bugün

bazı kaynaklara göre kader yazısıdır.insan kaderini kendisi yazmamıştır. yazılanı yaşamış yaşıyor ve yaşıyacaktır.fakat insanın kaderi çoğunlukla yanlış anladığı noktada bu ince manadadır insan kaderini yaşar fakat seçme hakkına sahiptir sınavıda bu seçimleridir.bir kıssa ile anlatmaya çalışayım;
hz.ali(r.a) halifelik döneminde peygamber efendimiz (s.a.v)'in sünnetine riayet etmek için her cumartesi günü olduğu gibi yine birgün kuba mescidine gider,mescide varınca orada bugün ki vale * tarzı o zamanda develerin yularından tutup çökmesine yardımcı olan bir bedevi varmış ve hz. ali (r.a)'nin devesinden inmesine yardımcı olmuş daha sonra hz.ali(r.a) mescide namazını kılmaya gitmiş mescid'te iken cıkarken şu bedeviye 2 dinar vereyim diye içinden geçirmiş ibadeti bitip dışarı çıktığında ise bedevi ve devesinin yularının orada olmadığını görmüş yakınlarında bulunan birisinden pazardan bir yular alması için rica etmiş bu kişi pazara gidip gelmiş ve hz.ali(r.a)'a aldığı yuları vermiş.hz.ali(r.a) yulara bakınca kendi yuları olduğunu farketmiş o kişiye ne kadara aldığını sorduğunda aldığı cevap ise 2 dinar olmuş.
anlatmaya çalıştığım farkı tam manasıyla sergileyen bir örnektir bedevi 2 dinar olan nasibine giden yollardan yanlış olanı seçmiş nasibini almış ama sınavında kalmıştır.insan burada insan-nasip-yol üçgenini görebilmeli.bu üçgeni gördüğümüzde kader kavramını anlamak çok daha basitleşecektir.insan çok yüce,şerefli bir varlık ancak gel gelelim kendini rezil etmekte de üstüne yok.