bugün

havaya atılan bozuk paranın, dik gelme ihtimalini düşleyen bireyin kaderidir.
Tehlikeli özgürlüğü kölece rahatlığa değişmem. sözüyle desteklenene söz.
"bugün kendi kavgasında ölmekten korkan, gün gelir başkasının kavgasında ölür." sözüne benzer bir cümle.
kuulluğun bittiği yerde kulluğun başlaması benzeri olayları özetleyen özlü sözdür.
--spoiler--
Bir Hint masalina göre, kedi korkusundan devamli endise içinde yasayan bir fare vardir. Büyücünün biri fareye acir ve onu bir kediye dönüstürür.
Fare,kedi olmaktan son derece mutlu olacagi yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüstürür. Kaplan olan fare,sevinecegi yerde avcidan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, neyaparsa yapsin farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski halinedöndürür.

Ve der ki,

"Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüregi var.O yüzden ben sana yardim edemem."

Ünlü yazar Shakespeare, bu konuda söyle diyor:

"insanlarin çogu kaybetmekten korktugu için sevmekten korkuyor..
Düsünmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi için.
Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korkttugu için.
Yaslanmaktan korkuyor, gençligin kiymetini bilmedigi için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir sey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi için."
--spoiler--
http://www.forzabesiktas.com 'da çarşı tarafından kaleme alınmış alttaki yazının teması olan söz.

"kartalim ben !
cesaretin timsali,
beşiktaş'in sembolü,
korkusuz karakartal!

daha düne kadar,
"aç kanatlarini süzül göklere",
diye yad edilirken,
şimdi esaretle mi
ödüllendirileceğim

esaretimin başladiği an,
bir parça et için,
çizilen sahte bir güzergahta,
alçaktan uçurulduğum andir!

cesaretinizin bittiği an,
esaretinizin başladiği andir!

olmam gereken yerde,
özgür ruhlarin özgür zihinlerinde,
gökyüzünün en yükseklerinde,
süzülmeye devam etmeliyim.

kartalim ben!
esaretin düşmani,
cesaretin timsaliyim.
gökyüzünde süzülmeye,
"özgürce" devam etmeliyim...

kartal şu anda mabet'te tutuklu...
23 yılda ancak "ergenliğe" ulaşan,
yuvasını ölene kadar değiştirmeyen,
1000 metrenin üstünde zor kayalıklara ev diyen,
kartal şimdi bir kafeste esaret altında...

"evcil bu kartal" diyen olacaktır...

"biliyor musun?" derler adama,
"bir kartal nasıl evcilleştiriliyor ?"...

"ya bir av atılır önlerine, kartal onu yakalayıp yerde yemeye çalışırken atla hızla gelip yakalarlar... ya da hali hazırda "evcil bir kartalı" özgür kartala saldırtırlar... gökyüzünde karşılaşan 2 kartal pençelerini kenetler birbirine... bırakan kaybedeceği için her ikisi de bırakmaz ve yere düşerler... düşünce de yakalanırlar.... yakalanan kartal da karanlık bir odaya atılır, bağlanır... odanın önünde çocukların gürültü yaparak oynamaları istenir... aynı zamanda hayvana yem ve su verilmez.... çocukların yaptığı gürültülerle de hayvanın uyuyup dinlenmesi önlenir... birkaç gün sonra içeri girip, yorgun düşmüş hayvan ele alınır... "yabani hayvanlarda, insanla ilk temas çok önemlidir" derler... eğer sizden zarar gelmeyeceğini anlarsa, günlerce çektiği bu yorucu işkenceden sonra, belki de yarım saat içinde tamamen evcilleştirebilirsiniz... işte kartal bu sayede evcilleşir.... sonrasında da eğitim süreci başlar... bu süreçte de hayvana özellikle eğitim yapılacağı zamanlar yem verilmeyip, istenilen şey yapıldığında "ödül" olarak bir parça et verilir. "

bu süreci bile bile, gururumuz mu okşanacak kartal mabed'de süzülünce?
bir anlık zevk için hapsedilen yaşam karşısında susacak mıyız?

peki kartal'ın kendisi susar mıydı sizce?
özgür bedeninin "esir alınma"sına ne derdi acaba?

yine kartalın "hayat mücadelesi" anlatsın gerçeği bize;

"kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanlardandır bilirsiniz... 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır... ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır... kartalın yaşı 40'a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir... bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir... gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır.... kanatları yaşlanır ve ağırlaşır... tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır... artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır... dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır... ya ölümü seçecektir... ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini... bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürer... bu süreçte kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır... buraya yerleşmiş olan kartal, gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar... en sonunda kartal'ın gagası yerinden sökülür ve düşer... kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler... gagası çıktıktan sonra, bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır... yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini bu pençelerle yolmaya başlar... 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan, meşhur "yeniden doğuş süreci" sonunda uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir... ve hep en yükseklerden uçar...

razı mıyız şimdi hayat karşısında kendine bile teslim olmayan kartal'ın esaretine?

gerek var mı?

hayallerimizi mi resmediyorsunuz?...
düşlerimizi süslediğimiz, mitolojik masalları mı kurguluyorsunuz?
bunun için mi bir kartal'ın özgür yaşamını elinden alıyorsunuz?
2 yıl sonra başka bir kartal, 5 yıl sonra bir başkası mı eğitilecek?

peki biz seyir mi edeceğiz bunu?
yunus balıklarının tutsaklığına dur dediğimizde alkışlayanlar,
şimdi kartalın esaretine sessizliğimizi mi alkışlayacaklar?

çok beklerler !!!

5 dakikalık seyir zevkine,
bir kartal'ın esaretine,
çarşı'nın suskun kalmasını,
çok beklerler !!!

bizi düşlerimizdeki kartallarla başbaşa bırakın!
bırakın hayallerimizi kafese koymayın!"
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar