bugün

sadece eleştirmek için yazan, yazarken öngörüden yoksun ve bu ülkede yaşayan insanlar için utanç kaynağı kişi.
kendisi sertab erener'in 2003 yılında katıldığı eurovision öncesi sertab erenerin sonuncu olursa şaşırmayacağını beyan etmişti gazetedeki yazısında.

(bkz: bildiği yanıldığına yetmemek)
hürriyetin ekinde yazar olduğu halde bu kadar kasılması,uçan kuşu tanıyorum havalarında olması acaba biraz daha yükselirse başımıza neler gelecek diye sordurtan kelebek yazarı.
ankara'dayken kendisini çok siklemediğim fakat istanbul'a geldikten sonra okuduğum yazar.nedeni şudur yazılarında istanbul'dan daha cok bahseder.sorunlarından falan.hatta bazı yazılarında sadece bu olur.he yanlıs anlamayın tüm yazıda istanbul sorunları olmaz ama bi kısmında yol sorunları olur diğerinde istanbul'da ne yedıgını ne ıctıgını falan.
akla zarar bi mantıkla(daha doğrusu mantıksızlıkla) ahmet kaya'nın zamansız, sürgünde ve kahredici ölümünün faturasını utanmadan ahmet kaya'ya kesen işgüzar hede.

http://www.medyatava.com/haber.asp?ID=63971

yazını okuyunca midem bulandı be cengiz, kusayım suratına senin!..
ha? ne dersin?
toplumun kalburüstü, geniş yelpazeli insanlarını ve şehvetli metropol hayatını mercek altına alan kelebek gazetesi yazarı. fakat 04.08.2010 tarihli yazısında bizlere ''adam haklı beyler'' dedirtmeyi başarmıştır. vurgu yaptığı konu ülkede abidik gubidik film festivallerinin düzenleneceğine, sinema salonu olmayan illere bu eksikliğin giderilmesini şart koşmuştur. nitekim babaeski film festivalini bir trakyalı olmama rağmen ilk defa duydum.

edit: imlâ
bugünkü dört koldan evet yazısıyla kendisine kıl oldum. çünkü aynı fikirde bir yazıyı dün yazmış ve bugün uludağ sözlükte paylaşacaktım. benden hızlı çıktı.

http://www.hurriyet.com.t...p?yazarid=105&gid=225
son zamanda ilgimi çekmeye başlayan hürriyet yazarı.

izlemeyin iğrenirsiniz dediği srpski film i merak edip izledim adama hak verdim..

bugün de muhteşem yüzyıl ile ilgili makul bilgiler vermiştir.. dikkatle takip edeceğim artık kendisini.

bir üçüncü yazısını da daha yakalarsam bu tadda vazgeçmem takipçisi olurum.
bu adam benim midemi bulandırıyor. yokluğu varlığı hiç bir anlam ifade etmiyor benim için.

dolu olmaya çalışıp hep içi boş olan insanlar varya, bu da aynen böyle işte...
atilla taş medya'sı başlıklı yazısındaki ironiyle tavan yapmış köşe yazarıdır.
not'a kadar güzel giden haklı bir eleştiriyi bir not bu kadar mı baltalar...

adı geçen yazar magic necmi'den işin sırrını öğreniyor, bunu kendine hak görüyor, ama medya bunu herkese açıklayınca suç oluyor... herkesin etrafında yok bir magic necmi napsın açıp abi ne iş bu numara diyemiyor...

medya yazınca, yazarın kendi yaptığı davranış birden suç haline geliyor. medyanın numarayı açıklaması gerçekten yanlış bu konuda hem fikirim ama yazarın da bir illüzyonist'i arayarak bu sırrı öğrenmesi de aynı derecede yanlış.

magic necmi'ye gelince; varsa ki yoktur ama sihirbazlar meslek birliği odası olsa hemen aforoz edilmelidir bana göre. bir mesleğe ihanet bu kadar kolay olmamalı.. kim sorarsa sırları bik bik bik anlatan biri gerçek bir illüzyonist olabilir mi?

ilgili yazıyı merak edenler için yazının linki;
http://www.hurriyet.com.t...zin/yazarlar/17095537.asp
cengiz semercioğlu'nun dediği gibi kim ne derse desin bu adamın yazılarını takip ediyorum. ama her yazdığı aynı tadda olamıyor ne yazık ki bu yüzden fazla hayranı yoktur bana kalırsa.
http://www.hurriyet.com.t...sp?yazarid=105&gid=61
bugünkü yazısında reha muhtar, ahmet çakar ve erman toroğlunun 'son kale' adlı programına bilerek 'kale arkası' yazmış kendisini ilgisiz göstermeye çalışmıştır.
olmaması gereken yerde, olmaması gereken sıfatlarla iş yapan herhangi bi tip.
Yazılarını takip etmememe rağmen gazetedeki resmine bakınca bile çok itici olduğunu düşündüğüm şahsiyet.
birikimsiz ve vasattır.
onların devri.
bırakın çalsın, çalsın söylesin.
Kardeşi de 'medya' sektöründen: Cem Semercioğlu. Sabah'ın tv eleştirmeni Yüksel Aytuğ, 10 Eylül 2010'da Cem Semercioğlu ve yapıp ettikleri hakkında köşesinde şunları yazmış:

Cem Semercioğlu (Değerli meslektaşım Cengiz Semercioğlu'nun kardeşi) son derece girişimci bir medya çalışanı. Kurduğu yapım şirketiyle de birbirinden başarılı çalışmalara imza atıyor. (Kanaltürk'teki "Orada Neler Oluyor?" gibi... Şimdi "2. Sayfa" adıyla yayınlanıyor) Cem'in yeni hamlesi ise reklamazzi. com adıyla bir internet sitesi kurmak oldu. Amaç, sitenin kadrosunda yer alan genç, deli dolu reklamcılık öğrencilerinin katkılarıyla reklamların kritik ve analizlerini yapmak. Böylelikle reklam ve marka dünyasına ait en sıcak, anlık gelişmelerden insanları haberdar etmek. Ayrıca reklam ajanslarının içinde bulundukları kısır, orijinallikten uzak, para tuzağı eylemlerini Reklamazzi ile tekrar gözden geçirmelerini sağlamak. Zira Cem ve genç arkadaşları yaygın inanışın aksine "Reklamın iyisi kötüsü olur" düşüncesindeler.
nefret ettiğim, boş konuşan birisi.
boş konuşan biberonla beslenen yazarın tekidir. Ölü taklidi yapılmalıdır.
cengiz semercioğlu, aysel gürel'in anısına hazırlanacak ‘tribute’ albümle ilgili projeyi üstlenen isimlerin murat yıldırım ve samsun demir olduğunu, albümün çıkış tarih hedefinin 17 şubat 2011 olduğunu yani proje ile ilgili en net bilgileri içeren bir yazı yazmış. sonra da projeyi bu kadar net bilen, yakından takip eden birisi olmasına rağmen, albüm hakkında şu da olsa bu da olsa diye önerilerde de bulunmuş aynı yazıda . hah işte o öneriler bana, sanki onlar da projenin zaten içeriği de cengiz semercioğlu tarafından öneri gibi yazmış hissini verdi. bu kadar net bilgilerden sonra akıl vermekle zaten projeye de biraz saygısızlık yapmış gibi... zira ilerde burda yazdıkları o projede hayata geçtiğinde sanki cengiz semercioğlu köşesinden akıl vermiş de olmuş gibi olacak ki bu da projenin gerçek sahiplerine haksızlık olacak... ne bileyim hiç yoktan böyle bir projeyi ortaya atsa üstüne istediği kadar öneri yazsın ama hazırlayanından çıkış tarihine net bilgilerle donanmış bir yazıda içerik önerisi gerçekten çok sakil olmuş. öyle işte... merak edenler için ilgili yazının linki http://www.hurriyet.com.t...zin/yazarlar/18628977.asp
(bkz: reyting saymanı) Kesin tüplü siyah beyaz eski televizyonun yanında falan doğumuştur.
şu yazısından ötürü sevmem:
http://hurarsiv.hurriyet....er/shownew.aspx?id=250198

--spoiler--
trt’nin geçtiğimiz hafta neden trabzonspor-akçaabat maçını değil de, sakaryaspor-denizlispor maçını yayınladığı hala merak konusu.

aynen hıncal uluç’un dediği gibi; ‘trt’nin bu kararıyla ligde en iyi futbol oynayan takımın maçını geçen hafta izleyemedik’.

meğer bu kararın ardında trabzonspor yönetiminin ricası yatıyormuş. trabzonspor yönetimi, maçın açık kanaldan yayınlanmasını stada seyirci gelmez gerekçesiyle istememiş.

‘uefa’da ve ligde çok iyi gidiyoruz bu konuda bize yardımcı olun’ diyerek trt’den akçaabat maçını yayınlamamasını istemiş. trt de trabzon’un ricasını kırmayınca, eldeki diğer maçı sakarya-denizli’yi canlı yayınladı.

trabzonspor yönetimi kendi açısından haklı olabilir. peki trt’nin yaptığı ne kadar doğru?

yayın hakkını almak için yıllık 10 milyon dolar verdiğin bir ligde, iyi futbol oynayan, reytingi daha yüksek olacak trabzonspor yerine sakarya-denizli maçı yayınlanır mı?

bu kapıyı açtıktan sonra yarın başka kulüp yönetimleri de rica ederse trt onların da maçlarını yayınlamayacak mı? trt’nin hangi maçları yayınlayacağına kulüp yönetimleri mi yoksa trt yönetimi mi karar verecek?

trabzonspor maçı televizyondan olmadığı gibi radyodan da canlı yayınlanmadı. trt, elindeki tek radyo spikerini aynı gün gençlerbirliği maçına ankara’ya gönderdiği için trabzonspor’a gönderecek spiker bulamamış.

şaka gibi değil mi?

trt şu futbol işine gerekli önemi vermeli. yani bu tür hatalı kararlar, trt’ye yönelik eleştirileri artırıyor.

oysa stadyum her hafta daha iyiye gidiyor, trt’nin yayınladığı maçların rejisi beş yıldır maç yayınlayan lig tv’nin rejisinden iyi...

bir de bu artılara gölge düşürecek şu yanlışlar olmasa...
--spoiler--

eleştirmesi gereken;
'para babaları sayesinde bazı takımların maçlarını canlı yayınlamayı aklından bile geçiremeyenlerin, 'trabzonspor'un maçını yayınlamamayı lütuf gibi görmeleri'
olması gerekirdi.
o ise bu adil olmayan düzenin neden işlemediğini, bir rica üzerine neden bozulduğunu sorgulamış ve eleştirmiş.
'trabzonspor kendi açısından haklı' diyerek empati yapmış belki ama daha büyük çerçeveden bakarak şu soruyu sorsaydı bugün tarih önünde daha dik durabilirdi:
'neden trabzonspor'un maçları yayınlanıyor da diğerleri değil?'
şimdi de köşesinde alnı açık bir şekilde şunu yazardı:
'ben demiştim! dediklerim ve düşüncelerim doğrulandı! artık tüm takımların maçları naklen ve şifreli yayınlanıyor, adilsizlik giderildi!'
keşke bu yazıyı yazmasaydı.
helyum gibi bir gaz çekip beyaz showa çıkmış sunucu gazeteci. O nasıl ses öyle.
tv8 deki programında can bonomo nun tanınmamasıyla ilgili çıkışında haklı olan kişi. çoğu kişinin can bonomo için "tanınmıyor tanımıyoruz etmiyoruz" gibi söylemlerine "diğer kişileri edirne den ötede kim tanıyor kim biliyor ki. edirne den çıktıktan sonra herkes aynı" diyerek güzel bir laf etmiştir. sanki demet akalın, hande yener avrupa starı aq.
tv eleştirmeni olmasına rağmen televizyonlarda hiç tutmayan programlar yapan, oldukça itici ve taraflı yazan yazar kişisidir. medyatava.com'un sahibi olma ihtimali yüksektir. saldırmak istediğine kendi sitesi üzerinden saldırılarıyla tanınır. en son tv8'de oldukça gereksiz bir program yaparken görülmüştür.

edit: imla
taraflı, ukala, entel geçinir, kibirlidir -tanımıyorum yazılarından anlıyorum-, emperyalist, gıcık, dedikoducu vs. vs.

amaaaaaa, hürriyeti elime aldığımda ben ilk bu adamı okuyorum arkadaş! yıllar yılı evimize bu gazete girdi, onun yazılarındaki akıcılığı, verdiği bilgilerdeki sağlamlığı, eğlenceli dedikoduyu ne rahşan gülşanda ne yazgülü bilmemnede bulamadım.ne onur sosyetetürk, ömür gedik vs. ne de bir başkasında. ne uzun ne kısa ne sıkıcı ne çok yüzeysel.. ayrıca çocukluğumdan beri - 10-15 senedir okurum kendisini- , tom hankse benzettiğim için ikinci bir hayranlığım da oradan geliyor.

ayrıca abartıyorum biraz, uzun zaman hürriyet alamadığım günler oluyor, o zaman da cep telefonumdan cengiz yazıp zaman zaman toplu halde bütün yazılarını yine okuyorum. belediye başkanlarıyla toplumsal sorunlara filan dokunduğunda hımm aferin diyorum.
tiryakisi oldum valla.
bir köşe yazarı daha fazla ne ister ki?
bu adamın yazdıklarından feyz almak gibi bir durum asla söz konusu olamaz. yani sana bugün bunu veya şunu öğretmez, göstermez, lan adam ne güzel yazmış dedirtmez. birşeyler yazar ama donanımsız ve kalifiye değildir yazdıkları. senden benden tek farkı, senin söylediklerini, bir gazete köşesinde yazıyor olması. dümdiz bir adam ama yazıyor işte.