bugün

Şair-yazar

Cem Savran, 1965 Kadirli doğumlu. Diyarbakır Anadolu Lisesi'nden 1980 Eylülünde kovuldu. DTCF'de Rus Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. Puşkin ve Yesenin'den şiirler çevirdi. Tezgâhtarlık, pazarlamacılık, inşaat bekçiliği, nüfus memurluğu, dizgicilik, editörlük, yayıncılık, sahhaflık, antikacılık, amatör balıkçılık yaptı. Halen değerli taşlardan kolye ve tesbih için boncuk yontmakta... Hakan Şen'le Silgi dergisini çıkardı(1989-1990). Promete dergisini çıkardı, yönetti (Nisan 1992-Aralık 1994). Kısa bir süre Siyah-Beyaz gazetesinde denemeler yayımladı. Yayımlanmış iki şiir kitabı vardır: Külden Adam(1992) A ve Ş ve K, Hançer Gelgitleri(1995). 10 yıl boyunca aşığı olduğu Antalya'da yaşadı. Bu dönemde çalışmalarını özellikle din ve tarih alanında yoğunlaştırdı. 13. yüzyıl Anadolu tarihini hatmetti. Bu konuda neredeyse bin sayfaya varan notları bulunmakta. Bunları kitaplaştırma umudunu koruyor. Şifalı bitkilerden, Akdeniz balıklarından ve değerli taşlardan anlıyor.
http://www.cemsavran.com
adresinden son yazılarını takip edebilirsiniz.
OMURGAMDAKi SANCI

Kıyısız bir tekne olsam
Ayla yıkansam, güneşle ovulsam
Yıldızlarla fısıldaşsa
Rüzgârların yoldaşı olsam

Kurtulsam kuru gürültüsünden sesimin
Örselediğim suların hışırtısında kaybolsam

11.12.2011, Ankara
ALINYAZIMI OKUDUM EYVAH!

Yılda bir iki kez karşılaştığım lise arkadaşımı, kolundan tuttuğum gibi, Sakarya'daki Ekspres'e sürükledim. Ekspres'in bir birahane adı için oldukça iyi bir seçim olduğunu düşünmüşümdür hep. Birkaç kadeh parlatıp düş ve umut ülkelerine yolculuklar... Birasına su katmayan nadir birahanelerdendir. Üstelik tüm tanıdık yüzlerin de buraya takılması cabası.
Avlusunu dil gibi dışarı uzatmış, akşamcıları yakalayan bir sürüngene benzettim Ekspresi. Buna şaşırdım. Nedense bana hep olur; bir şeyi olur olmaz başka bir şeye benzetir sonra da şaşırırım. içeride yer bulamayınca, hava epeyce soğuk olmasına rağmen, Ekspres'in önünde trafiğe kapalı yola bitişik yuvarlak masalardan birine çöreklendik. Kendisine de bir şeyler ısmarlama gayretimi reddeden arkadaşıma aldırmayıp kendime bir bira ve patates kızartması söyledim.
"Hilmi, bir bira olsun içseydin be." dedim son bir ısrarla.
"Yok!" dedi Hilmi "Boşuna ısrar etme!"
"Yahu," dedim, kendi sakalsız yüzümü sıvazlayıp onun bir haftalık sakallı yüzünü işaret ederek "yoksa namaza filan mı başladın, imansız!"
"Yok," dedi "ben bu dünyada içki hakkını doldurmuş biriyim. istiap haddi..."
"Laf... Ben bu dünyada yemek hakkımı, aşk hakkımı, ne bileyim, yaşamak hakkımı doldurmuş biriyim, demek gibi bir şey bu senin söylediğin."
"Belki yaşamak hakkımı da..." Devamı yazarın web sitesinde.