlarının araştırılması
3-fethetmek, ve kaynakların ele geçirilmesi
4-bilimsel merak

ancak, bilimsel merak ve ilgi, coğrafi keşiflerin son dönemlerine aittir. bu da iyice zenginleşen avrupalıların sahip olduğu bir güdüydü. ve zaten coğrafi keşifler, bugün bildiğimiz sonuçlarını doğurmuş ve avrupalılar her istediklerini yapmışlardı.

ingilizce geographical discovery diye bilinir.
coğrafi keşifler dediğimiz şey aslında eski dünyalıların yeni yerler öğrenmesi sürecidir. bununla birlikte, bu yeni yerleri öğrenmek salt bir entelektüel faaliyet olmamıştır. entelektüel ve maceracı bir faaliyet olsa bile sonuçları bununla sınırlı olmamıştır. kimilerinin zenginliklerini, hükümranlıklarını arttırmışken başkalarının zenginliğinin ve hükümranlığının azalmasına mal olmuştur.

bu sonuçları doğuran temelde iki husus vardır. Birincisi; amerika kıtasının eski dünyalılarca öğrenilmesi, ikincisi de; avrupa ile uzak doğu arasında deniz yoluyla gidebilmenin mümkün olmuş olmasıdır.

doğuya doğru giden araştırmaların ve keşiflerin başlatıcısı ve bir süre sonra da bunun imkanlarından yararlananlar portekizliler olmuştur. batıya doğru giden ve amerika'yı keşfedenler ise ispanyollardır.

doğuya doğru olan deniz yolunun bulunması afrika'nın en güneyinde ümit burnu'nun keşfidir. bu burundan hareket edilerek ticaret yapmaya başlamışlardır portekizliler. portekizlilerin bu yolu bulup buradan ticaret yapmaya başlamaları en çok iki unsurun aleyhine sonuç doğurmuştur. bunlardan birisi venedikliler diğer de mısırlı müslümanlardır. venedikliler ondan önce akdeniz ticaretini domine etmekteydiler. mısır'a kadar eşyayı getirir oradan da kara yoluyla taşınırdı eşyalar. venediklilerin akdeniz'in her yerinde postları vardı. küçük çaplı bir vali atarlardı liman kentlerine, oradan o kişiler venediklilerin ticaret işlerini yürütürlerdi. mısırlılar da karayoluyla yapılan ticareti kontrol edip bundan kar ederlerdi. mısırlılar ve venedikliler, portekizlilere karşı mücadele etmişlerdir, ticari üstünlüğü kaptırmamak için. ancak çok başarılı olmamışlardır, daha doğrusu talihleri yaver gitmemiştir. çünkü aslında portekizliler uzak doğuya filan giderlerken, yüzlerce gemiden ve binlerce savaşçıdan oluşan filolarla gitmiyorlardı. ya da mücadeleleri bu çapta yürümüyordu. hepi topu bir kaç gemi, bu gemilerde bulunabilecek kadar adamla gidiyorlardı. karşılarına çıkan kişiler de onlardan daha fazla değillerdi. sonuçta, talihli oldukları için portekizliler, bazen ikna, bazen satın alma ve bazen de küçük çaplı çatışmalarla uzak doğu ticaretini ele geçirdiler. 15'inci yüzyılın sonlarında başlayan bu faaliyetler, 16'ıncı yüzyılda, portekizlilerin hint okyanusunda mutlak ticari dominasyonu ile sonuçlandı.

bu arada, kaderin bir cilvesi olarak osmanlıların mısır'ı ele geçirmeleri de portekizlilerin ticaret hayatını ele geçirmelerini kolaylaştırdı, çünkü osmanlı, oradaki hesaplardan pek fazla haberdar değildi. ya da konunun salt siyasi yönleriyle ilgiliydi, ticari yönünü ihmal etti.

ikinci büyük coğrafi keşif olayı ise, zikredildiği gibi amerika kıtasının keşfidir. burasını da ispanyollar keşfetmiştir. daha doğrusu ispanyolları ikna etmeyi başaran cenevizli bir denizci olan kristof kolomb yapmıştır. kolomb'un, amerikayı keşfetmesinin ilk etkisi avrupaya zengin değerli madenlerin getirilmesi oldu. daha sonra da ticaret imkanlarının bir vechesi oldu tabi ki zamanla. amerika'nın keşfi, burayı keşfetmeyi ummadan keşfedilmiştir. atlantik okyanusu'nun ya sonsuz olduğu ve sonunun dünyanın sonu olduğu veya atlantik'ten sürekli batıya gidince asya'nın en doğusuna varılacağı sanılıyordu. bu iki inanç da aynı geçerlikteydi. kolomb asya kıtasının doğusuna ulaşmak için yola çıkmıştı ancak amerikaya ulaştı. doğuya yapılan keşif çalışmaları gibi zahmetli, planlı ve uzun sürmemiştir amerika'nın keşfi. ama dünya'nın kaderini daha fazla etkilemiştir. ancak, burada keşfedilen amerika aslında güney ve orta amerikadır. zira, ispanyolalr esasında buralarla ilgiliydiler. kuzey amerika firansız ve inglizler eliyle keşfedilip cukka edilmiştir. sonra zamanal fransızlar biraz bunlardan mahrum kalmış ingilizler silip süpürmüştür. ancak, amerikan refah hayatını etileyen esas amerika keşfi orta ve güney amerikadır. kuzey amerika'nın keşfi avrupa'ya sınırlı katkıda bulunmuştur, daha ziyade abd'nin kurucuları olna insanlara yaramıştır bu keşif.

ispanyollarla portekizliler bir süre sonra coğrafi keşiflerin getirileri konusunda çeşitli mücadelelere girmişlerdir. bunun üzerine papa, iki kez, değişik sınırlar belirleyerek, bir çizginin batısının ispanyol etkisinde doğusunun ise portekizlilerin etkisinde kalmasına karar vermiştir. bu karar uygulanmış bir süre sonra da es geçilmiştir.

ayrıca, burada, her ne kadar, kullanılan ulus isimleri, günümüzdeki ulusların isimlerini andırıyorsa da, aslında ulusal bir birlik olmadığı gibi ulus adına hareket etme diye bir şey de yoktu. ama bir grup veya kişinin yaptığı iş/keşif çevresindeki insanların ve topluluğun hayatını etkilemiştir. dolayısıyla batıda yer alan bazı insanlar keşif yapmışlar, onun kaymağını bütün batı yemiştir. Diğer taraftan, Müslümanlar da yekpare hareket etmemişlerdir. Müslüman bir veya birkaç tüccar kendi adına hareket etmiş, ama sonucu değiştirememiştir. Ama sonucu, tüm Müslümanları etkilemiştir, vesselam.

(bkz: ümit burnu)
14. yüzyılın sonlarından başlayarak 16. yüzyıla kadar avrupalıların yeni ticaret yolları keşfetmek adına yeni deniz yolları araması sonucu oluşturdukları organizasyon, gezi amerika'da dahil pek çok popüler kıtanın keşfiyle son bulmuştur.

15. yüzyılda özellikle bir çok avrupa ülkesi, avrupada son derece pahalı olan ipek ve baharat'ın önemini anlamış ve hindistan'a ulaşmanın, ticaret yapmanın bir yolunu aramasıyla başlamıştır. hindistan'a karadan ulaşmak o dönem ve koşullar içinde oldukça zorluydu bu yüzden hindistan'a ulaşmanın yeni bir deniz yolunun keşfedilmesiyle mümkün olacağı fikri pek çok krala cazip gelmiştir, lakin bu fikirlerle pek çok pinti kral bile hazinesinden yüklü miktarda servet ödemiştir dönemin önde gelen denizcilerine.

özellikle portekiz tahtına prens henry'nin tahta geçmesiyle başlayan coğrafi keşifler, onun kurduğu okullardan çıkmış vasco de gama, bartolomeo diaz gibi pek çok ünlü denizcilerle başarılı sonuçlar elde etmiştir.

ancak bugun amerika'yı keşfetmesiyle ünlünen ve en popüler denizci olarak tanınan kolomb bile amerika kıtasına doğru gitmeyi tercih ederken yeni bir kıta için değil, dünyanın diğer tarafından dolanıp hindistan'a ulaşabileceğini düşünmüş ve ispanyol ve portekiz krallarına bu şekilde bir fikir ortaya atarak desteğini almaya çalışmıştır, ancak bunun imkansız günümüz şartlarında anlaşılacaktı.

bazı ünlü keşifciler için;

(bkz: naddod)
(bkz: henry hudson)
(bkz: juan ponce de leon)
(bkz: gonçalo coelho)
(bkz: sebastian del cano)
(bkz: magellan)
(bkz: pedro alvares cabral)
(bkz: diogo cao)
(bkz: diego kolomb)
(bkz: kızıl erik)
hakkında konuşulurken, karavellerden bahsedilmezse, ayıp edilecek olan konu.
avrupa devletlerinin, 15. yy sonların da, başlayıp 16 yy boyunca, devam ettirdikleri yeni yerler bulma girişimleridir. keşifleri ilk başlatan ülke portekizdir. onları ispanyollar izlemiştir.
sonuçlarıyla tüm insanlık tarihini değiştiren hede.
ipek ve baharat yolunun önemini yitirmesiyle osmanlının çöküşünü hızlandıran keşiflerdir.
portekizlilerin kiliselere büyük meydan okuyarak çıktıkları keşif gezisidir. ümit burnu bulunarak başarılı olmuştur. Bu keşifler sonucunda kiliseye olan güven azalmış, sömürgecilik başlamış dolayısıyla avrupa hızla zenginleşmiş, osmanlı aksine duraklama dönemine girmiştir.
keşfedilesi MU kıtası cografyası.
atlasımın olması benim için önemli bi coğrafi keşifti mesela. şu an o kadar önemsemiyorum.
tarih kitaplarında osmanlı'nın yükselme dönemi, istanbul'un fethi konularından sonraki konudur. osmanlı'nın yükselme döneminde başlamıştır bu keşifler. bu keşifler avrupanın gelişmesinin temeli olduğuna göre osmanlı en yüksek döneminde bu keşifler fırsatını tepmiştir. bu fırsatı iyi değerlendiren ingilizler ise dünyaya egemen olmuşlar, ingilizceyi dünya dili yapmışlardır.

hızır reis, oruç reis gibi osmanlı denizcileri bu keşifleri yapmış olsalarda bunların yaptıkları belli bir aşamadan ileri gidememiştir. avrupalılar bu keşifler ile birlikte dünya'nın büyük devletleri olmuşlardır.
genel anlamda uzun yolculuklarla dünyanın bilimeyen yelerini keşfetmeyi amaçlayan seferleri kapsamakla birlikte, özellikle 15-17.yy.lar arasında en bilinen örnekleri arasında kristof kolomb da yer alan avrupalı denizci ve kaşiflerin dünyanın bilinmeyen bölgelerine ulaşma amaçlı seferlerini niteleyen bir ifadedir.
* (bkz: 16 ve 17 yy da kuzey geçidi arayan denizciler)
Osmanlı Devleti'nin ticari açıdan boka sarmasını sağlayan olaylar zinciri.
ipek ve baharat yollarının önemini kaybetmesi, akdeniz limanlarının da önemini kaybetmesi üzerine osmanlının bir nevi yıkılmasına neden olduğu söylenebilir.
keşif denildiği zaman akla insanlar tarafından daha önceden bilinmeyen bilgilerin veya yerlerin bulunması gelir. coğrafi keşifler denildiği zaman ise, amerika'ya avrupalıların ulaşması bir keşif olmaktan ziyade "avrupalılar" için yeni bir buluştur. amerika'da daha önce insanların bulunduğunu ve orada yaşayan insanlar tarafından medeniyetlerin(aztek, maya vs.) kurulduğunu göz önüne alırsak coğrafi keşif tabiri biraz aşağılayıcı anlamlar içermektedir.

ticari yollar anlamında, ümit burnu vs. gibi yeni güzergahların keşfi de söz konusu değildir. bu yollar antik çağlarda bilinen ancak skolastik felsefenin etkisi altına giren avrupa tarafından unutulan yollardır.. yani uzun lafın kısası önceden insanlar tarafından keşfedilen yerlerin "avrupalılar" tarafından tekrar bulunmasıyla bu adamlar keşif yapmış sayılmaz. bu onları yüceltmek ve bulup sömürdükleri yerlerdeki yerli insanları aşağılamak onları hakir görmek anlamına gelir.
bir çok coğrafi keşfin; ingiltere, italya, ispanya ya da portekiz gibi deniz ülkelerinin kanun kaçakları tarafından yapıldığı söylenir.
bizim eşkiya sıkıştımı dağa çıkarken; tazı gibi kaçma yeteneğine sahip ingiliz ise britanya adasında "uzun bacaklılar" tarafından ezilme tehlikesiyle karşılaştığında hemen okyanusa açılmıştır. çünkü okyanusta dalga boyu 20 m. dir.
keşif denilerek olumlanan, ancak dünya tarihinin en acılı süreçlerinden biridir.

ümit kıvanç, 16 ton'da şöyle özetler bu dönemi:

"Tüfek çağına varan Avrupalılar, altın-gümüş çağına geçebilmek için, gidip, henüz tüfek çağına ulaşmamış olanları yok ettiler. Ya da esir ettiler. Hernando Cortes, Aztek imparatorluğunu, Francesco Pizarro da inka’ları yok etti. Buna “Keşifler Çağı” adını verdiler.
Keşfettikleri, Güney Amerika imparatorlukları ve Afrika yerlilerinin, ateşli silahlar karşısında savunmasız oluşuydu. "Biz", "ötekiler"e ne kadar zulmedebilir diye sınadılar. Görüldü ki, çok edebiliyormuş.

1500\'lerin başında ispanyol fatihler gelmeden önce Meksika'nın nüfusu 25 milyondu. 100 yıl sonra bir milyona inmişti. Dünya nüfusu 400 milyon kadarken, "Keşifler Çağı"nda Avrupalıların Güney Amerika'da yol açtığı telefat, 70 milyondu. Bu rakama, canlı canlı köpeklere parçalattırılan çocuk ve yetişkinler dahildir.
En büyük kâşif, Kristof Kolomb, yerli halktan "boyları posları münasip, iyi hizmetçi olurlar" diye söz eden bir adamdı. Günlüğüne şöyle yazmıştı: 'Yerlileri dikkatle inceliyorum ve altınları olup olmadığını anlamaya çalışıyorum... Bu adalar güzel ve verimli, havası da güzel. Henüz bilmediğim şeyler olabilir ama araştırmaya niyetim yok çünkü başka adalar da bulup altın var mı diye bakmak istiyorum.'

Baktılar. Varmış.

Belçikalı gravürcü Theodorus De Bry 1500'lerde, neyin nasıl keşfedildiğini ayrıntılarıyla resmetti, gravürleri belli başlı Avrupa ülkelerinde görüldü, bilindi. Yine de kanlı soyguna 'keşifler' dendi. Çünkü seferleri Avrupalı sermayedarlar finanse etmiş, bu sayede serbest piyasa ekonomisinin temelleri atılmıştı."

metnin tamamı için: http://riyatabirleri.com/16ton_ana.html
Gitmediği bir yeri hiç gitmediği bir yere benzeten Cristof Kolomb'u neyseki dünyayı tam turlamadan öldürmüşler. Allah muhafaza heykelini dikerlerdi şerefsizim. Del Cano olmasaymış gemi, pipisinin ucuna sivri bir şey takan zenci kabilelerinden birinde kalırdı. O kadar iş boşa giderdi.

We Love You Del Cano <3
Gitmediği bir yeri hiç gitmediği bir yere benzeten Cristof Kolomb'u neyseki dünyayı tam turlamadan öldürmüşler. Allah muhafaza heykelini dikerlerdi şerefsizim. Del Cano olmasaymış gemi, pipisinin ucuna sivri bir şey takan zenci kabilelerinden birinde kalırdı. O kadar iş boşa giderdi.

We Love You Del Cano <3
10. Sınıfta tarih dersinin 2. Ünitesinin ilk konusu.
Papalığın götüne giren olaydır. Tabi Çin ve Türklerin de.
insanlığı bütün olarak kabul edersek coğrafi keşif diye birşey yoktur,çünkü keşfedildiği iddia edilen yerlerde zaten insanlar yaşıyorlardı ve çok farklı medeniyetler kurulmuştu.
(bkz: inka) (bkz: aborjin) (bkz: maya)
Macera ruhlu bir takim amcanin gezip yeni yerler bulabilmesi .
bartolome de las casas anlatıyor:

kızılderililer ; “dünyanın en saf, sabırlı insanları, kötülükten ve hileden uzak biçimde yaşarlar. kin beslemezler ve en hafif hastalık dahi olsa yenik düşerler.”

hıspanıola
“ispanyollar hispaniola adasına geldikleri zaman yerli nüfusu üç milyon civarındaydı; bugün sadece iki yüz kişi yaşıyor.”
“yerli kadınları ve çocukları hem hizmetçi olarak hem de aşağılık isteklerini tatmin etmek için yanlarına almaya başladılar.”
“bir avrupalının tek bir günde tükettiği yiyecek-bütün bir ay boyunca her biri on kişiden oluşan- üç yerli evini doyuruyor.”
“bütün adanın en yüce reisinin eşine tecavüz edilince o utanç verici süreç başladı, halk isyan etti ama silahları çoğu avrupalı çocuğun oyunlarında ki silahtan daha ölümcül değildi.”
“ispanyollar isyancıları parça parça kestiler, sürüler halinde ağıla toplanış koyunlar gibi karınlarını yardılar. bir adamı tek bir darbede ikiye bölüp bölemeyeceklerine veya bir kişinin başını gövdesinden ayırıp ayıramayacaklarına ya da tek bir balta darbesiyle bağırsaklarını çıkarıp çıkaramayacaklarına dair bahislere bile girdiler. memeden kesilmemiş bebekleri ayaklarından tutup annelerinin göğüslerinden ayırdılar ve baş aşağı kayalara çarptılar.”
“yerli liderleri bir tür demirden düz ızgaraya bağlayıp kısık ateşte kızartıyorlardı. yerli liderler, yavaş yavaş ölürken acı ve çaresizlik içinde inliyorlardı ve kendi canı istediği zaman ölmeleri için ateşi artırıyorlardı.”
“yeni gelen vali, kendisini karşılama törenine gelen liderleri aldatarak etrafı samanlarla kaplı bir binada topladı ve adamlarına binayı ateşe verip içindekileri diri diri yakmaları talimatını verdi. etraftaki bütün çocukların bacaklarını kesip kopardı ve onları yerde emekletti.”

porto riko ve jamaica adaları
“iki ada halkının nüfusu altı yüz binin üzerindeyken, katliam sonrası iki adanın her birinde iki yüzden daha insan kalmıştı.”

küba
“binlercesi intihar etti, hayatta kalanlar madenlerde öldü.
yedi binden fazla çocuk açlıktan öldü.”
“yerlilere göre hristiyanların tanrısı(altın) idi. tanrıyı mutlu etmek için altın dolu sepetlerin önünde yorgunluktan halsiz düşüne kadar dans ettiler ve sonra tanrıdan kurtulmak için altınları nehre attılar.”

anakara
“yerlilere saldılar sonucu 40 bin yerli hayatını kaybetti, bir kısmı diri diri yakıldı, bir kısmı vahşi köpeklerin önüne atıldı veya türlü türlü işkencelerden geçirildi.”
“bu gibi operasyonların sonunda sekiz yüz bin insan hayatını kaybetti.”
“yerli liderden altın altın alabilmek için onu ayak tabanlarından itibaen yakarak öldürdüler.”
“kadınları, çocukları alınan yerli erkekler ; ah, aşağılık adamlar! ah, acımasız hristiyanlar! iraları(kadınları) öldürüyorsunuz!”

nikaragua bölgesi
“hristiyanlar yerlilerin yiyeceklerine el koydular. böylece yaklaşık yirmi ila otuz bin yerli açlıktan öldü. hatta bazı anneler çocuklarını öldürüp yedi. kaçanlar tepelerde jaguarlara yem oldular.” toplamda “beş-altı yüz bin yerli hayatını kaybetti , şuan bölgede dört-beş bin kişi kaldı.”

yeni ispanya
“avrupalılar 450 fersahlık bölgede dört milyon insanı katlettiler ve diri diri yaktılar.”
“tutuklu bulunan yerlilerden kendilerini eğlendirmelerini istediler, insanlar kendilerini tamamen dansa vermişlerdi. güvenliklerinden endişe duymuyorlardı. tam bu sırada askerler kılıçlarını çekerek saldırdılar.”
“yüz fersah büyüklüğündeki bir bölgede iki milyondan fazla insan hayatını kaybetti. sadece iki bin kişi hayatta kaldı.”

guatemala bölgesi ve krallığı
“hamile kadınları, yeni doğum yapmış anneler, çocuklar ve ihtiyar erkekler içi sivri uçlu şenderelerin olduğu çukurlara atıldılar.”
“komutan ordusundaki on-yirmi bin damgalı köleyi hiç beslemediği için ellerine geçen tutukluları yemelerine izin verdi. karargahta insan mezbahası kurdular ve bu mezbahada çocuklar kesilip kızartılıyor, yetişkinlerin ise elleri ve ayakları kesiliyordu.”

yeni ispanya, panuco ve jalisco
“köle pazarında seksen yerliye karşılık bir kısrak alınıyordu.”
“yeni ispanya adasının etrafına duvar örmek için sekiz bin yerli ithal edildi para ve yemek vermeden bu projede çalıştırılan yerliler birer birer açlıktan ölürken hiç kimse aldırmadı.”
“yerli kral yakalandı. altınların yerini söylemesi için zincirlere vurup ellerini bedeni boyunca uzanan bir kalasa bağladılar; sonra ayak tabanlarının altında bir mangal yaktılar ve iyice kavurdular.”
“burada insanlara türlü türlü işkenceler yaptılar. kimisini asarak, kimisini ellerini ve ayaklarını keserek, kimisinin dillerini dışarı çekerek, kimisinin de kafalarını testereyle kopararak çok sayıda yerliyi rastgele katlettiler.”

yucatan krallığı
“yerlilerin izini sürüp avlamak için vahşi köpeklerden faydalanıyordu… bebekli kadını yakalayınca bebeği köpeklere yedirdiler.”
“evinden çıkmak istemeyen bir çocuğun önce kulaklarını budadı sonra burnunu doğradı.”
“aynı herif, sonradan hiçbir utanç ve pişmanlık duymaksızın, köle olarak daha çok para etsinler diye yerli kadınları hamile bırakmak için gayret sarf ettiğini önde gelen rahibe böbürlenerek anlatacaktı.”
“köpekler aç kalınca, annesinden elinden bir bebeği alıp parçalayıp köpeklere verdiler.”

pearl coast, paria ve trinidad
“köle filoları sadece mürettebata yetecek kadar yiyecek taşıyorlardı. bu yüzden zavallı mahkumlar neredeyse aç ve susuz kalıyorlar ve sonuçta ölüp denize atılıyorlar.”
“bu bölgede inci avlamak için günbatımından şafağa kadar suyun içinde kalıyorlar, çoğu zaman dört beş kulaç derine iniyorlar. hava almak için yüzeye çıkmalarına nadiren izin veriliyor. vakitlerini anca su altında yüzerek geçiriyorlardı. nefes almak için yüzeyde birkaç saniyeden fazla durdukları takdirde, onları yumrukluyorlardı.
bazen köpek balıklarına yem oluyorlardı. ölümleri genellikle boğularak oluyordu bunun dışında ya ciğerlerine gelen basıncın etkisiyle ağızlarından gelen kanda boğuluyorlardı, ya da soğuktan dolayı dizanteriye yakalanıp ölüyorlardı. doğuştan simsiyah olan saçları, uçları yanmış gibi bir görüntüye bürünüyor, sırtlarında is tuzdan dolayı büyük yaralar çıkıyor.”

venezüella krallığı
“dört-beş milyondan fazlası bu iblislerin bulduğu acımasız ve sadist cinayet metotlarıyla katledildi. birkaç kişinin dışında kimsenin konuşmadığı pek çok dil de bu suretle ortadan kayboldu.”
“yük taşırken biri açlıktan bayılınca boynundaki zinciri çıkarmakla vakit kaybetmiyorlardı kafasını kesiyorlardı.”

florida diye bilinen bölgedeki anakara
“insanları çağırdılar ve gelenlerin hepsinin burunları, dudakları ve çeneleri kesilip kopartıldı. sonra da korkunç bir acı içinde her taraflarından kan akarak gönderdiler.”

plate nehri
“ispanyollar beş bin kişiyi kılıçtan geçirdi.”
Ekonomik nedenlerle başlamış ve tamamen sömürü amacına yönelik olarak yapılan seferlerdir.