bugün

taso oynamak,legoları dizmek vs...
(bkz: umut etmek)
hafta sonu herkesten önce kalkıp, ateriyi açıp geri kalan ev ahalisi uyanana kadar ateride oyun oynamak.

geceleyin koltukta uyuya kalıp sabahleyin yatağında uyanmak.

sokakta taso oynamak.

adamın gol diyo, adamın gol diyo diye bağırmak.

insanların sizi koşulsuz şartsız sevmesi.
büyümüş burunda tüten şeylerdir.

Turnikelerin altından geçince ses edilmemesi, yorulduğun zaman kollarını uzatır uzanmaz birinin kucağında taşınmak, “çocuk o boşver.” Denilip ayıplanmamak, aileyle geçirilen daha çok zaman, anaanne köyünde çamın altında bütün kuzenlerle tek battaniye altında korkunçlu hikaye anlatma geceleri, en büyük sorunumun bile aslında küçümencik olması...
Leblebi tozları , patlayan şekerler *
dilediğimce saçmalayabilmek. hiçbirşeyin hiçbirşey ifade etmesine gerek yoktu ne güzel...
cumartesi akşamı geç yatarken çok çılgın bir şey yapıyormuş gibi hissetmek. çocukluk işte. ertesi gün okulun olmamasından daha güzel ne olabilirdi ki?
. . . çocukluğun masumluğu.
tüm ailenin bir arada yemek yediği günler.
tasasız olmak. stresten çok uzakta olmak. hayatta bir anlam aramaya başlamadığım zamanlar.
Salıncağa sığmak. Bu konuda ciddiyim. Küçüklüğüme dair en özlediğim şey salıncak.
görsel
doların 1.53 olduğu yıllar.
evet 2009 yılı.
Köyde toplu saklambac oynadigimiz zamanlar.
Arkadaşlarla gece 12ye kadar mahallede deliler gibi oyun oynayıp gezip tozmak. Büyüdükçe nedendir bilmem eskisi gibi olmuyor. Önceden akşam yemeğini yer direk dışarı çıkardık. Sıra sıra evden arkadaşları çağırırdık. Çekirdek yiyerek gezerdik, bisiklet binerdik, basketbol oynardık, parkta otururduk, bahçede otururduk... hiçbirşey yapmasak bile bahçede oturup sohbet etmek yetiyordu. Belkide en güzeli bu. Eskiden annelerimiz nereye gidiyosun demezlerdi bilirlerdi çünkü gittiğimiz yerleri. Sokaklar daha güvenliydi. Çoluk çocuk herkes dışardaydı. Şimdi hava karardığı an korku başlıyor. nerde o eski gece buluşmaları...
Bir türlü yalnız yatamayıp annemlerin uyumasını beklediğim, onlar uyur uyumaz da gizlice odalarına girip yataklarının ucuna kıvrılıp uyuya kaldığım zamanlar..
Maksat yanımda biri olsun. Babam Ne kadar azarlasa da çoğu gece bunu yapmaya devam ederdim.
okuldan geldiğim gibi çantamı atıp, üstümü değişip, sokağa çıkmam. ve arkadaşlarımla kuka oynamam. aahhh ahhhh.
abimle oyun oynamak mahallede misket oynarken onun kazandığı bilyeleri toplamak. gizlice bisikletini kaçırmak el ele tutuşup okula gitmek. en ufak bir şey olsa koşa koşa gelip elimden ilk tutan düştüğümde ilk kaldıran olması vel hasılı kelam abimle çocuk olmayı özledim büyüdükçe uzaklaşıyor insan birbirinden.
haftasonu erken saatte kalkıp izlenen çizgi filmler ve sokakta gece yarılarına kadar oynadığımız oyunlar.
Yarını düşünmeden yaşardım, hiç derdim olmazdı. Özledim o günleri...
Tom & Jerry.
mutluluk.
huzur.
masumluk.
yaşama sevinci.
Küçükken hep büyümek isterdim yaşım büyüdükçe özgüvenim artıyordu insanlar beni daha çok ciddiye aldıkça mutlu oluyordum. Büyüklerin ah çocuk olsam serzenişleri saçma geliyordu. Sanırım yavaş yavaş onları daha iyi anlamaya başladım. En başta sorumluluk yoktu tek derdimiz okula gidip gelmek arkadaşlarla küsüp barışmaktı. Hüzün nedir gönül nasıl yorulur ruhun nasıl daralır bilmezdik. Bu hisleri tatmamış ben i özlüyorum.
Huzur, stresten uzak bir hayat. Aklın birçok şeye ermeyişinden ötürü insanlarin ruhundaki kötülüğü görememe.
teybin radyosundan şarkıları kasede kaydetmek, sevdiğin şarkının çalmasını hazırda beklemek.