Chopin piyano müziğine yoğunlaşmış, adeta "tek" yolda ilerlemiş "tek" bestecidir. Liszt de her ne kadar piyano müziğinin ve tekniğinin merkezinde yer alsa da, chopin'in eserlerinden ve yazı stilinden de görülür ki, enstrumanla çok daha ciddi ve yoğun bir bütünleşme vardır lizt'e nazaran müziğinde. Hem teknik anlamda, hem de anlatımda. Her enstruman bir dildir. Böylece aslında Chopin sadece piyanoda değil, ifadede de tüm bestecilerin arasından hızla sıyrılır. Ne var ki bu dili olağanüstü bir zenginlikle konuşan bestecinin eserlerini konuşturmak günümüzdeki piyanistlere kalmıştır ve bu son derece ağır, zor, mucizevi bir iştir. Her notanın altında bi fikir, bir duygu ve bir an yatar. Bunları sadece nota olarak görmek de kaçınılmaz olabilir, çünkü çok fazla nota vardır ve üzerine düştükçe hepsinin gözünüzün önünde canlanması ve farklı şeyler söylemeye başlaması sizi dehşete düşürür. Chopinin ruhu çabayla, ağrıyla piyanonun içinden ayaklanır gibidir müziğinin üstüne gerektiği gibi düşüldüğü zaman. Özellikle, etrafta başka sesler olmadığı zaman, bu korkutucu bir gerçekliğe bürünebilir. Çünkü seslerin dokusu fazlasıyla canlı insan sesine ve duygusuna paraleldir. bir "canlandırma" olmaktan çıkıp "can" intibası verir ki bu müzikteki mucizenin ürkütücü bir mesaj verdiği çok değerli ve son derece esrarengiz anlardan biridir.