bugün

ekl ve şürb ve muâmele-i zevciye gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider; fakat, o vazifeye bir ücret-i muâccele olarak öyle mütenevvi’ leziz lezzet içlerine bırakılmıştır ki, sâir lezâize tereccüh ediyor.
mâdem bu dâr-ı elemde bu kadar acîb ve ayrı ayrı lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtır; elbette, dâr-ı lezzet ve saadet olan cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alıp ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyacı dahi uhrevî bir hoş iştihâ sûretinde ilâve ederek, cennete lâyık ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.

ekl: yeme.
şürb: içme.
muamele-i zevciye: karı koca ilişkisi.
ücret-i muaccele: peşin ücret.
tereccüh: üstün olmak.
dar-ı lezzet: lezzet yeri.
cami’: toplayıcı, kapsayıcı.
maden-i lezzet: lezzet kaynağı.

-sözler, rnk.
Gayet normal olan bir şeydir.

Cennettesin ve beğeni ölçütlerine uyan bir kadınla birlikte yaşayabilirsin onu seversin. Cennette kebapta yiyebilirsin. Ne var bunda. işi mistik boyuta çekmeyin. Elbette oradakiler buradakilerden güzeldir ama oranın da buranın da sahibi aynıdır.

Şu yukarıdaki entrydeki alıntıya bak. Bu devirde risale okuyanın aklından zoru vardır. Ya da şov peşindedir. Ya da aslolanı saptırma derdinde. Evet.
bize kesin nuri düşer aq.